İstanbul işgal altında!

Savaş durumunda olmasa bile, dünkü Rus savaş gemisinin Boğazlardan geçişi manidardı. Üstelik güvertesinde “ateşlenmeye hazır” bir füze atarı, gözümüze gözümüze sokarak geçmesi, kabul edilebilir bir görüntü değildi. Bildiğim ve araştırdığım kadarıyla daha önce Rus’ların boğazlardan böylesi bir geçişi yok.

Acaba bu Rus savaş gemisi neden böyle bir görüntü verdi? Kendi güvenliği adına bir şüphesi mi vardı? Ve olası bir saldırıya karşı alınmış bir önlem miydi? Yoksa Rusya, Türkiye’yi tahrik mi etmek istiyordu. Bir tahrik karşısında kendilerine yönelecek olası bir saldırı karşısında “intikam alma” niyetleri mi vardı?

Ve bütün bu ihtimalleri göz önünde bulunduran Nato,  kimi üye ülkelere ait savaş gemilerini onun için mi İstanbul’a gönderdi? Olası “nahoş” bir olayın önüne geçmek için mi yoksa ekonomik anlamda kendi sınırları içerisine hapsedilmek istenen Rusya’ya, “askeri anlamda” da göz dağı vermek için mi? Sırf bu nedenlerle mi Nato savaş gemileri Sarayburnu önünde demirledi?

X X X

Hangi neden olursa olsun, İstanbul adına, Türkiye adına çirkin ve yakışmayan görüntüler bunlar…  İstanbul, işgal altında gibi bir fotoğrafı içime sindiremedim.

Boğazlar Antlaşması’na göre, Karadeniz’e “kıyıdaş” ülkelerin savaş gemileri “Barış Zamanı”nda boğazlardan geçiş hakkına sahip. Bunun için 8 gün önceden bildirimde bulunmaları yeter. Montrö’de imza altına alınan antlaşmanın (20 Temmuz 1936)  ilgili maddesi böyle diyor. Bu da demek oluyor ki Rus savaş gemisinin geçişi ile ilgili bildirim 28 Kasım günü yapılmış. Yani, Türkiye’nin Suriye’de Rus savaş uçağını düşürmesinden 4 gün sonra. Bir başka ifadeyle, Rus Devlet Başkanı Putin’in, uçağın düşürülmesiyle ilgili “Türk hükümeti bunun bedelini ağır ödeyecek!” açıklamasının yapıldığı gün!

Eğer öyleyse, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ya da AKP hükümetinin Putin’i ikna etmesi mümkün değil. Putin, çok kararlı gözüküyor. Sadece  ekonomik ilişkilere ambargo koymakla yetinmeyecek. Endişem odur ki bu gidişle Türkiye ile olan tüm siyasi ilişkileri de dondurabilir. Bunun tam adı; Rusya’nın Türkiye’ye rest çekmesidir.

X X X

Buna karşı Cumhurbaşkanı Erdoğan da esip gürlüyor… Rusya “sizin malınızı almayacağım” dedikçe, Erdoğan da “Almazsan alma” diye meydan okuyor. Tam bir poker oyunu… Burada yanıtı aranması gereken, kimin elinin daha güçlü olduğunu ve kimin blöf yaptığını tespit etmek.

Şu bir gerçek ki; 30 milyar dolarlık ticaret hacmi bir yana, Türkiye’nin enerji ve ısınma kaynağının yüzde 50’den fazlası Rusların elinde… Doğalgaz vanasını kapattıkları an, Allahın selameti başınıza olsun! Türkiye’nin yarısından fazlası kış ortasında hem elektriksiz kalır hem de soğuktan donar. Vana kapatmasının sanayide yaratacağı depremin sonuçlarını düşünmek dahi istemiyorum.

Bu nedenle, Türkiye’nin Rusya ilişkileri için “güven artırıcı önlemler”i devreye sokması lazım. Karşılıklı restleşerek olacak şey değil. Böyle bir restleşmede elbette Ruslar da kaybeder ama bizim zararımız çok daha büyük olur! Taraflar bir an önce bu “Rus ruleti”nden vazgeçmeli.

Önceki ve Sonraki Yazılar