İstihbarat zaafı

Suruç katliamı oldu 34 kişi hayatını kaybetti, ''istihbarat zaafı'' iddiaları kabul edilmedi...

Ankara Garı katliamı oldu 103 kişi hayatını kaybetti, ''istihbarat zaafı'' diyenler tu kaka oldu...

Sultanahmet katliamı oldu 11 kişi hayatını kaybetti, ''istihbarat zaafı'' için "külliyen yalan" havası yayıldı…

Hangisini söyleyeyim  ki?

Ankara, Merasim Sokak katliamı oldu, 28 kişi hayatını kaybetti…

Atatürk Havaalanı katliamı oldu, 44 kişi hayatını kaybetti...

20 Temmuz 2015 tarihinden 30 Haziran 2016 tarihine kadar 17 canlı bomba saldırısı oldu, yaklaşık 300 kişi hayatını kaybetti, her seferinde ''İstihbarat zaafı'' tespitleri kulak ardı edildi...

Ülkemizde maalesef  ''tam teşekküllü'' bir ''darbe girişimi'' oluyor, bu darbenin içinde; Kuvvet Komutanları var, Ordu Komutanları var, Kolordu, Tümen ve Tugay Komutanları var, Cumhurbaşkanının, Genel Kurmay Başkanının ve Kuvvet Komutanlarının yaverleri, özel kalem müdürleri, korumaları, Anayasa Mahkemesi üyeleri, HSYK üyeleri, Hâkimler, Savcılar, Valiler, Kaymakamlar ve kamuda yönetici konumunda birçok bürokrat var!

Ama MİT'çi değil, polis değil ama ''Eniştenin'' haberi oluyor. İlk önce haberdar olması gereken İstihbarat Teşkilatımızın haberi olmuyor.

Darbe girişiminden sonraki 4 gün içerisinde, yaklaşık 50 bin kamu çalışanı meslekten el çektirildi. Birçoğu şu anda gözaltında sorgulanmakta. ''Darbenin başı'' olarak tanımlanan eski kuvvet komutanından tutun da, verilen ''emirleri'' yerine getiren sıradan er veya erbaşlara kadar, hatta Anadolu'nun en ücra köşesine İlkokul öğretmenliği yapan birçok kişi meslekten atılmasına ve bu kişiler hakkında soruşturma açılmasına rağmen nedense hala İstihbarat zaafiyeti var mı yok mu araştırılmıyor bile...

Müsteşarı makamında oturmaktadır.

MİT'in bu olaydan aynı gün saat 16 gibi haberdar olduğu ve aynı saatlerde Genelkurmay Başkanına bilgi verdiği söylenmektedir. MİT'in haberdar olmasına rağmen, Genelkurmay Başkanının bilmesine rağmen Cumhurbaşkanının gecenin ilerleyen saatlerinde bu olayı ''Enişte''den duymuş olması daha çok irdelenmesi gereken bir konudur.

Kafalardaki sor şudur?

MİT Müsteşarı doğrudan Başbakana bağlıdır. Eğer bilgi vermesi gerekirse öncelikle bu bilgiyi Başbakana vermesi gerekmez miydi? Sonuçta bu darbe cumhuriyete ve onun meşru yönetimi olan siyasi iradeye karşı yapılmak istenmektedir. Böyle bir hareketlilik tespit edildiyse bu hareketin içinde Genelkurmay Başkanı da olabilirdi! Bu nedenle haber verilmesi gereken birileri var ise ilk evvela Başbakan veya Cumhurbaşkanına bilgi verilmesi daha doğru olmaz mıydı?

Neyse ki bizim aylardan beri söylediğimiz ''istihbarat zaafı'' var tespitimizi sonunda Cumhurbaşkanı da kabul etmiş oldu ve önceki gün akşam açıkça kabullendi.

Bakalım şimdi ne olacak?

Olağanüstü hal nasıl işleyecek?

Yaşayıp göreceğiz...

 

Önceki ve Sonraki Yazılar