Mustafa Ülkü Caner

Mustafa Ülkü Caner

Kara sevdam, koltuğum benim (1)

Yakın bir dostuma sormaz olaydım!

Bana “siyaset, tutku, ihanet, aşk, çıkar hesapları, koltuk sevdası, kısa vadeli menfaatler, sevgi, ihtiraz, yalan dolan“ hakkında bir şeyler yazar mısın?

Öyle şeyler yazdı ve aslında toplumun ezici büyük çoğunluğunun düşüncesini o kadar çarpıcı bir şekilde yansıttı ki...

Siyaset adeta bir namussuzluk ve siyasetçi hırsız, namussuz, sahtekâr biri.

Hani şöyle bir baktığınızda büyük ölçüde haksız da sayılmaz.

Ülkemizdeki siyaset ve siyasetçi algısını bu hale getirenleri lanetlemek gerek!

Ama bu durumu düzeltmek için de her düzgün insanın sadece elini değil, tüm gövdesini artık taşın altına koyması gerek!

Vallahi Karşıyaka Belediye Başkanlığı aday adaylığımı bile geri çekmeyi bile düşündüm bir an.

Ama hayır, herkes aynı değil!

Ve gerçekten tüm özverisiyle hala halkı için kalbi çarpanlar ve hiç bir kişisel çıkar düşünmeden siyasetin içinde var olmaya çalışan yurtsever devrimciler var.

Ve ben bunlardan biriyim!

.

Gelelim o dostumun mektubuna:

Kara sevdam, koltuğum benim...

Ah be güzel arkadaşım...

Nedir bu koltuğa olan düşkünlüğünüz?

Nedir aranızda oluşturduğunuz bu güçlü bağın anlamı?

Yıllardan beri süre gelen, hiç bitmeyen bir sevdadır aslında makam, mevki, rütbe merakından kaynaklanan koltuğa olan düşkünlük.

Ne hikmetse, bir oturan bir daha kalkmak istemiyor.

Hayır, anlamadığım, çok mu konforlu, çok mu rahat, ortopedik mi?

Nedir bunun içeriği?

Yoksa koltuğun içeriğinden çok o koltuğun sağladığı imkânlar mıdır bizleri böyle kendine bağlayan.

Kurumundan kuruluşuna, partisinden partilisine koşulsuz şartsız bir bağ oluşuyor aralarında.

Hadi gelin ele alalım.

Ona oturabilmek için oynanan ayak oyunlarının çirkinliğine az da olsa hakkını verelim değil mi ama... ?

İlk önce oraya ulaşabilmek için neler yapılmalı, bunlara bir göz atalım ne dersiniz?

Öncelikle kişilik sahibi olmayı bir kenara bırakacaksınız, birine başka diğerine başka konuşacaksınız. Birinin yüzüne gülerken arkasından kuyusunu kazacaksınız.

Yaparım, ederim, hallederiz cümlelerini asla dilinizden düşürmeyecek ama sadece dilinizde tutacak, hiç bir zaman halletmeyeceksiniz.

Söz verecek ama asla bu sözü bir daha hatırlamayacaksınız.

... Mektubun devamı yarın..

Önceki ve Sonraki Yazılar