Kaymak, ODTÜ, gerçekler...

Önce şu ‘kaymak’ işine bir girelim... AKP
Genel Başkan Yardımcısı Ayhan Sefer
Üstün “ODTÜ’de kaymak tabakanın çocukları
okuyor” dedikten sonra, eski ODTÜ’lüler birbirlerine
“Kaymak! N’aber?!” diye hitap etmeye
başladı. Neredeyse 50 senedir kampustaki herkesin
kullandığı ‘Hocam’ hitabının pabucu dama
atılacak neredeyse!
Ben ilkokul öğretmeni bir anne-babanın çocuğu
olarak ortaokul ve liseyi parasız yatılı okuduktan
sonra girdim ODTÜ’ye. Sınıftaki
arkadaşlarımdan Burak’ın rahmetli babası işçilikten
sendikacılığa geçmişti. Annesi ev hanımıydı.
Hıdır’ın babası işçi, annesi ev hanımıydı. Hıdır
ortaokulda öğlenciymiş, sabahtan ayakkabı boyarmış.
Bir gün ellerindeki kirleri tam çıkaramadığından,
İngilizce öğretmeninden azar işitmiş, o
sene bir daha gitmemiş okula. Bir sonraki sene
zar zor başlamış tekrar. Okan’la Kaan’ın rahmetli
babaları polis memuruydu, anneleri ev hanımı.
Kıymet işçi çocuğuydu. Boşnakça, Rusça
bildiği için yazları deri giysi satan mağazalarda
çalışır, okul harçlığı biriktirirdi.
Tüm arkadaşlarımızın aileleri bizimkilere
benzerdi. Hepimiz solcuyduk... ODTÜ’deki ortalama
öğrenci solcudur zaten.
ODTÜ’deki solcu öğrencilerin çoğu ‘okumayı’
önemseyen yoksul ailelerin çocuklarıydı.
Geçen gün ODTÜ’deydim, profil hiç değişmemiş.
Harçlığını zor yetiştiren, pek çoğu çalışarak
okula devam eden 26 bin öğrencisi var
ODTÜ’nün... Bu öğrencilerin ortalaması, AKP
iktidarının avantacı kaymak kafalılarıyla karşılaştırıldığında,
perişan bir iktisadi görüntü arz ediyor...
Buna karşın güçlü ODTÜ’de bir sosyal
yapı gelişmiştir.
***
ODTÜ’lüler neden genellikle solcudur peki?
ABD bu üniversiteyi kendi ideolojik alanını
sağlama almak için, namlusu kuzeye (Sovyetler
Birliği’ne) çevrilmiş ‘ondörtlü’ bir tabanca biçiminde
inşa etmişti. Binaları 6. Filo’nun gemilerini
andırır. Kaderin acı cilvesi, o silah ABD’nin
kendi elinde patladı. ODTÜ antiemperyalist hareketin
kalesi oldu. ABD Büyükelçisi Vietnam
Kasabı Komer’in arabası orada ters çevrilip yakıldı.
Bir gelenek doğdu. O zamandan beri, ODTÜ’de
öğrenciler kendi paçalarını kurtarmayı
değil, memleketin nasıl daha yaşanır bir yer olacağını
tartışır durur hep...
***
Bu arada, dikkat ettiniz mi, bu iktidar mensupları
ODTÜ hakkında ağızlarını açtıklarında,
önce ‘namaz’dan başlıyorlar, “ODTÜ’de solcular
namaz kıldırtmıyor” diyorlar, hemen akabinde
ODTÜ’nün arazisinden söz etmeye başlıyorlar.
Kafalarında parseller uçuşuyor. ODTÜ’nün bozkırda
yarattığı o koskoca ormana göz dikmişler!
ODTÜ arazisindeki gölü gasp edip etrafında kaymak
tabaka için villalar, rezidanslar inşa etmeyi,
avanta bulmayı hesaplıyorlar!
Akıl alır gibi değil! Bunlar ağaçları katletmeye
şartlanmış, betonla beslenen uzaylı bir
türe benziyorlar. İkinci konu da, malum, ‘tr’
uzantılı internet adreslerinin kontrolü. Milyar dolarlık
vurgun alanı...
***
Bu iktidar, ODTÜ’de dünya kadar mescitcami
varken kampusta ortalık yerde namaz şovu
yapan, belki de bizzat devlet tarafından yönlendirilmiş
üç-beş IŞİD sempatizanını kendi provokasyonları
için kullanıyor. ODTÜ’nün
öğrencilerini, öğretim elemanlarını hedef gösteriyorlar.
Bu iktidar çok tehlikeli hareketler yapıyor.
***
Tüm ODTÜ’lüler dikkatli olmalıdır. Öğrenciler,
çalışanlar ve öğretim üyeleri sağduyulu ve
hep beraber adım atmalıdır. Ortadaki provokasyon
girişimi basit bir vaka değil çünkü. Bizzat iktidar
tarafından örgütleniyor, halkın en geri
yanlarına hitap eden bir iftira dalgasının üzerine
kuruluyor. Kabataş yalancıları şimdi de ODTÜ
provokasyonuna tempo tutuyor...
Bu yüzden, binlerce ODTÜ mezununa da
büyük görev düşüyor. Saldırı altındaki kardeşlerimizle,
hocalarımızla etkin bir dayanışma gerçekleştirmeliyiz.
Bu dayanışmayı topluma
yaymalıyız.
ODTÜ’yü, bilimi, aydınlığı, antiemperyalist
geleneğimizi, kampusun kalbinde yazılı ‘DEVRİM’i
hep beraber savunmalıyız...

Önceki ve Sonraki Yazılar