Şükrü Sina Gürel

Şükrü Sina Gürel

Kara Pazartesi

14 Mayıs 2018 Pazartesi günü 21. Yüzyılın en karanlık günlerinden biri yaşandı. Filistin’de yalnız onlarca katledilmedi; Uluslararası Hukuk öldürüldü, barış içinde birlikte yaşama umutları katledildi, kısacası insanlık, insanlık umutları öldürüldü.

Uluslararası yayın kuruluşlarının ekranları ikiye bölünmüştü: Bir yanda kutlama, öte yanda katliam! Dualarla, şarkılarla, alkışlarla ABD ‘nin Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan edişini kutlayanlar, ekranın öteki yarısındaki insanlık suçunu görmezlikten gelmenin de ötesinde, sanki coşkun kutlamalarını tam da bu katliamı seyrederek yapıyorlardı.

Kutlamalara kimler katıldı? Trump’ın kızı ve damadı, İsrail Başbakanı, Genel Kurmay Başkanı, MOSAD Başkanı ve öteki ilgililer. Böylece işin siyasal, askeri ve gizli servis ayakları tamamdı.

Başka kim vardı? Hahamlar ve papazlar. Papazlardan biri, İslam’a karşı kampanyalarıyla ünlü bir Mormon rahipti. İkincisi ise tam bir Evanjelist olan ve Siyonist Kiliseler Birliği’ni temsil eden bir papaz. Yanlış yazmadım, gerçekten “Siyonist Hristiyanlar” var ve etkinler! Bu Siyonist papaz, CNN’in ünlü programcısına verdiği mülakatta şunu söylüyor: “Eski Ahitte Tanrı, bir dış politika emri veriyor: İsrail’i destekleyenleri kutsayıp, karşı olanları lanetliyorum !” Böylece İsrail’in kuruluşundaki dini temellere, Hristiyan katkısı da gerçekleşmiş oluyor.

ABD Başkanı Trump, İran’la yapılmış bulunan nükleer anlaşmadan cayarak Uluslararası Hukuka ölümcül bir darbe vurmuştu. Şimdi, Kudüs’te Büyükelçilik açarak ve İsrail’in başkenti olarak ilan ederek yeni bir kuşun daha sıktı. 1947’den beri BM’nin Kudüs ile ilgili kararlarını, hatta hukuka saygılı İsraillilerin kabul ettiği statüyü görmezden gelerek…

Kara veya “kanlı” Pazartesi, yalnızca bir insanlık suçunun işlendiği bir gün olarak anılmayacak. Barış ve huzur umutlarının bağnazlık ve aymazlıkla yok edildiği gün olarak da anılacak.

Önceki ve Sonraki Yazılar