Kantarın ayarı

  Yeni bir ''yargı paketi'' yolda. Yanılmıyorsam bu paket son 5 yılda AKP'nin getirdiği 6'ıncı yargı paketi olacak. Hatta o kadar acele ediyorlar ki, 1 Temmuz’da tatile girecek TBMM'nin bu paket geçmeden tatile girmeyeceği konusunda danışma kurulu kararı alarak paketi ivedilikle Meclis’ten çıkarmak istiyorlar. Bu yasa ne getiriyor? Sözde ''İstinaf'' mahkemeleri kurularak, Yargıtay, Danıştay ve Anayasa Mahkemesine giden bireysel başvuru ve temyiz başvurularının önü kesilerek, yüksek yargıdaki  ''iş gücü'' yoğunluğunu hafifletmek ve yargıdaki uzun süreli yargılama sürecinin de önüne geçilmesi hedeflenmektedir.   Bir başka değerlendirmeye göre ise, yargıdaki ''Paralel'' yapıyı temizlemeye yönelik bir operasyon olarak görülmektedir. Çünkü bu yasanın kabul edilmesiyle birlikte, Yargıtay ve Danıştay'daki 517 hâkim ve savcı, tasarıya eklenecek geçici bir madde ile görevlerine veda etmek durumunda kalacaklar. Aslında mesele sadece ''Paralel'' yapıyla ilgili bir mesele olmasının ötesinde, AKP öncesinde bu görevlere atanmış olan tüm hâkim ve savcıları ''saf dışı'' ederek, tamamen kendilerine göre bir ''yargı kadrosu'' oluşturmaya yönelik bir hazırlık olarak da değerlendirmek mümkündür.    12 Eylül 2010 tarihindeki referandum ile anayasa değişiklikleri yapıldı, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay ve HSYK Başkanları değiştirilerek ''yüksek yargı'' tamamen kuşatılmış oldu yetmedi!   ''Kurban olduğum Allah verdikçe veriyor'' diyen, Bülent Arınç'ın sınıf arkadaşları, ev arkadaşları, yakın arkadaşları ve akrabaları bu görevlere atandı yine yetmedi. Yargıtay, Danıştay, Anayasa Mahkemesi ve HSYK seçimlerine doğrudan müdahale edildi yetmedi. Bir hafta önce 3500 hâkim ve savcının yerleri ''sürgün'' ve ''terfi'' şeklinde değiştirildi yine yetmedi.   Şimdi ise yeni bir ''paket'' ile tüm eskilerden kurtulmak ve kendilerine göre yeni ve partili bir kadro oluşturmak istiyorlar. TÜİK; ''Yargıya güven yüzde 80 oranında yok olmuştur” şeklindeki tespitini açıkladı! Rize'de çay toplayan Yargıtay Başkanı ise; bu oranın o düzeyde olmadığını yüzde 70'ler seviyesinde olduğunu ve TÜİK'in verilerinin gerçeği yansıtmadığını söyledi. Yargıya güvenin yok olduğu bu aşamada hükümet yeni bir ''yargı paketi'' getirerek bu ''güven'' meselesini, hepten sıfırlamak istemektedir.   Erzincan'da Devlet Su İşleri, köylere sulama kanalı yapıyor. İş makinası operatörü, verilen projeye göre kanal kazıyor. Ancak köylüler operatöre müdahale edip dövüyorlar. Jandarma köylüleri toplayıp götürüyor adliyeye. Hâkim, köy muhtarına ''siz bu operatörü dövdünüz mü” diye soruyor, Muhtar; ''evet hâkim beg dövdük'' diyor. Hâkim ''neden dövdünüz'' diye soruyor, muhtar,'' Hâkim beg, bu adam bizim köye ganel yapmaya geldi. Bir ganel yaptı begenmedi, yanına bir ganel daha, onu da begenmedi yanına bir ganel daha, ganel, ganel,  ganel… Her yer oldu ganel, hâkim beg. Senki heyvan olsan nerde otlayacaksın'' diyerek operatörü dövme gerekçesini anlatıyor.    Şimdi bu hükümet döneminde de neredeyse her altı ayda bir yargı paketi çıkarılıyor. Paket, paket, paket… Her yer oldu paket. Bu kadar pakete rağmen yargıdaki olumsuzluklar giderilemediyse bir başka ''niyet'' var demektir.    O ''Kurban olduğum Allah'' diyen Arınç şimdi nerede? Bu işin tadını kaçırmamak gerekir. Anadolu'da bir tabir vardır; ''Ayarını bozduğun kantar, gün gelir seni de tartar'' diye. Yargı bağımsızlığıyla oynamamak gerekir. Gün gelir ''bağımsız yargı'' size de lazım olur.

Önceki ve Sonraki Yazılar