CHP Heyeti olarak 5 Milletvekili ile Adıyaman'da yaptığımız incelemeler sonrası hazırladığımız rapor, dün basında geniş bir yer buldu.

Raporda birçok konuyu ayrıntılı biçimde ele aldık.

Ben, rapora ek mahiyetinde birkaç hususu bu köşede derinleştireceğim.

Öncelikle, Adıyaman'da Menzil tarikatının IŞİD'e destek verdiği yönünde bazı medya organlarında gözüme çarpan bilgiler yanlıştır.

IŞİD'in Menzilcilerle ciddi bir kavgası olduğu çok açık. Çünkü bildiğiniz üzere IŞİD, vahhabi-selefi akaidine göre ictihad ediyor.

Buna göre tasavvufçu gruplar 'müşrik' kabul ediliyor, ve katledilmeleri öngörülüyor.

***

IŞİD'e katılanların aileleriyle yaptığımız görüşmelerde bize çocuklara ait olan bir kitap verdiler. Kitabın üzerinde 'IŞİD logosu vardı.' Ve kitabın yazarının web sitesi yazılıydı.

Web sitesi; 'www.arzusucennetolanlar.com' şeklinde bir site. Siteyi incelediğimizde, siteye bağlı olan facebook adlı sosyal medya sayfasında yapılan paylaşımlarda, açık biçimde IŞİD'e çağrılar yapan, militan devşirmeye yönelik birtakım faaliyetler yürüten bir sayfa olduğunu gördük.

Keza, sağlamasını yapmak için sizlerde bu siteyi ziyaret edebilirsiniz.

Bu kitap; 'Kelime-i Tevhid'in esasları' başlığı taşıyor, Faruk Furkan isimli bir şahsa ait olduğu vurgulanıyordu.

Ekseriyetle, kitabın yönlendirdiği sayfalarda; 'demokrasi küfürdür, oy kullanan müşriktir, İslam Devleti için cihad farzdır' şeklinde bir takım ifadeler yer alıyordu.

Bu detay niçin önemli?

Çünkü IŞİD Türkiye eylemselliğini 'yabancı teröristler' aracılığıyla değil, yerli örgütlenmesi üzerinden yaptı.

Yani tüm Dünya'da eylemlerini 'yabancılarla yapan IŞİD' Türkiye saldırılarını 'T.C. vatandaşları üzerinden yaptı.'

Bu durum, IŞİD tehlikesinin sınır güvenliği sorununu çoktan aştığının göstergesidir.

Emniyet, bu aileleri ve evleri ziyaret etmiş, fakat bahsettiğm kitaplar dahil olmak üzere, hiçbir delil toplamamıştı.

Zaten durumun en vahim noktası bu.

Bu delilleri, emniyetin gittiği evden bizim almış olmamız çok düşündürücü.

Aileler, emniyetin gelip birkaç soru sorup gittiğini söyledi.

Ne delil sormuş, ne döküman aramışlardı.

Eğer arasalardı, muhtemelen çok ince bağlantıları tespit edebilir, bu ilişki ağlarını inceleyebilirlerdi.

Ama yapmadılar. Niçin?

***

Bunu emniyet müdürüne sorduk. 'Yetkimiz yok' dedi.

Bize tanınan yetki, bu kişiler hakkında tahkikat yürütmemize engel oluyor dedi.

Bu tarihi itiraf üzerine, 'makul şüphe' tanımını hatırlattık. Sustu.

Yani akşama kadar solculara operasyon üstüne operasyon çeken emniyet, bariz biçimde IŞİD adına örgütlenenler hakkında soruşturma dahi yürütemiyor.

Nedenlerini sorgulayınca, komik cevaplar alıyoruz.

Daha ilginç hadiseler var.

Onları da bu köşeden paylaşacağım...