​İflas erteleme uyanıklık mı, zorunluluk mu?

Hemen her gün ülkenin herhangi bir yerinde otobüs durağında, evinin bodrumunda, kapısının önünde oynarken ölüme yakalanan çocukların, gençlerin olduğu bir ülkede, şirketlerin finansal durumlarıyla ilgili yazı yazmak kolay değil… Buna karşın herkes işini en iyi şekilde yapmaya devam etmeli, en azından ülkenin düzlüğe çıkmasına bir katkı da bulunmuş olur.

Son günlerde iş dünyasının en çok tartıştığı konu sayısı 1000’leri geçen iflas erteleme talepleri. Birkaç yıldır Anadolu’da KOBİ’lerin başvurduğu bu yöntemi, artık Türkiye’nin en büyük 500 şirketi arasında yer alan firmalar da kullanıyor. Hatta bu yazıyı yazarken Arbul Gıda adlı bir şirket de iflas erteleme talebinde bulundu. Teknoloji marketi sektörünün önemli oyuncusu olan Gold Grubu, büyük inşaat projelerine imza atan Yeni Sarp İnşaat, Türkiye’nin en büyük demir çelik üreticisi Kürüm Demir ve Kürüm Pazarlama, son yıllarda hızla büyüyen akaryakıt dağıtım şirketi Starpet, bir dönemlerin en önemli bakliyatçılarından Sezon Pirinç, Gürtuğ Madencilik, Doğa Gıda, Yemsel Tavukçuluk, Aziz Bebe, Nursan Çelik, Leke Jeans, Aynes Gıda, Deniz Kılavuzluk, Demirayak Şirketler Grubu gibi iş dünyasının yakından tanıdığı şirketler de son birkaç ay içinde iflas erteleme kararı aldı.

Bu tablo iki ayrı soruna işaret ediyor. Birincisi, sadece KOBİ’lerin değil, büyük şirketlerin bile artık borçlarını çeviremeyecek hale gelmiş olmaları. Merkez Bankası tarafından açıklanan ödemeler dengesi bilançosu 5-6 yıldır, özel sektörün dış borcunun hızla arttığını gösteriyor. Yurtiçinde de takipteki kredi oranının artması, karşılıksız çek davalarında yaşanan patlama, ticaretin zor günler içinde olduğunun kanıtı…

Düşünce iyi uygulama eksik…


Diğer soruna geçmeden küçük bir istatistik paylaşayım. İflas erteleme talebinde bulunan şirketlerin sadece yüzde 2’si ticari faaliyetlerini sürdürebiliyor, yüzde 98’i ise koruma kararına karşın iflastan kurtulamıyor. İyi niyetli bir yaklaşımla yürürlüğe konulan iflas erteleme uygulamasının başarılı olmasının tek bir nedeni var o da yasal düzenlemenin kötü niyetli yaklaşımları önlemeye dönük bir yaklaşım içinde olmaması. Bu yasal boşluğu kullanan şirketlerin, yasanın sağladığı dokunulmazlığı kullanarak şirketin içini iyice boşaltıp tüm alacaklıları ortada bırakıyor. Bu durumdan en çok etkilenen bireysel alacaklıların yanı sıra leasing şirketleri oluyor.

İflas erteleme talebinde bulunan şirketlere mahkeme tarafından kayyum atanıyor. Ancak atanan kayyumların çok önemli bir bölümü bir şirketi yönetebilecek yeterliliğe sahip değil. “Bizimkilerden olsun” yaklaşımıyla atanan kayyumlar, yönetimde etkisiz kaldıkları için şirketin sahiplerinin şirketin içini boşaltmaya dönük girişimlerinin ya farkına varmıyor ya da görse bile sesini çıkarmıyor!

İş dünyası 3’lü komite öneriyor


Bankacılar ve iş dünyası bu yüzde 2’lik istatistikten oldukça rahatsız. Ankara Ticaret Odası Başkanı Salih Bezci, “Kayyumun şirket ve finansal kriz yönetimi konusunda gerekli tecrübeye sahip olması şart. Bu hususta uzmanların atanması ve yönetimde söz sahibi olması gerekiyor. Oysa kayyumun mevcut sistemde firma yönetiminde aktif yönetici rolü bulunmuyor” diyor. Aynı sorunu dile getiren bir diğer isim ise Bankalar Birliği Başkanı Hüseyin Aydın.

Aydın, 3 kişiden oluşan bir komite kurulmasını önererek komitenin, şirketin yönetiminde aktif bir rol üstlenmesi durumunda firmanın daha sağlıklı bir şekilde faaliyetlerine devam edeceği belirtiyor. Bu yolla, firmanın hileli yollara sapmasının da önüne geçileceği belirten Aydın, mahkemenin karar verme sürecinin de sorunlu olduğunu ifade ederek, mahkemelerin bilirkişi yerine SPK belgeli bağımsız denetim şirketlerinden rapor almasın daha etkili bir yöntem olduğunu düşünüyor.

Sorunlu sürece dikkat çeken bir diğer isim ise TÜRKONFED Başkanı Tarkan Kadoğlu. Özellikle KOBİ’lerin karşılıksız çek ve iflas erteleme süreciyle boğuştuğunu söyleyen Kadoğlu, “KOBİ’ler, denetleyici kurumlar ve sivil toplum kuruluşları bir araya gelerek KOBİ’leri rahatlatacak adımlar atılmalı. Aksi takdirde başlayacak sıkıntılar, ülke ekonomisini ve iş insanlarını kaosa sürükler” diyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar