S. Ersu Hızır

S. Ersu Hızır

İddianame - gerçekler - yaşananlar

Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığının 22.08.2000 tarihinde bundan 16 yıl önce hazırladığı Fettullah Gülen İddianamesinden bazı bölümleri sizlerle paylaşmak istiyorum.

“Fettullah Gülen Grubu

AMACI:

Devletin tüm sistemlerinde İslam hükümlerini egemen kılarak teokratik bir İslam diktatörlüğünü kurmaktır.
Fettullah GÜLEN laik, demokratik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’ni sona erdirip, yerine şer’i yasaların hâkim olduğu İslam devletini kurmak için okullarında beyinlerini yıkadığı gençlik ile oluşturacağı toplumu kullanmayı planladığı tespit edilmiştir.
Fettullah GÜLEN, demokratik usuller ile ılımlı İslam görüntüsü ile kamufle edilmiş yöntemi,
Toplumun önemli bir kısmı tarafından kabul görmesine neden olan yurt içi ve yurt dışındaki okulları vasıta olarak kullanması,
Papa ile görüşerek sadece Türkiye’de değil, Dünyadaki Müslümanları yönetmeyi amaçlayan ruhani liderliğe olan ilgisi,
Siyasi parti, kişi ve bazı devlet kadroları tarafından kabul görmesi nedeniyle hedefine ulaşmada devlet rejimini istismar etmesi,
Dini ve siyasi yapısını sürekli canlı tutan kaynağı belirsiz finans desteği ile,
Ülkemizdeki en güçlü ve etkin irticai yapılanma olarak değerlendirilmiştir.

STRATEJİSİ:
Fettullah Gülen, İslamcı ideolojik bir yaklaşımla, bulunduğu legal yolu muhafaza ederek, sahibi olduğu etkin mali gücü ile

A-    Bünyesinde bulunan vakıf, okul ve dershaneleri kullanarak eğitilmiş gençlerden oluşan bir taban oluşturmak,

B-    Devletin bütün kadrolarında, bütün bürokraside, Milli Eğitim Bakanlığı ve Emniyet Teşkilatında kadrolaşmak,

C-    Yurt dışında Türkiye’de kurulacak siyasal İslam’a sempati ile bakacak bir gençlik oluşturmak istemektedir.”…

… “Cumhuriyet düzenine “Kefere düzeni” diyen bu şahıs, bugün bu düzeni ister görünerek, bazı kesimleri bu davranışına inandırabilmektedir. Fettullah GÜLEN oluşturduğu öğrenci seçme ekipleri ile köy ve semtleri dolaşarak zeki ve becerikli öğrencileri seçmekte, sağladığı imkânlar ile kendisine bağlamaktadır.”…

... “Fettullah GÜLEN grubu, planlı, programlı, sinsi çalışmaları önünde tek engel olarak Türk Silahlı Kuvvetlerini görmektedir. Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı uyguladığı politika, hoş görünme, Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı bazı politikacılardan alınmış tavizlerle polisi güçlendirme, böylece denge sağlama, etkinleştiği polis camiasını gerektiğinde Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı kullanma şeklindedir.

Türk Silahlı Kuvvetlerini ele geçirme amacıyla sızma politikasını sessiz ve derinden devam ettirmektedir.

 Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları arasına sızma çalışmalarının yanı sıra subay ve astsubay çocuklarını kendi okullarına ve dersanelerine kaydettirmeye, yetiştirilen bu çocukları askeri okullara sokmaya çalışmaktadır.”…

… “Fettulah GÜLEN, bu yöntem ile 10 yıl içinde Türk Silahlı Kuvvetleri içinde söz sahibi olacağı bir konuma gelmeyi planlamaktadır”…
Ankara DGM Cumhuriyet Savcısı Nuh Mete Yüksel tarafından hazırlanan iddianamenin bazı bölümlerinden kısa alıntıları size aynen aktardım. Kapsamlı ve detaylı olarak hazırlanan iddianamede, örgütün stratejisi, teşkilat yapısı, yurt içi faaliyetleri, yurt dışı faaliyetleri, yurt içi ve yurt dışı faaliyetlerin amacı, yerel yönetim ve siyaset kurumundaki yapılanmaları, yurt dışındaki okulların kuruluş amaçları, finans Kaynakları, Fettulah Gülen’in siyasi hedefleri, Fettulah Gülen grubunun büyük kuruluşları, TV kanalları, radyo kanalları, gazeteler, dergiler, haber ajansları detayları ile yer alıyor.

Fettullah Gülen hakkında Askeri Yargıtay 3. Dairesi’nin 1973/146 Esas, !973/242 sayılı kararı da iddianame içerisinde yer almakta. Ancak Yargıtay Başsavcılığının talebi reddedildi ve Haziran 2008’de Yargıtay Genel Kurulu tarafından Gülen’in beraat kararı onaylandı.

İddianame; toplum olarak son 15-20 yılda yaşadığımız süreç ve olaylara ışık tutması açısından önemli.

15 Temmuz darbe teşebbüsü sonrası devlet kendisini korumak ve gelecekte demokrasinin kesintiye uğramaması için bir dizi askeri-sivil düzenlemeler yapılıyor. Bu düzenlemeler yapılırken acele ile eksik hatalı kararların alınmamasını diliyorum.

Yıllar sonra Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, Bakanlık, Meclis Başkanlığı yapmış birçok kişi yıllarca aldatıldıklarını ve bazı gerçekleri yeni fark ettiklerini ifade ediyorlar. Siyasette, bürokraside, askeriyede, yerel yönetimlerde, Diyanetin kılcal damarlarına kadar sızdıklarını belirttikleri örgüt elemanlarını tanıyamadıklarını, yanlışlarını fark edemediklerini beyan ediyorlar.

Kararların stratejik adımları ve derinliklerinin iyice hesaplanarak alındığının topluma açıklanması geleceğe yönelik kaygıların giderilmesi gerekmektedir.
Yurttaşlarının barış içerisinde, özgürce yaşadığı laik, demokratik tam bağımsız Türkiye, dilek, özlem ve umuduyla…


                                    

Önceki ve Sonraki Yazılar