Hayat ilginç! 'Ne oldum demeyeceksin ne olacağım diyeceksin!'

Dün, Ankara 11. Ağır Ceza’da gerçek adlarıyla Ahmet Kenan Evren’in ve Ali Tahsin Şahinkaya’nın yatakta da olsa “efendim” ile başlayan kimlik tespitlerini dinleyince bu tekerlemenin boşa söylenmemiş olduğunu gördüm.
Bir dönem yanlarına bile yaklaşılamayan, afrasından, tafrasından geçilmeyen Evren ve Şahinkaya’nın kimlik tespitindeki süklüm püklüm olan hallerini ve “efendim” ile başlayan “kibarlıklarını” gördüm.

Ekrana yansıyan görüntüleri keyifsizdi. Ekranda iki yaşlı insan vardı. Hani yaptıklarını bilmesek insanlık adına üzülmek içten bile değildi. Oysa, işte bunlardı insanlığa karşı suç işleyenler! Yaşını büyüterek idam ettikleri Erdal Eren dahil, onlarca kişiyi onlar idam etmiş, benimde içinde yer aldığım on binlerce kişiye işkence edilmesi ve uyduruk gerekçelerle ceza alması emrini veren onlardı. Bugün bile tam sayıları bilinmeyen yüzlerce kişi onların emrindeki asker, polis ve özel kişilerce öldürülmüş, ya “kayıp” hanesine, ya da “intihar etti” hanesine yazılmıştı. Fişlemeler, işten çıkarmalar, yasaklar ise bunlar yanında “hafif” kalıyordu!
Biz biliyorduk, sol biliyordu ama bugün herkes bilmeli ki; 1 Mayıs’ta, Malatya’da, Sivas’ta, Maraş’ta, Çorum’da onlarca insan bunların darbe planından dolayı öldürülmüştü. Şimdilerde kamuoyuna yansıdığı biçimiyle “kırk bin Alevi’ye de onlar bu darbe planı çerçevesinde kan kusturmuştu…”

* * *
AKP’nin iktidar olduğu bir Türkiye’de bu darbeciler ceza alır mı bilemem ama, yaptıkları bugün yüzlerine okundu. Bunu gördüm!
Teknolojinin bu kadar geliştiği bir dönemde, Evren’le, Şahinkaya’nın yaşadıklarını sanki göstermemek için ekran, ses ve görüntü çok kötü kullanılmış olsa da iddianame ekrana okunmuş ve onlar “numaradan yatıyor” olsalar da, onlar duyacaklarını duydular. Ama bu “acı” yetmez! Mahkeme, müdahil avukatların talebini uygulayarak Evren’in ve Şahinkaya’nın yargılama görüntülerini kamuoyuna sunmalıdır! Kamuoyu iddianameyi de, Evren’le, Şahinkaya’nın cevaplarını da doğrudan duymalıdır!
Bütün eksik, aksak, eklektik yönlerine rağmen mahkeme kamuoyuna açık olmalı ki, bu haliyle bile kim ne yapmış daha açık görülsün. Hatta duruşmalar televizyonlardan canlı yayınlanmalı ki; Bir dönem askeri, polisi, devleti arkasına alarak solculara, Alevilere, Kürtlere akla hayale gelmeyen işkenceleri yapanları, yaptıranları, ama asıl önemlisi yaptıkları darbeyle Türkiye’nin toplumsal dokusunu değiştirenleri kamuoyu görsün…

* * *
İddianamede 12 Eylül darbesine giden yolda yaşanan bir çok saldırı ve katliam var. Daha önceden kamuoyuna da yansımış ama ilk kez, ekrandan da olsa sanık Ahmet Kenan Evren ve Ali Tahsin Şahinkaya’nın “yüzüne” okunan iddianame, 1 Mayıs 1977 katliamından başlayarak, 23 Temmuz 1980’de Konya’da yapılan Kudüs Mitingi’ne kadar bir çok “olayı” tanıkların ifadelerine de yer vererek anlatıyor. 18 Nisan 1978’de Malatya’da, 3-4 Eylül’de Sivas’ta, 19-24 Aralık 1978’de Maraş’ta, Mayıs-Haziran 1980’de Çorum’da yaşananların, yer ve tarihler hariç, nasılda birbirinin kopyası olduğu açıkça görülüyor. Hepsinde, “güvenlik güçleri” işin içinde. Senaryo ve atılan sloganlar neredeyse birbirinin aynı: "Din elden gidiyor", Kanımız aksa da zafer İslam'ın”, “Müslüman Türkiye, Komünistlere ölüm”, "Müslüman, namusuna sahip çık". Ve sonrasında cihat çağrısı: “Ne mutlu canı ile, kanı ile, malı ile cihat edenlere…”

İddianamede 16 Mart 1978 İstanbul Üniversitesi önünde solcu öğrencilerinin katledilmesi var. Bombayı atan Zülküf İsot’un ve Ali Yurtaslan’ın “eylem yerine polis aracı ile gittikleri” ve bombayı Abdullah Çatlı’nın kendilerine verdiği var.
İddianamede 1 Şubat 1979’da  Abdi İpekçi’yi öldüren Mehmet Ali  Ağca’nın kendisine eylemi yaptıranları açıklayacağına dair  yapmış olduğu açıklamadan sonra Maltepe Askeri Cezaevinden asker elbisesi giydirilerek kaçırılması var. Fatsa operasyonu, Konya mitingi var.

İddianamede, Nimet Tanrıkulu, Celalettin Can, Namık kemal zeybek, Muhsin Yazıcıoğlu, Gökalp Eren, Oğuzhan Müftüoğlu, Mustafa Yalçıner, Selim Dindar, Orhan Miroğlu ve daha bir çok kişi yaşadıkları işkenceleri anlatmışlar.

İddianamede, cezaevinde ölümler var. İddianamede, darbenin nasıl adım adım hazırlandığı var.

Ve iddianamenin bütününde, bütün “bu olayların toplumda kaos oluşturmak ve askeri darbeye zemin hazırlamak isteyen güçler tarafından çıkarıldığı, güvenlik kuvvetlerince de müdahale edilmediği, bir çok zaman da eylemlerin güvenlik güçlerince desteklendiği” belirlemesi var.
İbreti alem için, Evren ve Şahinkaya yan gelip yataklarında yatsalar da, 12 Eylül duruşmaları, iddianamesiyle, sorularıyla ve savunmalarıyla televizyondan canlı yayınlanmalı!

[email protected]

Önceki ve Sonraki Yazılar