Kılıçdaroğlu'nun hakkı Kılıçdaroğlu'na

Tüm zamanlarda,
Her yerde,
Her partide olduğu gibi,
Elbette CHP içinde de başı kıçı oynayan bir takım tavanda ve tabanda görevliler var ve var olacaklardır da...
.
Ne yapacaklar bunlar?
Makam için,
Servet için,
İkballeri için,
Her daim güçlüden yana tavır takınacaklar...
Ülkeden,
Partiden önce,
Belediye ve parlamento için habire kulis yaparak adam kovalayacaklar...
Az gelişmiş,
Gelişmekte olan toplumların kaçınılmaz kaderleridir bu ve bunun gibi durumlar...
Hangi,
Siyasi partide
Sanatta
Sporda
Sivil kuruluşlarında  yok ki?
31 Mart seçimleri,
Atatürk cumhuriyetinin dönüm noktasıydı...
Hep birlikte,
Muhalefeti ve dolayısıyla Kılıçdaroğlu’nu eleştirerek,
Çıkış yollarını arıyorduk...
.
Adalet Yürüyüşü'nü başlatan,
İyi Parti'yi parlamentoya sokan,
Cinsine ve cibilliyetine hakaret edilen,
Ötekileştiren,
Yalnızlaştırılan,
Sürekli mahkemeler kaybettirilip para ödemeye mahkum kılınan,
En yakınları tarafından arkasından hançerlenen...
Ama tüm bu olanlar karşısında,
Sakinliğini ve kararlılığını bozmayan,
Kendi içinde,
İnatçı ve ısrarcı tutum sergileyen bir Kılıçdaroğlu ile karşı karşıyaydık...
.
Hatta,
Bir televizyon programında,
Yandaşlığa sabitlenmiş program yapımcısının dahi tiye aldığı Kılıçdaroğlu vardı karşımızda...
Ne diyordu?
“İstanbul’u,
Ankara’yı,
İzmir’i, 
Adana’yı, 
Antalya’yı, 
Mersin’i kazanacağız...”
.
Dediğini yaptı mı?
Yaptı...
Haklı çıktı mı?
Çıktı...
Saydıkları yerleri kazandı mı?
Kazandı...
Hem de,
Devletin kuşatılmış,
Tüm kurum ve kuruluşlarına rağmen...
.
Bütün bunlara karşın,
Kılıçdaroğlu’na,
“Hırsız” diyebilir misiniz?
Asla.
“Hukuksuz” diyebilir misiniz?
Asla.
.
Evrensel bir deyim var ya!
Sezar’ın hakkı Sezar’a...
Eeee...
Verin o zaman,
Kılıçdaroğlu’nun hakkını Kılıçdaroğlu’na...
Nokta...
.
Not:
Bu arada,
Kılıçdaroğlu’nun siyasi başdanışmanı Rasim Bölücek’in,
Bilgisini,
Becerisini,
Öngörülerini,
Yurt içi,
Yurt dışı ilişkilerini
Ve vatansever katkılarını da hesaba katmak vicdani bir olgudan başka bir şey değildir...

Önceki ve Sonraki Yazılar