'Yurtseverlik' out, 'Patriotçuluk' in!..

Öyle anlaşılıyor ki Türkiye’ye de konuşlandırılması planlanan “Patriot bataryaları” aralık ayı içinde gelecekler. Bunun için “Yer tespitleri”ne başlanmış bulunuyor. (Muhtemelen Diyarbakır, Urfa ve Malatya) Malum, “Patriot” aslında “Yurtsever” anlamındadır. Bu anlamda kulağa çok hoş geliyor. Zaten kim sevmez ki yurdunu? Belki de sırf o duygumuza hitap etmek için “Patriotlar Türkiye’nin korunması için geliyor” masalını anlatıyorlar bize. Lakin burada unutulan küçük bir soru var: İyi ama kimin yurtseverliği? Amerika’nın kendi “Yurtseverliği” olmasın sakın?   Lakin tek “Kandırmaca” bu noktada değil. Önce AKP Sözcüsü Hüseyin Çelik, “Tetik Türkiye’nin elinde olacak” dedi. Onu çok geçmeden Milli Savunma Bakanı ve Genelkurmay’ın açıklamaları izledi. Durumu adeta “Lisanınca” tekzip ettiler. Fakat herhalde en net açıklama NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen’den geldi. Bizzat  "Patriot füzeleri NATO müttefikleri tarafından yerleştirilecek ve füzelerin komutası, NATO Komuta Kontrol Sistemi'nde olacak." dedi. (Zaten Türkiye’nin elinde olsaydı şaşardım!) Başka söze hacet var mı?   Daha da vahimi, Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın olaya getirdiği “Şahane” izahattı. Başbakan “NATO üyesi olduğumuz için burası NATO’nun topraklarıdır da!” diyordu. Herkes bu lafa kızdı ama ben kızmıyorum. “Algı” meselesi yani. “Bağımsız olmadığımız”ın bundan güzel itirafı mı olur? Ben sayfalarca yazsam bundan iyi ifade edemem!   Hele de adı “Strateji dehası”na çıkan Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu’nun Patriotlara ilişkin Mustafa Kemal Atatürk’ün “Geldikleri gibi giderler” sözüne nazire yaparcasına sarf ettiği “Güvenlik riski ortadan kalktığında Patriotlar geldiği gibi ülkelerine geri döner” lafı tam “İronik”ti. Doğrudur. Bir gün geldikleri gibi giderler. Ama onlarla birlikte kimler de gider bilinmez!   Lakin en mühimi, füzelerin “Suriye’nin saldırma ihtimaline karşı” konuşlandırıldığının söylenmesidir. Böyle bir ihtimal sıfıra yakındır. Zaten Rusya ve İran’ın niçin bu kadar “Pirelendikleri” de durumu açıklamaktadır. O halde bu “Sağ gösterip sol vurma” taktiği midir? İran’a bir operasyon mu planlanmaktadır?   Öyleyse “Patriot”lar da yeni Goeben ve Breslau (“Yavuz” ve “Midilli”) mu olacaktır? Yahut İsrail’in istihbarat sitesi Debka’nın analiziyle “Suriye savaşında ABD’nin liderliğindeki NATO müdahalesi” mi başlıyordur?   Neyse, kısa “Hatırlatmalar”ı burada kesiyorum. Zaten benim bu yazıyı yazmaktan asıl amacım bu değildi. Öyle anlaşılıyor ki “Yurtseverliğin” yerini en çakmasından bir “Patriotizm” almaktadır. Şimdi daha iyi anlaşılıyor mu niçin “Milliyetçilik” ve ”Ulusalcılık”ın uzun süredir “Tehdit” değerlendirmesine alındığı? Ortaya çıkıyor mu  herkese “Milli bilinç” kazandırmaya çalışanların Türkiye’de Türk’e “Türk” olmayı dahi niçin yasakladığının, “Utanılacak bir şey” haline getirmelerinin, “Ulus devlet”i “Demode” ilan etmelerinin gerçek amacı?    Fakat onlara da kızamıyorum. Tabiatları gereğidir. Asıl kızdığım, on yıllardır “NATO Atatürkçülüğü”nü bize kakalayan, “Banka, holding yönetim kurullarına” kurulup, cukkaları sağlama alan, vatanseverliği ise “Patriotçuluk” aşamasına getiren “Paşa” bozuntularına ve ülkeyi bu noktaya kilitleyenleredir…   Dedik ya günümüzün yeni “Trend”i artık bu; yani “Yurtseverlik” out, “Patriotçuluk” in!.. Ülkeyi soktuğunuz cendereden dolayı övünebilirsiniz!..  

Önceki ve Sonraki Yazılar