İŞİD mi, DEAŞ mı?

Yine terör, yine katliam, yine gözyaşı. Önceki gün Atatürk hava limanındaki hain saldırıda, 42 can kaybı, 41'i yoğun bakımda olmak üzere 250 yaralı. 42 eve ateş düştü ve ateş düştüğü yeri yaktı.

       Bu kaçıncı?

       20 Temmuz 2015'de Suruç'la başlayan, 10 Ekim'de Ankara ''Gar'' katliamı ile devam eden ve bugün İstanbul'da ki  bu saldırıyı gerçekleştiren örgütün IŞİD olduğu bilinmesine rağmen, hala yetkililer kesin olarak IŞİD yaptı diyemiyorlar! Başbakan; '' Katliamla ilgili hala DEAŞ olduğuna dair düşüncemiz devam ediyor'' şeklindeki açıklamasıyla, aynen Gar katliamında olduğu gibi belki de en sonunda ''KOKTEYL'' diyebilmek için IŞİD ifadesini kullanmamaya özen göstermektedir. Cumhurbaşkanı ve Başbakan olarak içinde ''İSLAM'' kelimesi geçtiğinden dolayı, tüm dünyanın ''IRAK ŞAM İSLAM DEVLETİ '' (IŞİD) olarak bildiği ve tanımladığı bu terör örgütüne IŞİD' diyememek… Sadece bizim ülkemizde bu örgütün adı DEAŞ olarak tanımlanmaktadır.
        42 İnsanın hayatını kaybettiği günün akşamında, daha cenazeler Adli Tıp Kurumundan alınmamışken Tayyip Erdoğan ''Kaçak Saray’da'' Cumhurbaşkanlığı personeline verdiği ''iftar'' yemeğinde, birkaç cümle ile taziyelerini ilettikten sonra Cumhurbaşkanlığı makamına hiç de yakışmayacak bir üslupla muhalefet partilerine verdi veriştirdi.
- ''Efendim, İsrail ve Rusya ile hangi koşullarda normalleşme görüşmeleri yapılıyor? Bize bilgi verin diyorlar. İşte anlatıyoruz, sen anlama özürlü isen ben ne yapayım'' diyebiliyor. Yani Meclise bilgi verilmesinin gereksiz olduğunu söylemeye çalışıyor. Ayrıca, Köşk personeline; kamuda çalışan diğer personele örnek olmaları gerektiğini söylüyor ama kendisi devletin en başındaki bir kişi olarak ''iyi'' örnek olmak bir yana ''kötü'' örnek olmaya devam ediyor.
        Oruç tutan adamın, oruca başladığı gün ile bitirdiği gününün aynı olmadığını, orucun insanı değiştirdiğini ve hatalarından arındırdığını söylüyor ama sanki kendisi hiç oruç tutmamış gibi, Ramazan öncesi tavrını daha da sertleştirerek, bu ''acılı''  günde muhalefete karşı esip gürlemeye ve verip veriştirmeye devam etmekten de geri kalmıyor.
       Köşk personeline, diğer kamu çalışanlarına örnek olmalarının gerektiğini telkin ederken, kendisi, devletin en başında olmasına rağmen, bu ülkede birlik ve beraberliğin sağlanması  konusundaki o hassasiyeti gösterememekte ve üstlenmiş olduğu o görevin sorumluluğunu ve ağırlığını taşıyamamaktadır.     
       Bu teröristler kimdir? Hangi ülkenin vatandaşıdır? Türkiye'ye ne zaman, nereden ve nasıl geldiler? O hava alanına kadar ellerini kollarını sallayarak nasıl girdiler? Önceki dönemin Başbakanı Davutoğlu'nun söylediği; ''Elimizde canlı bombacıların listesi var ama eylem yapmadan tutuklayamayız'' şeklindeki ifadeler bugün de aynen geçerli midir? Bu katliamı gerçekleştiren teröristlerin isimleri de  elinizdeki o listede var mıydı? Bu teröristler eylem yaptıktan sonra sizin yakalamanıza ve yargılamanıza fırsat  bırakmadan zaten kendilerini  infaz etmektedirler. Bir kez olsun bu teröristleri eylem yapmadan ve cana kıymadan yakalamanız mümkün olamaz mı?
     Bu ülkenin İstihbarat teşkilatı ne iş yapar? Başka ülkelerin İstihbarat teşkilatları Türkiye’yi uyarmasına rağmen, MİT'in bu bilgilere ulaşmasında bir sorun mu yaşanmaktadır? Bizim bildiğimiz ''insanların nefes alışını'' dahi takip eden MİT, bu teröristlerin İstanbul'a kadar gelişinden nasıl haberdar olamamıştır? Hemen hemen tüm terör örgütlerinin içine sızabilen MİT, IŞİD'in içerisine sızamamış mıdır?
    Suruç katliamını gerçekleştiren Şeyh Abdurrahman Alagöz ve Gar katliamını gerçekleştiren Yunus Emre Alagöz'ün ailesi kendi çocuklarını ihbar etmiş olmasına rağmen Güvenlik güçleri bu ihbarlara neden itibar etmemiştir? IŞİD'in Türkiye'de ki eylemleri, Gaziantep ve Adıyaman'da planlanmış olduğu bilinmesine rağmen bu İllerde ki,  IŞİD'in karargâhları neden hala bilinmemektedir?
    Yabancı kaynaklardan edinilen bilgiler göre ülkemizdeki bu eylemleri planlayan kişinin İlhan Bali isimli birisi olduğu iddia edilmektedir. Bu İlhan Bali kimdir? Gerçek adı mıdır? Kod ismi midir? Nerede yaşar? Bu kişiye ulaşılması mümkün olamaz mı?
    CIA’nın iddiasına göre şu anda ülkemizde 27 canlı bomba bulunmaktadır. Bir başka iddiaya göre ise 150 kadar canlı bombanın ülkemize giriş yaptığı yönündedir. İstihbarat teşkilatının veya güvenlik birimlerinin bu iddia edilen konularla ilgili bir bilgisi var mıdır? Eğer böyle bir bilgi var ise bu konuda ne yapılmaktadır? Olay olduktan sonra, insanlar öldükten sonra ''taziye'' mesajları yayımlayarak veya göstermelik olarak bazı evlere baskınlar yapılarak! Bir şeyler yapılıyormuş görüntüsü vermek! Giden insanları geri getirmiyor.
        Muhalefeti yok sayarak, ben yaptım oldu diyerek, ülkemizde bunca insanı teröre ''kurban'' vererek ülke yönetilemez. Ya bu ülkeyi, ülke insanımıza yakışır şekilde yönetirsiniz ya da ''biz yapamıyoruz'' diyerek çeker gidersiniz.


Önceki ve Sonraki Yazılar