İktisadi bağımsızlık

EVVELA tüm okurlarımın geçmiş bayramını kutlarım. Dokuz gün süren bayram tatilinin ardından yoğun ekonomik ve siyasi gündeme geri döndük.

“Eee nerde kalmıştık?” der gibi herkes. İşi olanlar işlerine gitti, olmayanlar evlerinde kaldı. Gerçi tatile çıkamayan ve mekân değiştiremeyenler için çok fazla bir şey değişmedi belki ama yine de herkes için bir gündem molası oldu bu dokuz gün.

Ekonomiyi ve siyaseti takip edenler için ise bu bayram, Trump’ın sayesinde bir hayli durgun geçti diyebiliriz. Çünkü Trump, bütün bir hafta boyunca Türkiye ile ilgili herhangi bir twitt atmadı.

“Ya bırakalım adamlar ağız tadıyla bir bayram yapsınlar, bayramlarını zehir etmeyelim” diye mi düşündü yoksa azledilme ile ilgili başı belada olduğu için yeterince bu işlere zaman ayıramadı mı bilinmez ama bayramı piyasalarda önemli bir çalkantıya neden olmadan geçirdik. Ekonominin ve siyasetin düşmüş olduğu durumu düşünebiliyor musunuz? Ülkemiz için ne kadar acı bir tablo…

Bir başka ülkenin Başkanı gece uyku tutmayınca Türkiye ile ilgili sosyal medya paylaşımları yapıyor ve biz burada ülke olarak fakirleşiyoruz. Elbette Amerika sıradan bir ülke değil. Dünyanın en büyük ekonomik, siyasi ve askeri gücünden ve onun Başkanından söz ettiğimin farkındayım. Ama yine de ülkenin bu kadar kırılgan hale düşmüş olması tamamen bizim ayıbımız.

Üretim yapabilmek için ithalat yapmak zorundaysan ve bir de bu şekilde oluşmuş açığı borçlanarak kapatıyorsan, Yarım trilyon dolara yaklaşan dış borcun varsa, bunun yarısı kadarının vadesi önümüzdeki bir yılda geliyorsa… Reel sektör firmalarının döviz cinsinden yükümlülükleri döviz cinsinden varlıklarından 200 milyar dolar fazlaysa…

Milli gelirimiz yüzde 5’inden fazla cari işlemler açığı veriyorsak… İthalatımız hep ihracatımızdan fazlaysa… Döviz kurlarının ulaştığı seviye enflasyonun en belirleyici unsurlarından biri olmuşsa… Tam da büyük usta Nazım’ın dediği gibi; “Demeye de dilim varmıyor ama Kabahatin çoğu senin, canım kardeşim” İşte o zaman gözünüz kulağınınız Trump’ın sosyal medya hesaplarında olur. Acaba bugün ne yumurtlayacak diye merak edip dururuz.

Adam bugün tersinden mi kalktı, bir şeye canı mı sıkıldı? Karısı Melania ile bir sorun mu yaşadı? Bu sorularla yüklü olarak binlerce kilometre uzakta hop oturup hop kalkarız. Biz böyle büyük bir ülkeyiz, şöyle büyük bir milletiz, asla boyun eğmeyiz gibi ucuz hamasetle de gerçeklerin üstünü örtemeyiz.

Evet, bunların hepsi doğru, büyük olmaya büyüğüz ve bağımsızlık bu milletin ana karakterlerinden biri. Ama tüm bu süslü sözlerin ve tarihsel gerçeklerin arkasına sığınmak yerine, ülkenin temel ekonomik sorunlarına nasıl çözüm buluruz bu ülkeyi iktisadi olarak bu kadar kırılgan hale getiren politikalardan nasıl kurtuluruz, yüz yıl önce olduğu gibi nasıl ayaklarımınız üzerinde yeniden dikiliriz diye düşünmemiz gerekir.

İktisadi bağımsızlığın olmadığı bir ülkede siyasi bağımsızlığın da olamayacağını hiç aklımızdan çıkarmamalıyız. Ulu Önder Atatürk, neredeyse yüz yıl önce söyledikleri ile bugün bile bize ışık tutmaya devam ediyor. Tabi ki anlamasını bilene…

Önceki ve Sonraki Yazılar