Kalleşlik...

“Cahilsin; okur, öğrenirsin. Gerisin; ilerlersin. Adam yok; yetiştirirsin, günün birinde meydana çıkıverir. Paran yok; kazanırsın. Her şeyin bir çaresi vardır. Fakat insan bozuldu mu, bunun çaresi yoktur...” Ahmet Hamdi Tanpınar’ın sözleri bunlar... Sahi, bugünü görebilseydi, yaşanan insani bozulmayı nasıl tarif ederdi üstad?..

Ve, “Acı; günlük ekmeğimizdir” de dedi Ahmet Hamdi. Yaşadığı topraklarda, gün gelip evinden ekmek almak için çıkan ufacık çocukların katledileceğini ve artık ekmeklerimizin üzerinde hep derin acı izleri olacağını bilemezdi elbet.

Kim bilir tarihte ne çok acı çekildi. Ve biz, geçmiş kuşakların acılarını büyüte büyüte bir meçhule doğru ilerliyoruz...

***

Bir kalleşlik dini olmalı. Gizli bir din. Onun müritleri yayılmış her yana. Bütün dinleri kendilerine benzeterek acıyı tırlarla bütün dünyaya taşımaya yeminliler, belli. Yoksa insanlığa iyilik vadeden hangi din bu kadar nefreti kusabilir ki bir coğrafyanın üstüne?
Dindar çığlıklarla kindar nesiller üretmeyi başka kim düşleyebilir?

***

Kalleşliğe ve yamyamlığa karşı insanlık için savaşırken düşen bir Aziz’in naaşını anasından, babasından, ağabeyinden esirgeyen o kindarlık, olsa olsa çürüyen medeniyet ağacının zehirli meyvesidir.

Hiç kuşkum yok, o kalleşlik dini bir çeşit cehennemden çıkmış olmalı. Sınırın iki yakasına da yayılan lanetli ‘cihad’ları, çocukların, gençlerin yaşamını çalıyor zira. Anaları bu kadar ağlatan kindarlık, ‘cehennemî’ bir fenalıktan başka ne olabilir ki?

Ve yaşamını hesapsızca insanlığa armağan eden bir Aziz bütün maskelerini sıyırıyor yüzlerinden şimdi. O Aziz’in mezarına koyacağımız çiçeklerden bile nefret ediyorlar. Sınırın iki yakasında aynı kalleş suratlar... Simetrik iskambil ‘Rua’ları gibi...

Batı Şeria’da bebekleri katleden kafası ‘kipa’lı ‘Rua’lar da aynı destenin suratlarıdır. Hepsinin dini gizli kalleşlik dini olmalıdır...
Sırmalı esvaplarından kan damlamaktadır...

***

Zırhlı araçlarından kalleş mermiler fırlatıyorlar yoksul mahallelere. Bombalarla yerin bağrını yarıyorlar. Çocukları evsiz, anneleri çocuksuz, babaları biçare, milyonları vatansız, vatanları insafsız bırakıyorlar. İnsanlığı çoraklaştırıyorlar.
Evet, mutlaka gizli bir kalleşlik dini olmalı.
Aziz onunla savaşıyordu.
Kalleşlikle savaşan bir Aziz’in naaşından, sınırın iki tarafında da, bu yüzden nefret ediyor olmalılar.

***

Kötü zamanlar yaşıyoruz. İnsanlar bozuluyor.
Büyük bir insanlık kavgası vermekten başka çıkar yol yok.
Kalleşliğe karşı büyük bir insanlık kavgası...

***

Rojava’da IŞİD’e karşı insanlık kavgası verirken yaşamını yitiren Aziz Güler’in günlerdir sınırda bekletilen aziz naaşı önünde saygıyla eğiliyoruz...

Önceki ve Sonraki Yazılar