Karadeniz yaylasında Arap entarisi...

Doğu Karadeniz'in yeşiline, florasına, doğasına, çiçeğine, böceğine velhasıl bütün insanına ihanettir bu yapılmak istenen.

Neymiş efendim; Artvin’in, Rize'nin ve öteki Karadeniz illerinin o güzelim yayla yollarını birleştirecekler. Bilmem kaç yaylaya aynı ana arter üzerinden ulaşımı kolaylaştıracaklarmış!

İyi de be kardeşim, nereden doğdu bu ihtiyaç, kim talep etti?

O yörede yaşayan insanlar mı istedi bunu?

Hayır!

Havva Ana başta olmak üzere bölge sakinlerinin böyle bir talebi yok! Tam tersine, itirazları var... Hem de haklı itirazları... İnsanların bağını, bahçesini, tarlasını ya da arazisini kamulaştırarak yol yapacaksınız... Ve o güzelim doğayı katledeceksiniz!

Peki, ulaşım eksiği mi var?

Hayır!

Yüz yıllardır, o yaylalara insanlar sürekli gider. Koyununu ineğini önüne katar yaz başında ve güz yağmurları düşmeye başladığında, köylerine kasabalarına geri dönerler. Yayla yollarına düşmenin de dönüşünün de bir ahenkli bir şenliği vardır. Bu bir kültürdür. Ve her yaylanın kendi yolu vardır. Bunun için yeni bir yola, hele hele asfalt ana arterlere kesinlikle ihtiyaç yoktur.

***

Biraz hafızalarımızı yoklayalım...

1990'lı yıllarda "Karadeniz Otoyolu" adı altında "doğa harikası" bu bölgeye resmen ihanet edilmiştir.

Hatırımda kaldığı kadar, 2,5 milyar dolara mal olması öngörülen Karadeniz otoyolu için bugüne kadar 7 milyar dolar para harcandı. Ve oto yol denen bu "hilkat garibesi" viyadüklerle, köprülerle kentleri denizden tecrit ederek yapıldı.

Trabzon, Giresun ve Rize illerinin resmen denizle irtibatı kesildi. Abartarak söylemek gerekirse, bu şehirler artık sahil kenti değil.

Oysa, çok iyi hatırlıyorum; 1970'li yılların ortalarında, Devlet Planlama Taşkilatı'nın da öngördüğü bir "Karadeniz Otoyolu Projesi" vardı.

Kırklareli'nin Dereköy sınır kapısından başlayıp, Karadeniz'de kıyısı bulanan 12 şehirden geçip Sarp'a kadar uzanan bir projeydi. O projeye göre yol, sahilden 5 km içeriden geçirilerek yapılacak ve doğal yapı tahrip edilmeyecekti. Yanlış kalmadıysa hatırımda, proje bedeli, 5-6 milyar dolar civarındaydı. Ne var ki çok pahalı bulundu ve vazgeçildi.

Onun yerine yapılan bugünkü "duble" yola ise yukarıda da belirttiğim gibi 20 yılda 7 milyar dolar harcandı! Kaldı ki hala tamamlanmamış parkurları ve bir sürü eksiği var bu yolun. O tarihlerde, çok eleştirmiştim, zamanın Başbakanı Mesut Yılmaz ile Ulaştırma Bakanı Yaşar Topçu'yu...

***

Ve şimdi yaylalara ulaşmak için binlerce kilometrelik yol yapmak istiyor zat-ı muhteremler. Talep eden yok, ihtiyaç yok. Daha doğrusu o bölge sakininin böyle bir ihtiyacı yok. Ve bunu "direnerek" dile getiriyorlar.

Ankara'da oturan kimi "galantor" iş adamları "yılda bir defa dahi gitmeleri şüpheli" Rize yaylalarına neden Asfalt ana arter bir yol yapmayı düşünsün? Zira bunun ekonomik bir katkısı yok. Fuzuli, nafile bir yatırım... Ve hazineyi zarara sokmaktan başka bir şey değil.

***

İlk bakışta belki öyle gözüküyor ama bir de aynanın öteki yüzü var. Öteki yüzünde ise Arabın entarisi gözüküyor.

Yeşile ve doğaya aç zengin Araplar, bu bölgede toprak satın almak istiyor. Daha önce de bazı Yahudi işadamlarının dolaylı yollarla yaylalarda gayrimenkul satın aldığı dedikoduları ve haberleri ayyuka çıkmıştı.

Şimdi de Araplar...

Ve muhteremlerin keyfi bozulmasın diye onlara asfalt ya da oto yol yaparsak, daha tahrik ve teşvik edici olur, düşüncesiyle yayla yolu yapacaklar.

***

Yapmayın! O bölgede yaşayan benim yurdum insanı, yaptırmaz size o yolu! İnat ederseniz "sizin yolunuzu" yapar ama o yolu yaptırmaz.

Bırakın!

Ben de bu yörenin çocuğuyum. O topraklarda doğdum, o topraklarda büyüdüm. Değer yargılarını çok iyi bilirim. Yerelliğinin yanısıra aynı zamanda evrenselliği de bilen bu insanları iyi tanırım.

Hele hele kadınını... Değil jandarma, topunuz tüfeğinizle gelseniz yapamazsınız. "Ben devletim yaparım" derseniz eğer, Havva Ana gibi topyekün karşına çıkar ve "Ben halkım, devlet benim, ben varsam sen olabilirsin!" diye haklı bir itirazda bulunur.

Ve toprağına sıkı sıkıya bağlı inatçı ve kararlı Karadeniz kadınını alt etme şansınız da yoktur. Bundan hiç endişeniz olmasın. Çünkü, o çayırlarda, o bayırlarda çürüdü ninelerimizin, analarımızın ayakları.

Ve siz şimdi, "şirinlik abidesi" hizmet adı altında, yarınki ekonomik çıkarlarınıza kılıf arıyorsunuz!

Yemezler, beyler yemezler!

O güzelim yeşilin üstüne "Arap entarisi" örtmenize kimse izin vermez, vermeyecektir!

Önceki ve Sonraki Yazılar