Kamoyunun sessizliği

Haber dün akşam saatlerinde geldi; “Doğuş Otomotiv, Türkiye’de Volkswagen’in iki modelin satışını durdurdu”.

Haberi Doğuş’un patronunun televizyon kanalı NTV’den kamuoyuna duyuran şirketin CEO’su ya da sözcüsü değil, Bilim, Teknoloji ve Sanayi Bakanı Fikri Işık oldu.
Işık, “Bu gönüllü bir durdurma. Bu noktada ben firmamızın duyarlılığına teşekkür ediyorum” dedi.

Konuyu kısaca özetleyelim...
ABD'de ortaya çıkan ve bütün dünyaya yayılan skandal, Volkswagen’lerin belirli dizel modellerinin azot oksit salımının Türkiye’de geçerli Euro 5 normlarının en az üç katı olduğunu gösteriyordu.

Skandal ortaya çıkar çıkmaz Volkswagen’in Hollanda distribütörü araçların satışını durdurduğunu açıklamış, ancak Doğuş Otomotiv CEO’su Ali Bilaloğlu, “Tüm araçlarımızın sürüş ve yol güvenliğine uygun olduğunu belirtiriz” demekle yetinmişti.

Türkiye'ye ithal edilen ve yurtiçinde satılan bu araçlar için geçerli Euro 5 normlarını denetlemesi gereken ise Bilim, Teknoloji ve Sanayi Bakanı Fikret Işık’tan başkası değildi. Ancak bu denetimi yapmadı. Işık, “Emisyonlara bakıyoruz” dedi, ama Yurt’un ısrarla sorduğu soruları yanıtlamadı.

Işık, skandalın en civcivli günlerinde yine NTV’ye konuk oldu, her şeyden söz ettti ama iki gün önce “Bakıyoruz” dediği emisyon skandalına değinmedi. Fakat kör talih, Bakan Işık, bunu yaparken, Almanya'da polis Volkswagen bürolarını bastı...
Ancak Yurt, işin peşini bırakmadı. Ayrıntı gibi gözüken bir noktayı, Euro 5 standartlarını ısrarla hatırlattı ve Türkiye’de satılan EA189- EU5 motora sahip araçların bu standartlara aykırı olduğunu, satışların hemen durdurulması gerektiğini vurguladı. Yurt’un bu amaçla Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’na yönelttiği sorular ise hala yanıtlanmadı.
Ve sonunda Doğuş Otomotiv pes etti.
Çünkü kamuoyunun “sessizliğine” dayanamadı...

Darısı o iki bakanın başına;
102 kişinin öldüğü, beşyüz civarında kişinin yaralandığı bu patlamadan sonra “Güvenlik zaafı yok” diyen İçişleri Bakanı Selami Altınok, ve Altınok’a gelen “İstifa edecek misiniz?” sorusuna ‘gülerek bakan’ Adalet Bakanı Kenan İpek on gündür koltuklarındalar.
Fakat kamuoyunun ‘sessizliği’ giderek artıyor.
Eski hakim ve değerli bir hukukçu, Ömer Faruk Eminağaoğlu, Ankara Katliamı’na ilişkin Yargıtay Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusunun muhatapları arasında Başbakan, MİT Müsteşarı gibi isimlerin yanında Anayasa'ya göre ‘tarafsız’ İçişleri Bakanı Selami Altınok da var.

O meşhur gülümsemeden sonra on gündür sessizliğini koruyan Adalet Bakanı Kenan İpek dün ‘yargı muhabirleriyle’ bir araya gelme zorunluluğun hissetti.
Hem ‘kader arkadaşı’ İçişleri Bakanı Selami Altınok’u korumaya çalıştı, hem de o vahim ‘gülümsemeyi’ açıklamaya çalıştı.

“Benim gösterdiğim refleks hala tartışma konusu” diye savunmaya çalıştı kendini.
Refleks dediği 102 kişinin öldüğü gün ‘gülümseyebilmekti’. Özür falan dilemedi, elimde değildi de diyemedi, ‘refleks’ dedi geçti...

Sonra Anayasal bakanlığından, görev anlayışından ve ahlakından söz etti...
Hemen her konuda konuştu, tek sessiz kaldığı konu, açıkça telaffuz etmediği tek kelime ise ‘istifa’ oldu...

Hiç kimse de “İstifayı düşünüyor musunuz?” diye sormadı.
Yurt, iki bakana da ‘sessizce geçiştirdikleri’ bu istifa seçeneğini hatırlatıyor...
Her gün.

Kamuoyunun ‘sessizliğini’ çoğaltıyor, o tek kelimeyi duyana kadar çoğaltmaya da devam edecek...

Önceki ve Sonraki Yazılar