İmanın 7. şartı: Mercedes

Kur’an-ı Kerim’i miting kürsülerinde elinde taşıyan, ancak gönül defterinin yanından dahi geçirmeyen zatın telkinleriyle yeni bir makam aracı daha alındı Mehmet Görmez’e. Keza Erdoğan evvelce bir makam aracı hediye etmiş, kokan tuzun etkisiyle Diyanet işleri başkanı aracı iade etmek zorunda kalmıştı. Soyadı gibi olup biteni görmezden gelen başkan, “bu kadar da yapamam artık” diyerek aracı iade edince, Erdoğan öfkelenmişti.
Çünkü bu hareket, yıllardır Erdoğan’ın toz kondurmadığı otoritesini bir manada sarsmıştı. Erdoğan, Diyanet işleri başkanı eliyle; “kasıtsız ve farkında olmadan” müsrif ilan edilmişti. Her ne kadar, birilerine cevap vermek için denilse de, Diyanet işleri başkanı esasen temsil ettiği değerlerin üst sınırının aşıldığını hissettiğinden bu işi yapmıştı.
Sonunda kim galip geldi?
Erdoğan…

***

Erdoğan’dan korktuğu kadar Allah’tan korkmayan şahıs, tıpış tıpış yeni arabasına kuruldu. Hemde “çerez parasına” alınan bir araca. Öyle ya, içtiği çay bile binlerce liralık olan saray zevatı için bu makam aracının bedeli, ancak çerez parası olabilirdi.
Saray’ın şu ana kadar ‘tuvaletlerine harcanan para’ 600 bin TL.’
Birileri tekrar acıkmamak için tuvalete dahi gitmezken, Saray zevatı 600 bin TL’nin üstünde abdest bozuyor.
Erdoğan’ın 600 bin TL’nin üzerinde abdest bozduğu bir ülkede, Diyanet işleri başkanının lüks makam aracı ancak ‘çerezlik’ olur.

***

Türkiye’de yaklaşık 190 bin makam aracı var. Bu araçların yıllık bakımı, yakıt giderleri ve genel masrafları, asgari ücretin 1500 TL dolaylarına çekilmesini fevkalade mümkün kılan bir bütçeye karşılık geliyor.
Akşama kadar miting kürsülerinde Kur’an istismarı yapan şahsın ‘hiç okumadığı’ bir ayet diyor ki;
Çünkü saçıp-savuranlar, şeytanın kardeşleri olmuşlardır; şeytan ise Rabbine karşı nankördür. (İsra Suresi / 27)
Devletin kasasını saçıp savuran zihniyeti tarif eden bu ayeti Erdoğan bilir mi? Hani Kur’an ile doğmuştu? Kur’an ile yaşıyordu?
Bu manzara saçıp savurmak değil de ne?

***

Temel bir gün ‘bol keseden atan’ politikacılarla bir uçağa binmiş. Bir tanesi lafa girişmiş; “şimdi burdan 10 lira atsam aşağı 1 kişi bulup sevinir.” Öteki atlamış; “ben 20 lira atsam, 2 kişi bulup sevinir.” Üçüncü ve dördüncü vekil konuşunca Temel dayanamamış; “ula ben sizi aşağı atsam bütün ülke sevinir…”
Öyle ya, bol keseden atanlar, memleketi parsel parsel satanlar çoğaldıkça, mutsuzluk halkın tabiatına dönüşüyor.
Yoksulluk, bu kodamanların işkembelerinin genişliğinden ileri geliyor. Miting kürsülerinde havaya kaldırılan Kur’an, istismarcıların hilelerine karşı uyanık olma çağrısı yaptığı halde, uyuşturulan insanımızın yoksulluğu unutmasına vesile oluyor.
Ya sabır.. Az kaldı..

Önceki ve Sonraki Yazılar