Elif Doğan Şentürk

Elif Doğan Şentürk

“İş”in aslı!

Ekonomideki kötü gidişi; günlerce süren tartışmalarla bir papazın sırtına yüklemiştik. Bu süreçte neredeyse bütün sorunlarımızın, dış güçler tarafından yaratıldığı algısı kamuoyuna pompalandı.
Ama gerçeğin öyle olmadığı, ‘papaz uçtuktan’ sonra daha net anlaşıldı.
Dolar biraz gevşedi, fakat vatandaşın kemerinde sıkacak delik kalmadı.
Kredi kartları patladı, icra dairelerinde dosyalara yer kalmadı…
Her ortamda övünerek anlattığımız ekonomik büyüme rakamlarının tersine, vatandaşın cebi gittikçe daralıyor.
Son günlerde bir de ‘yüzde 10 indirim kampanyası’ var. Adı da ‘enflasyonla topyekûn mücadele’. Piyasa bu kadar sıkıntıdayken ‘yüzde 10 indirim’ kampanyasının ne amaçla yapıldığını anlayabilmek de mümkün değil!
Ekonomideki bu kötü gidişi tartıştırmamak için, yeni gündemler yaratma stratejisinin son örneği de, İş Bankası’nın Atatürk’ün vasiyeti ile CHP’ye verilen hisselerinin, hazineye devredilme polemiği oldu.
Herkes çok iyi biliyor ki, CHP’nin kasasına ordan gelen bir kuruş bile yok. Vasiyet gereği, CHP’nin atadığı 4 yönetim kurulu üyesi; sadece TDK ve TTK’ya aktarılan paranın denetim ve kontrolünü yapmakla görevli.
Maksat; İş Bankası’ndaki yaklaşık %30 hisseyi hazineye devredip, ordan varlık fonuna aktararak, bankanın parasına hükmetmekse,
İş Bankası’nın büyüklüğü, sağlamlığı ve objektif yönetim kriterleri açısından durum gerçekten çok vahim.
Eğer bu güzide bankaya da, siyasi otorite, hükmetme planları yapıyorsa, Türkiye’nin en sağlam bankasına yazık olur.
Kaldı ki bu bir vasiyet, üstelik Cumhuriyeti kuran kadronun liderinin, Mustafa Kemal Atatürk’ün vasiyeti.
Böyle bir hamle milyonların içine öfke, vicdanına acı bırakır.
İktidar artık Türkiye’nin gerçek gündemine dönmelidir.
Örneğin, emeklilikte yaşa takılma sorunu ivedilikle çözülmelidir.
Yönetime yakın kişilerin ve şirketlerin sorunları anında çözülüyor. Milyonlarla ifade edilen kamu borçlarının yeniden yapılandırılması ve vergi indirimlerine şahit oluyoruz.
Ancak sıra vatandaşa gelince yok!
Ne diyor Cumhurbaşkanı Erdoğan:
"Bugün ülkemizde ortalama emeklilik yaşı 52’dir. 20 yıl çalışıp 38 yaşında emekli olan biri 40 sene devletten maaş alacak. Böyle bir uygulama olamaz. Bu teklifin ülkemize yıllık maliyeti 26 milyar lira. Biz ekonomide bir ekonomik kurtuluş savaşı verdiğimiz bir dönemde böyle bir yükü milletimizin sırtına bindirmek gibi bir hakkımız var mı?”
Evet, kimsenin milletin sırtına binmeye hakkı yoktur.
Ama milletin sırtındaki yüklere bir bakalım!
Ülkemize gelen 4 milyondan fazla Suriyeli için sırtımıza binilmedi mi? “Suriyelilere şimdiye kadar 31 milyar Euro harcadık” denilmişti Nisan ayındaki rakam böyleydi!
Bu ülkenin her taşında emeği olan ve hakkı olan emekliye gelince yok, hükümetin yanlış dış politikaları sonucunda, ülkemize gelen 4 milyon Suriyeliye var öylemi?!
Emeklilerle ilgili yapılan bu ince hesaplar, özelleştirmeler yapılırken, köprüler, otoyollar, özel hastaneler yapılırken yapılmış olsaydı, bugün bu durumda olmazdık.
Bu arada CHP, emeklilikte yaşa takılan (EYT) yaklaşık 4 milyon kişiyi ilgilendiren sorunun çözümü için çalıştay düzenleyecek. Çalıştaya muhalefetteki partiler de davet edildi.
Bakalım sonuç ne olacak!

“Ne Mutlu Türküm Diyene”

Güzel şeyler de oluyor. Mesela “ANDIMIZ”
Danıştay' kararıyla Andımız geri geliyor. Ama nedense bu karar birilerini rahatsız etti.
Öyle ki Papaz Uçarken “Yargı kararına uymak zorundayız. Mahkemelere karışamayız” diyenler, şimdi de “Yargı idareye karışamaz” diyorlar!
Birileri istediği kadar rahatsız olsun biz her zaman çocuklarımızla birlikte bağıra bağıra okumaya devam edeceğiz...
"Türküm‚ doğruyum‚ çalışkanım‚
Yasam; küçüklerimi korumak‚ büyüklerimi saymak‚ yurdumu‚ milletimi özümden çok sevmektir.
Ülküm; yükselmek‚ ileri gitmektir.
Ey Büyük Atatürk!
Açtığın yolda‚ gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim.
Varlığım Türk varlığına armağan olsun.
Ne mutlu Türküm diyene!!!"

Önceki ve Sonraki Yazılar