Kafalardaki tilkiler!

Başkent kulislerinde öylesi hükümet senaryoları seslendiriliyor ki insan hangi birine inanacağını şaşıyor. Sanki her partinin kafasında kırk tilki var ve, hiç birinin kuyruğu birbirine değmiyor!
Rivayetler muhtelif…
Güya, CHP içerisinden 30 civarında milletvekili ayrılıp, yeni bir parti kurarak, AKP ile koalisyon yapacak!
MHP’de, Devlet Bahçeli’nin “uzlaşmaz” tavrına karşı partide, içten içe bir muhalefet gelişiyor!
AKP grubunda, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın etkisi yerlerde sürünüyor. Rivayet odur ki Erdoğan’a “kayıtsız şartsız” destek veren milletvekili sayısı 52… Bunun yanında, Ahmet Davutoğlu’nun yanında yer alanlar 150 civarında… Ve deniyor ki; AKP’nin bu yılın Eylül ayında yapılacak büyük kongresinde Davutoğlu, genel başkan olarak “rüştünü ispat edemezse” yani onun yerine bir başka isim (örneğin Numan Kurtulmuş gibi) geçerse, partiden kopmalar yaşanacak. Abdullah Gül, aktif siyasete dönerek, kopan milletvekilleriyle yeni bir parti kuracak!.
HDP için de benzer dedikodular söz konusu… Güya, Selahattin Demirtaş, “Kandil ve İmralı”dan kopuk bir siyaset izliyor. Demirtaş’ın bu tavrı , hem KCK’da hem Kandil’de hem de Abdullah Öcalan cephesinde önemli sıkıntı yaratıyor. Demirtaş’ın AKP ile hükümet ortaklığına karşı çıkmış olması tartışılıyor.

***

Kulislerden sızan bilgiler böyle… Bu değerlendirmelerin ne kadar gerçek, ne kadar dedikodu olduğunu sanırım önümüzdeki hafta içerisinde daha bir net göreceğiz. Kimin, kırmızı, sarı ya da yeşil çizgisinin ne olduğu ve sınırları ortaya çıkacak.
Öyle anlaşılıyor ki; MHP lideri Devlet Bahçeli’nin AKP karşısındaki “yüzde 60’lık blok”un, hükümet kurmasına dönük uzlaşmaz tavrı bu formülü imkansız kılıyor. Yani, CHP-MHP ve HDP “içeride ya da dışarıdan destekli” bir hükümet olmayacak!
Peki ne olacak?
İster istemez, AKP’nin “başını çektiği” bir hükümet kurulacak.
Peki AKP, kiminle işbirliği yapacak.
Kanımca, burada en doğru parti MHP’dir. Bir AKP – MHP koalsiyonu en gerçekçi hükümet formülüdür. Davutoğlu’nun da söylediği gibi “sıkı bir pazarlıkla iyi bir şirket” kurulabilir. Seçim akşamından bu yana geçen süreç bunu gösteriyor. Siz bakmayın Sayın Bahçeli’nin, “Asla AKP ile hükümet olmayız” açıklamasına! Bal gibi de o noktaya gelecektir. Partinin kanaat önderleri ve tabanı onu buraya zorlayacaktır. Zira, her iki partinin de dayalı olduğu zemin aynıdır. Her ikisinin de mitingilerinde aynı tekbir sesleri yükselmedi mi? AKP’nin geçmiş dönemlerde her sıkıştığında MHP imdadına yetişmedi mi? (Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı seçiminden tutun 4+4+4 eğitim sistemine kadar) Bahçeli’nin “kırmızı çizgi” olarak öne sürdüğü yolsuzluk soruşturmaları ve 4 eski bakanın yüce divana gönderilmesi, AKP’de sıkıntı yaratmaz. Zaten Davutoğlu’nın, o bakanların “Yüce Divan”a gönderilmesinden yana olduğu biliniyor. Dolayısıyla, asgari müşterekte en kolay bu iki parti bir araya gelir ve rahatlıkla hükümeti kurarlar.
Peki ondan sonra ne olur? Böyle bir hükümet bir icraat hükümeti olabilir mi? Dahası, “erken ya da zamanında” gidilecek bir seçimde, bu ortakların kazancı ne olur?
Akıl okuyarak ya da temennilerle bu soruya bir yanıt bulmak zor. Ancak, Türkiye’deki siyasette görülen bir gerçek var… O da şu; bu tür koalisyon ortaklıklarında her zaman küçük partiler kaybetmiştir. Dolayısıyla MHP’nin bu riski çok iyi hesap etmesi gerekiyor.
Sonuç olarak yazının girişinde belirttiğim gibi şu sıralar herkesin kafasında bir tilki var ve kuyrukları birbirine değmiyor!

Önceki ve Sonraki Yazılar