Son günlerde Katar , Suriye , Irak  , Büyük Adalet Yürüyüşü gibi ağır gündem konuları içinde ülke boğuşuruz.

Öte tarafta 5 yıldızlı otellerde, saraylarda , köşklerde muhteşem  ve lüks iftar sofraları gösterişli masalarla donatılıyor.

Aynı günlerde devlete emanet edilen Mehmetçiklerimiz , yani oğullarımız maalesef yedikleri yemekten toplu olarak zehirleniyorlar.

Hem de son 2 ay içinde ikisi Manisa , biri Kastamonu’daki birliklerde  olmak üzere yüzlercesi birden.

Bu da bilinen ve büyük boyutlarda olanlar sanırım.

Devlet sırrı olabilir . Ayrıntıya girmeyeyim!

Yazıktır, yapmayın artık!

Askerimizin aşıyla ekmeğiyle oynamak affedilmez.

Ordu’nun yemeğiyle bari kimse oynamasın!

Yandaş yemek sanayi ulusal güvenliğimiz için tehlike haline gelmiştir.

Yarın bir gün savaş halinde o firmalar savaş bölgesine hizmet mi verecekler , sanıyorsunuz  ?

Bir an önce asker kendi karavanasını yapmayı öğrenmeli ve karavana özelleştirme kapsamından çıkarılmalıdır.

Ateşçemberi Ortadoğu2da savaş gücü yüksek bir ordu tek başına yetmez. Ordu’nun iaşesi de güvenilir ellerde olmalıdır.

 En güzeli kendi elinde olmalıdır.

 Kar peşinde koşan bazı güzel ve özel şirketlerin uhdesinde değil !

 Askerimizin zehirlenmesine aç gözlülükle sebep olanlar karavana teröristleridir.

KATAR , BizeNe KATAR ?

İzmir’in yarısı kadar , yani yaklaşık 2milyon ikiyüzbin nüfusu var . Ama zengin doğalgaz kaynakları sayesinde kişi başı gelir sıralamasında yıllık 130.000  Amerikan Doları sayesinde dünya birincisi…

Büyüklüğü ise 11.571 km kare , yani yüzölçümü Denizli’ den bile biraz küçük.

Katar denilince akla önce Doğalgaz, Katar Hava Yolları , sonra da tabi devasa uçuk bina kompleksleri gelir.

Müslümanlığın çelişkisi … bir tarafta küvezde modern ve çağdaş yaşam tarzı – öte tarafta günah çıkarırcasına radikal islami çabalar…

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Katar krizi patlayınca hemen Mustafa Kemal Atatürk’ün arap dünyasına ilişkin ünlü bir sözünü hatırlattı :

ATATÜRK , ’Arap dünyasıyla dost olacaksınız ama Arap dünyasında devletlerin arasında taraf olmayacaksınız’ , vasiyet etmişti.

Türkiye olarak hızla Atatürk’ün YURTTA SULH, CİHANDA SULH temel dış politikasına ve araplar ile ilgili vasiyetine  ivedilikle dönmek zorundayız.

Türkiye olarak birlik ve güçlü olmak zorundayız.

Milli menfaatleri ancak adalet ve demokrasi temelinde koruyabiliriz.

Ayrıca Ortadoğu bataklığına saplanmadan !