İstifa et yargılanmaktan kurtul Türkiyesi

Bu ülkede hataları nedeniyle istifa eden kamu görevlisi, siyasetçi bulmak neredeyse imkansız. Hatta yüzlerce kişinin ölümünün ardından kameraların karşına geçen bakanlar, “İstifa edecek misiniz?” sorusuna sırıtarak yanıt veriyor. Bu “geleneğe” karşın Türkiye bir aydır, belediye başkanlarının istifasına kilitlenmiş durumda. Yalnız bu isimler yine kendi istekleriyle değil, zorla istifa ettiriliyor.

Sadece Türkiye’nin değil, dünyanın en büyük kentlerinden birini üç dönemdir yöneten Kadir Topbaş, nedenini dahi açıklamadan istifa etti. Arkasından Düzce ve Niğde’nin belediye başkanları da görevini bıraktı. Sırada Ankara, Bursa ve Balıkesir belediye başkanları var. Söylemeye gerek yok, bu başkanların hepsi AKP’den belediye başkanı seçildi. Bu isimleri ister sevin ister nefret edin, ister faaliyetlerini be- ğenin ister beğenmeyin halkın oylarıyla seçilmiş belediye başkanları...

Ülkenin en büyük kentlerinin belediye baş- kanlarının neden “istifasının istendiğine” dair bir bilgi yok. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “İstifa etmezlerse bedeli ağır olur” cümlesi var sadece ortada... Yani bir tehdit söz konusu...

Gazetelere yansıyan haberlere göre, istifası istenen belediye başkanlarının İçişleri Bakanlığı tarafından dosyaları hazırlanmış. İstifa etmezlerse bu dosyalar yargıya intikal ettirilip belediye başkanları hakkında soruşturma, gerekirse dava açılacak.

Bu durumda İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Niğde Belediye Başkanı Faruk Akdoğan ile Düzce Belediye Başkanı Mehmet Keleş, söz dinleyip istifa edince yargı- lanmaktan kurtuldular diyebiliriz. Çünkü şimdiye kadar bu üç isimle ilgili ne bir soruşturma ne de bir dava söz konusu. Aynı sonucu Ankara, Bursa ve Balıkesir’in belediye başkanları için de göreceğiz. İstifa eden yargılanmaktan kurtulacak, etmeyen yargıya gidecek.

İşte Türkiye’nin geldiği nokta burası... Sü- rekli “demokrasi sandıkta olur” diyenler, hukukun üstünlüğüne vurgu yapanlar her iki sözünü de unutmuş görünüyor. Eğer bu belediye baş- kanları hakkında dosyalar varsa bunu kendi siyasi geleceğin için kullanmak yerine, ülkede adalet duygusunu güçlendirmek için konuyu yargıya iletir, sonucunu beklersin.

Türkiye’nin geldiği noktayı istifası istenen Balıkesir Belediye Başkanı Edip Uğur’un kürsü- den söylediği “İrade-i külliye ne derse o olur” sözleriyle özetledi!

PANKOBİRLİK’TEN AÇIKLAMA VAR

14 Ekim 2017’deki “Sermaye bile tarım kooperatiflerini savunuyor” başlıklı köşe yazımla ilgili Pankobirlik’ten bir açıklama geldi. Her ne kadar Pankobirlik yönetimi, bu açıklamayı bir “tekzip” olarak ilettiyse de ortada yasal olarak tekzip yayınlayacak bir durum yok. Yine de gö- rüşlerini buradan aktarmak isterim. Pankobirlik yönetimi, “Tarım sektöründe kooperatifçiliğin çiftçinin haklarının korunması, üretimde verimliliğin artması ve tüketicinin sağlıklı ürünlere ulaş- ması noktasındaki önemini ortaya koyan yazınızı memnuniyetle karşıladığımızı da bilmenizi istiyoruz. Yine yazınızda haklı olarak belirttiğiniz üzere özellikle tarım sektöründe yer alan regü- lasyon görevi gören Et Balık Kurumu, SEK gibi KİT statüsündeki kuruluşların daha verimli çalış- tırılacağından yola çıkılarak özelleştirilmesi ve daha sonra işlevsiz hale getirilmesinin sonuçlarını bugün hayvancılık sektöründe yaşamaktayız” deniyor.

Açıklamada yazıma itiraz ettikleri cümle, “Pankobirlik’in adının sürekli adliyelerle anıldığı” olmuş. Birlik yönetimi, Pankobirlik ve bağlı 31 Pancar Ekicileri Kooperatifi’nin bugüne kadar bir davası olmadığını belirterek “Münferiden Kayseri Pancar Kooperatifi’nin hissedarı olduğu Kayseri Şeker Fabrikası’na 2010 yılında açılan dava ile ilgili süreçte Kayseri Pancar Ekicileri Kooperatifi herhangi bir konuda davanın tarafı olmamış ve yapılan Bakanlık denetimleri ve iç denetimlerde yönetimsel ve mali açıdan herhangi bir usulsüzlük yaşanmamıştır. Zannımızca yazınızda kastettiğiniz hususta bu konu ile ilgilidir” deniyor. Ben de Kayseri Şeker Fabrikası’nı kast etmiştim. Buradan bir kez daha ifade etmek istedim.

Önceki ve Sonraki Yazılar