Mustafa Ülkü Caner

Mustafa Ülkü Caner

İzmir'ime de kan döküldü

İzmir’de niçin patlama olmuyor?’ diye sosyal medyada hayıflanıp duranlar kınalarını sandıklarından çıkartıp yakabilirler artık.

5 Ocak Perşembe günü mesai bitimine yakın İzmir Adliyesi önünde belki de ülkemizdeki en büyük katliam denemesi oldu.

Şehit Fethi Sekin polisimizin dikkati ve kendisini feda ederek karşı koyması sayesinde 7-8 roketatar, bombalı araç ve otomatik silahlarla yapılan katliam girişimi adliye emekçisi Musa
Can’ın da şehit edilmesi ve 9 yaralı ile ‘atlatıldı’.
Terör saldırısının hedefi muhtemelen Adliye’de toplu katliamdı.
Mesai saatleri sonuna doğru olması, hedefin İzmir’de görev yapan hâkim, savcı, avukat ve adliye çalışanları olduğunu gösteriyor.
Roketatarlar ile ne yapacaklardı?
Servis otobüslerine binmiş çalışanları, adliye binasının içini veya etrafta yeni yapılmış gökdelenleri mi hedef almışlardı?
Bu kadar büyük bir eylemi 2-3 kişiyle mi yapacaklardı?
Yoksa oralarda daha fazla terörist görev saatini mi bekliyordu?
Eminim, İzmir Emniyeti bu soruların cevaplarına ve varsa suçlulara hızla ulaşır.
Son 2 yılda kaç bin insanımız şehit oldu veya katledildi?
Toplu katliamları bile 3- 5 gün içinde yeni bir saldırı acısıyla unutuyoruz.
Sorumlu yetkililer ‘taziye makamları’ haline dönüşüyor.
Ülkemiz maalesef Ortadoğu cehenneminin ortasına düşmüş vaziyette.
Ama ümitsizliğe kapılmayın, hep beraber çıkacağız buradan.
Siyasi sorumluluğu ise üstlenen yok!
Önemli siyasi hatalar yapıldığı iktidar temsilcileri tarafından bile açıkça söyleniyor.
Gereği yapılıyor mu?
‘Aldatıldık, hatayı ben, biz yaptık, düzeltmeyi de biz yaparız!’ anlayışı bilindik çağdaş demokrasilerde olur mu?
Biz yaparız olur (!) Bu da bizim katkımız olsun (!) mu diyeceğiz?
OHAL koşullarında bile terörist faaliyetler artarak devam ediyor.
Maalesef insanda hatta Sıkıyönetim mi gerekli (?) sorusu oluşuyor.

 

Ateş hepimizi yaktı

 

Ateş en çok düştüğü yeri yakar.
Alışmayacağız diyoruz, ama 2 şehit ve 9 yaralı ile atlatıldı, buna da şükür, diyebiliyoruz.
Dikkat edelim, alışmayalım, kabullenmeyelim bu terörü.
Başta aileleri olmak üzere hepimizin başı sağolsun.
Canımız çok yandı. İzmir, Fethi polisine hep minnettar kalacaktır.
Sadece sözde değil, İzmir Ticaret Odası örnek bir kararla adliye saldırısındaki şehitlerin
çocuklarının eğitim giderlerini üstlendi bile.
Güvenlik birimleri açısında İzmir oldukça şanslı bir kent...
Başarılı ve özverili çalışan bir güvenlik teşkilatı oluşturuldu on yıllardan beri.
Aydınlatılmayan suç ve yakalanmayan suçlu nadirdir İzmir’de.
Sağanak yağmur altında gökyüzüyle ve şehit aileleriyle birlikte binlerce İzmirli birlikte ağladı
düzenlenen törenlerde.
Sadece ağlamadı, kararlı şekilde lanetledi terör saldırısını.


Vatandaş can derdinde


Bu koşullarda iktidar, fiili başkanlık sisteminden isim değişikliği ile ‘cumhurbaşkanlığı sistemi’ne geçmeye çalışıyor.
Konjonktürün buna uygun olduğunu düşünüyor.
Ana Muhalefetin ise , ‘Rejim değişiyor, bunu engelleyeceğiz’ açıklamaları yükseliyor.
Anayasa değişikliği, başkanlık vs. meclisten geçse bile OHAL şartlarında veya kaldırılsa bile
kısa bir süre sonra yapılan bir referandumun meşruiyeti önümüzdeki yıllarda sürekli tartışılır
hale gelmez mi?
Geçtiğimiz 35 yıl 1982 darbe Anayasasını tartışmakla geçmedi mi?
Bu hafta iktidarın en büyük derdi ve kurtuluş olarak gördüğü Anayasal değişiklik tasarıları
mecliste...
Hep beraber göreceğiz, sürprizlere gebe ülkemizde ve meclisimizde neler yaşayacağımızı.

Önceki ve Sonraki Yazılar