Mustafa Ülkü Caner

Mustafa Ülkü Caner

İstikrarsızların asgari istikrarı

Asgari ücret 1603 TL.
Bozdur, bozdur harca…
Kiraya mı, ekmek almaya mı, pazar alış verişine mi yetecek?
Kredi kartı da olmasa millet aç kalacak!
Geleceğini yiyor, peşinden onu ödemek için daha çok çalışıyor insanımız.
Tabii, işi varsa!
Mecburen boyun eğiyor sözde “istikrar” sona erecek korkusuyla!
Sonuçta sadece istikrarsızların istikrarına eğdiriyor boynunu korkuları  her anlamda.
Borçla ayakta kalabiliyoruz! Ama nereye kadar?
1603 TL açıklandı ya.
“Nelerine yetmiyor” diyen vicdan fukaraları da çıktı…
Asgari ücretlilerden fedakârlık isteyen Baka da…
Biraz da halk sizden fedakârlık istese!
Özel abartılı saraylar, binlerce lüks makam araçları, uçaklar…
Hesabı olmayan, olamayan  harcamalar…
Lale devrini gölgede bırakacak ihtişam ve savurganlık boyumuzu aştı.
Bir tarafta şehit cenazeleri, akan kanlar, öteki tarafta gösterişli cafcaflı etkinlikler.
Sefaleti örtmekten başka iş yapmayan satılık kalemler…
Pardon eksik söyledim, tetikçilik yapanlar da var
Parmak yalamayı alışkanlık haline getiren el etek öpenlerin yüzleri de kızarmıyor.
Pişkinlik artık suratlarına vuruyor.
Devre dışı bırakılan bağımsız kamu mali denetimi durumu azdırıyor.
Görevli ve yetkili anayasal kurumlar bakıyor.
Sadece halk değil, özel sektör ve devlet de yüzlerce milyar Dolar iç, daha da kötüsü dış borç altında eziliyor.
Beş liralık projeyi elli liraya yapılmasını marifet sanan garip bir güruh yetiştirildi.
Bırakın çocuklarımızı, torunlarımızın bile zor ödeyeceği borç yığını yeni borçlarla ödeniyor.
Ama bu batak durumu başarı olarak ülkede yutturmak başarısı çok büyük…
Aklı başında sorumlu insanlar bile bu algı politikasının etkisine girebiliyor.
Hani birine kırk kere deli denilirse, o kendini deli zannedermiş.
Hele Amerika’ya, ona buna kafa tutulduğu izlenimi insanımızdaki özlenen bazı duyguları okşuyor.
Ama gerçek bu mu?
Algı kazanında insan her hâlükârda şüphe içinde kalıyor.
Komşularımızla sıfır sorundan geldiğimiz nokta belli.
Ateş çemberinin merkez noktasına doğru kayıyoruz.
Savrulup duruyoruz.
Jeo-stratejik konumumuz kuru iç propagandaya dayanan dış politika ile birleşince ülkeye nefes aldırmıyor.
İçe dönük öyle bir propaganda rejimi var ki, işin başındakiler bile durumu gerçek sanıyor.
İç sorunlar, dış sorunlar hem birbirini besliyor, kullanıyor, kullanılıyor.
Allah aşkına, bir de dışarıdan ülkemize objektik olarak bakmaya çalışalım.
Gereksiz ve anlamsız sorunlardan belki kaçınabiliriz.
En azından, muhtemel hayal kırıklıkları belk engellenebilir.
Bak ya, asgari ücretten nerelere geldik!
Demek ki birilerine bu bile fazla (!)

Önceki ve Sonraki Yazılar