Leyla Emeç Tavşanoğlu

Leyla Emeç Tavşanoğlu

Kıbrıs’ın acı limonları

KIBRIS yeniden gündemin üst sıralarına yerleşiyor. Adanın kıta sahanlığında Kıbrıs Rum Yönetimi-İsrail marifetiyle yapılan hisrokarbon (doğal gaz, petrol) araştırmaları haliyle Ankara’yı rahatsız ediyor. Öte yandan Kıbrıs’ın dünyanın tanıdığı Rum tarafındaki büyükelçilerin bu hidrokarbon aramalarına destek mahiyetinde yaptıkları toplantı bizim Dışişleri Bakanlığı’nın sert tepkilerine neden olurken BM gözetimindeki toplumlararası görüşmeler nasıl başlayacak yollu yılan hikayesi de uzayıp gidiyor.

Bütün bunları izlerken aklıma yıllar içinde döne döne okuduğum bir kitap geliyor. Adı “Bitter Lemons of Cyprus” (Kıbrıs’ın Acı Limonları). Yazarı İngiliz diplomat, gezgin, edebiyat insanı (kimilerine göre İngiliz dış istihbarat servisi MI6’in görevlisi) Lawrence Durrell. Belgesel roman türünde kaleme aldığı kitabında Durrell 1950’li yıllarda, 1960’da Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ilanından hemen önceki dönemde adada bir İngiliz memur olarak görevliyken yaşadıklarını anlatıyor.

Hele de Girne’ye yerleştiğinde karşılaşıp besbelli âşık olduğu güzeller güzeli İngiliz Marie’yle olan inişli çıkışlı ilişkisi... Marie ele avuca sığmaz bir kadın. Bir bakıyorsunuz altı ay Girne’de Durrell’in yakınından ayrılmıyor; bir bakıyorsunuz ortadan kayboluyor, Hindistan’da izine rastlanıyor. Kitabın son bölümlerine Marie’nin Girne’nin doğusunda bir koya tepeden bakan geniş bir arazi satın aldığı ve buraya küçük bir ev yaptırmaya başladığı anlatılıyor. Marie inşaat bittiğinde bu eve “Villa Fortuna” (Şans) adını koyacağını Durrell’a söylüyor.

Ancak ne oluyorsa oluyor. Marie Hindistan’a yaptığı bir gezide tanıştığı İtalyan soylusu Gaetano Paterno Castello’yla evleniyor. Villa Fortuna işini de unutuyor. Kitabı okuduğum zaman bu Villa Fortuna’nın akıbetini çok merak ediyorum. Acaba ne oldu? İnşaat bitti mi? Şu anda kime ait? Bir Kıbrıs ziyaretimde ufak bir araştırma neyin ne olduğunu öğrenmemi sağlıyor. Sizlerle de paylaşayım.

Durrell’ın aşkı Marie meğer İngiliz soylularından Sir Eugene Millington-Drake’in kızı, yine İngiliz ressam Teddy Millington-Drake’in ablasıymış. Sir Eugene Millington-Drake servetini ağırlıklı olarak silah ticaretinden yapmış. Derken esas bombaya geliyoruz. Meğer kızı Marie de, o dönem İngiltere yönetimi altındaki Kıbrıs’ta el altından silah ticaretini yönetirmiş. Villa Fortuna adını vermek istediği evin bulunduğu araziyi de o amaçla satın almış. Çünkü arazi tepeden bir koya bakıyormuş. O koydan geceleri tekneyle karaya silah çıkarmak çok kolay olacakmış. Bitter Lemons of Cyprus’ın son bölümünde Durrell’ın yarım kalmış inşaatı görmek için gittiği Villa Fortuna’da Kıbrıs’taki ENOSİS yanlısı Rum örgütü EOKA’nın lideri Grivas’la karşılaşması anlatılıyor.

Anlaşılan o ki Marie Millington-Drake koydan o silahları EOKA için adaya naklettirme görevini üstlenmiş. Her neyse, Marie Millington-Drake yaşamının son yıllarını bu işlerden elini eteğini çekip İtalya’da kocasıyla geçirmiş. 49 yaşında kan kanserinden ölmüş.

1960’da Kıbrıs Cumhuriyeti ilan edildiği sırada Ankara adada bir büyükelçilik arazisi arayışına girmiş. Tam o sıralarda Marie Millington-Drake de yarım kalmış Villa Fortuna’yı ve arazisini satışa çıkarmış. Türk Hükümeti bunu öğrenince çok uygun fiyata o mülkü satın almış. Sonra ne mi olmuş? Küçük evin inşaatı tamamlanmış. Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçiliği’nin yazlık konutu yapılmış. Tipik Türk aklıyla Villa Fortuna’nın adı değiştirilmiş; Villa Fırtına olmuş. Sanki oralarda pek fırtınalar esermiş gibi. Belki de Kıbrıs’ta estirilecek siyasi fırtınaları haber vermek için o isim konmuştur. Artık o kadarını bilemem.

Eminim soracaksınız, bu Bitter Lemons of Cyprus kitabı ve Durrell-Millington-Drake ilişkisi neden aklına geldi diye. Hiç, öylesine... Belki bugünlerde adada yaşananlara geçmiş olaylar biraz ışık tutar diye de düşünmüş olabilirim. Artık orası size kalmış.

Önceki ve Sonraki Yazılar