İşte, bize bu gençlik lazım!

Evet, bize, aşağıya mektubuplarını örnek olarak aldığım şu feraset ve idrak timsali gençlik lazım. Hz. Muhammed’i Arabın fistan ve sarığına hapseden Arapçı yobazlar ve Gazi Mustafa Kemal’i İngiliz’in papyonuna hapsedip cumhuriyet kadını olmayı mini etek giymeye uyarla-yan uçuklarla, hüsran vadisinden başka bir yere gidemeyiz. Yepyeni bir idrak ve aydınlık kuşağına muhtacız. O kuşağı inşa etmez isek ne Tanrı bizi affeder ne de tarih.

Ne demek istediğimi daha iyi anlamanız için o örnek seçtiğim şu iki mektubu okuyun.

Önder Eren yazıyor:
“Emevîlerin Müslümanların yönetimine el koymalarıyla birlikte tevhit yozlaştırılmış ve tevhit adı altında mülhitlik yapılmıştır. Bunun halkın beynine oturmasını sağlayanlar ise sözde aydın  ama esasında çıkarı uğruna her şeyi satabilen, kralın kalemliğini yapan, kraldan çok kralcı dalkavuklardı. Bunlar öyle pisliklerdir ki, İkbal'in deyimiyle ‘Cehennemi bile kirletirler.”

“Din, bitmek tükenmek bilmeyen bir sömürü kaynağıdır. İslam, bu sömürüyü yapan mülhitle-rin yozlaştırmaları yüzünden, bugün, afyon işlevi görüyor. Bugün, Kur’an’la alakası olmayan bir İslam oluşturulmuştur. Bir yere, bu mülhit takımın nesabına ters düşen bir ayet yazıp altına sure adını yazmasak ve kendi sözümüzmüş gibi tanıtsak, sözde % 99 buçuğu Müslüman olan Türkiye'de afyonlanmış insanların birçoğu bizi hemen dinsizlikle itham ederler. Bunların ço-ğunun, Kur’an'ın o ayetlerinden haberleri bile yoktur. Buna tarihin diyalektiği mi, cahillik mi ne desek bilmiyorum ama eskiden beri böyle geldi ve böyle gideceğe benziyor. Burada yapı-lacak tek şey, bir melâmet tavrı içinde elimizden geldiği kadarıyla Kur’an mesajını insanlara ulaştırmaktır. Bunu en iyi yapanlardan birisi sizsiniz. Allah sizin yolunuzu açık etsin!”

Dr. Hasan Baştürk yazıyor:
“Sizi ilk kez 1986 yılında, TRT-1’in (Cuma günü yayınlanan) programında gördüm ve o za-mandan beri takip ediyorum. Halen Ebu Zer, İmam Âzam adlı eserlerinizi ve Kur’an Mea-li’nizi okumaktayım. Büyük bir din bilgini ve çağımızın en büyük İslam filozofu olduğunuzu düşünüyorum. Engin bilginiz, detaylı araştırmalarınız ve analitik düşünceden geçen ifadeleri-niz ve bunlarla yüklü eserleriniz ortada. Şükür ki üretmeye de devam ediyorsunuz. Sizi şu an bir sebeple okuyup izlemeyenlerin ve hatta size kızanların torunlarının bir gün eserlerinizi bir bir okuyacağını çok iyi görebiliyorum.”

Gülşen Aygün yazıyor:
“Sizin; kendim için, ülkem için ve tüm dünya için çok büyük bir kazanç olduğunuzu düşünen-lerdenim. 1990 yılında liseye giderken TRT aracılığı ile tanıştım sizinle ve her şeyi sorgula-maya başladığım o dönemlerde bir yol gösterici oldunuz bana. O günden bugüne sizden öğ-rendiğim düşünce sistemiyle anlamaya çalıştım dinimizi. Kısacası, beni de uçurumun kıyısın-dan döndürdünüz! Allah sizden razı olsun!”

Önceki ve Sonraki Yazılar