Avrupa solu ve Türk sağı

Nüfusunun ancak yüzde 12'si Müslüman olan Londra'da İşçi partisinin Pakistan kökenli Müslüman adayı Sadık Khan Belediye başkanı seçildi. Sadık Khan'ın devir teslim töreninde; aşırı sağcı ''Önce Britanya'' Partisinin başkan adayı, ''Müslüman birisinin'' Londra'ya Belediye Başkanı olmasını kabullenemediği için,  tören sırasında arkasını dönerek protesto ediyor ama bu eylemi  sadece Londra'da değil, tüm İngiltere'de büyük bir tepkilere neden oluyor.

Hristiyanlığın, katı Katolik mezhebinin  çoğunluğu oluşturmasına rağmen, Katolik mezhebinin dışındaki mezheplerden olan, Protestanlar, Baptistler ve Metodistler'de İngiltere'de  önemli bir nüfusa sahiptirler. İngiltere, din ve inanç özgürlüğünün yaşandığı ve herkesin birbirinin dinine ve inancına saygı duyduğu ve bizimde ülkemizde arzu ettiğimiz özgürlüklerin yaşandığı bir ülkedir.

Londra nüfusunun yüzde 88'ini oluşturan Hristiyanlar, diğer partilerin göstermiş oldukları ''Hristiyan'' adaylara oy vermek var iken, İşçi Partisi’nin Müslüman adayına oy vererek Sadık Khan'ı  Londra'ya başkan seçtiler. Sadık Khan'ın bu zaferi sadece Londra'da yaşayan Müslümanları değil, tüm dünya İslam âlemini büyük bir sevince boğmuştur. O arkasını dönerek protesto eden ''aşırı sağcı'' adaya ise ülkemizde ''aşırı sağ'' olma yarışında olanlar da dâhil olmak üzere hemen hemen toplumun tamamının tepkisini almıştır.

Nedense Avrupa ülkelerinde aşırı sağcı olanların bu tür eylemlerine tepki gösterenler bizim ülkemizde ise birbirleriyle ''aşırı sağcılık'' yarışına girmektedirler. 1990 seçimlerinde Almanya'da ki seçimleri izlemeye gittiğimde, bizim Almanya'da ki Milli görüşçülerin ve Almanya'da ki Milliyetçilerin Alman Sosyal Demokrat Partisi SPD'ye destek olduklarına şahit oldum. Nedenini sorduğumda; ''bunlar, burada yabancıların hakkını, hukukunu koruyan, taraf tutmayan  ve bizlere sahip çıkan parti'' olduğundan dolayı burada SPD'liyiz cevabını aldım. Peki, Türkiye'ye geldiğiniz zaman ne yaparsınız? diye sorduğumda ise orası başka, burada ya REFAH Partisi, yada MHP'ye destek olacaklarını söylemişlerdi. Yani orada solcu, kendi ülkesinde ise ''sağcılığından'' ödün vermeyen ve  vazgeçmeyen inatçı bir toplum olduğumuzu bir kez daha tespit etmiş oldum. 

ABD'de 1955 yılına kadar, toplu taşıma araçlarında Zenciler için en arka bölümde bir yer ayrılmıştır. Ön taraflara ancak beyazlar oturabilirmiş, eğer ön taraflarda oturulacak yer kalmaz ise arka tarafta zenciler için ayrılan bölümlerde de yine öncelikle beyazların oturması sağlanırmış. Zenciler genellikle arka tarafta ayakta yolculuk yapmak zorunda kalırlarmış, eğer ayakta yer kalmaz ise zenciler otobüsten indirilerek, beyazların rahat yolculuk yapması sağlanırmış. 

5 Aralık 1955 tarihinde, Rosa Parks isimli bir zenci bayan, otobüsün 4. sırasındaki koltuğa oturur, beyaz bir ABD'li başına dikilir, bu koltuktan kalkması gerektiğini söyler! Rosa, kalkmayacağını söyler. Şoför gelerek mutlaka kalkması gerektiğini söyler ama Rosa yine kalkmaz, Polis çağrılır ve Rosa gözaltına alınır. Beyaz Amerikalının yerine oturduğundan dolay yargılanır ve ceza alır. Bu mahkeme kararı üzerine zenciler toplu taşıma araçlarına binmeme konusunda eylem başlatırlar. Bir yıl süreyle işlerine yaya olarak gidip gelmeye başlarlar. Kim vicdan sahibi beyazlar, zencileri özel araçlarıyla taşımaya başlarlar. Bu sırada yaya olarak gidip gelenlere saldırılar olur, bıçaklamalar, yaralamalar ve ölümle sonuçlanan olaylar yaşanır. Tabi bu arada otobüs işletmesi zarar eder ve iflas noktasına gelir. Bu protestolar sonucunda ABD yönetimi pes eder ve 21 Aralık 1956 tarihinde çıkarılan bir yasayla, Zencilerin otobüslerde istedikleri koltukta yolculuk yapması serbest bırakılır ve Rosa cezaevinden çıkarılır.

Bu konu, Amerika'da zenci-beyaz çelişkisine örnek gösterilebilecek yaşanmış bir olaydır. Bu olaydan 52 yıl sonra, İsminin başında Hüseyin olan ve Müslüman olduğu tartışılan bir zenci, ABD’nin başkanı oluyor ve Rosa'nın otobüste oturduğu o koltuğa oturarak tüm dünyaya ''ırkçılık ve inanç ayrılığı'' konusunda büyük  bir mesaj veriyor. Bugün ise, Londra Belediye başkanı seçilen Sadık Khan'ın da tüm dünyaya ve özellikle ülkemizdeki sağcılara, ırkçı ve mezhepçi davrananlara örnek olmasını diliyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar