Kim Kardashian'ın da 'milli'sini yaparız!

TEPAV uzmanları birkaç gündür, Türkiye’nin Ar-Ge politikaları üzerine dünyadan ve şirketlerden örnekler vererek önemli araştırmalar, makaleler yazıyor. Güven Sak ve Selin Arslanhan Memiş’in bu konudaki çalışmalarını okumanızı öneririm. 

Her iki çalışmada da TÜİK’in açıkladığı 2014 yılı Ar-Ge istatistiklerine vurgu yapılıyor. TÜİK rakamlarına göre, Türkiye, 2014 yılında Ar-Ge’ye toplam 8 milyar dolar harcamış. Bir başka deyişle Ar-Ge harcamaları GSYH içinde yüzde 1,01’e ulaşmış. Memiş’in makalesinde Ar-Ge’ye en çok bütçe ayıran ülkeler var, yüzde 4,15 ile Güney Kore birinci sırada, Japonya, Almanya, ABD ve Avustralya ilk beşi oluşturuyor. Volkswagen, Samsung ise Türkiye’nin toplam bütçesinin çok daha üstünde Ar-Ge yatırımı yapan şirketler arasında yer alıyor. Novartis, Toyota ve Johnson & Johnson da Türkiye’nin üstünde Ar-Ge harcaması yapan şirketler. Türkiye’nin aynı düzeyde bütçe ayırdığ şirket ise Google… 

Güven Sak, bu bütçe ile Türkiye’nin son dönemde herşeyin “milli”sini üretme hedefine ulaşılamayacağını söylüyor. Biliyorsunuz AKP, uçaktan tanka, otomobilden aşıya kadar ülkede üretilen, üretilmeyen herşeyi “millileştirme” peşinde. Seçimlerde bol bol reklamlarına tanık olduk… 

Bir yandan da Türkiye, saplandığı ‘orta gelir tuzağından’ kurtulmak, ekonomik büyüklükte sınıf atlamak istiyor. Her ikisi için de katma değerli teknoloji, bilim ve inovasyon şart. 

Ar-Ge’ye ayrılan bütçenin yetersizliğinin yanı sıra birçok veriyi dikkate alırsak bu hedeflere ulaşmak çok zor hatta bir hayalden öteye gidemeyecek. Birkaç ay önce kaleme aldığım bir yazımda, Türkiye’nin dünya inovasyon liginde gerilediğini yazmıştım. Yapılan onca toplantı, verilen ödüller inovasyonda bir adım ileri gitmemize maalesef katkı sağlamamış!

Matematik ve fen bilimlerini sevmiyoruz

Gelelim diğer nedenlere…

Öncelikle Türkiye’deki şirketlerin dağılımına bakalım. Şirketlerin yüzde 42’si hizmet, yüzde 39 ticaret, yüzde 6’sı inşaat sektöründe. Ülkede üretilen toplam katma değerin yüzde 43’ünü sanayi oluşturuyor. Sanayi şirketlerinin toplamdaki payı ise sadece yüzde 13... Özetle, ülke hızla hizmet ve ticaret ağırlıklı bir ekonomik yapıya doğru giderken yeni ürün ve teknolojiyi kim geliştirecek? 2015 Ekim ayında yayımlanan bir rapora göre Türkiye, 5 bin 97 patent başvurusuyla dünyada 25’inci sırada. Bu başvuruların 4 bin 766’sı yurtiçinde yapılmış. Oysa listedeki ülkelerin çok büyük bir bölümünün başka ülkelerde yaptığı patent başvurusu sayısı oldukça yüksek. Yani dünya dışarı açılırken biz içe kapanmışız. 

Bir başka istatistik, eğitimle ilgili. PEW Research Center adlı kuruluş, ülkelerin eğitim seviyelerini ortaya koyan bir araştırma yapmış. 2014 yılı verileri baz alınarak yapılan bu araştırmaya göre, Türkiye matematik eğitiminde 43’üncü sırada, fen bilimleri eğitiminde ise 42’inci sırada. Eğitim sisteminin her yıl değiştiği, öğrencilerin sadece sınavı düşünerek yetiştirildiği bir ülkede matematik ve fen bilimlerinin gelişmesi şaşırtıcı olur zaten… 

OECD ülkelerinde okullarda her öğrenciye kaç bilgisayar düştüğü konulu bir araştırma yapılmış. Avustralya’da her öğrenciye bir, Türkiye’de 45 bilgisayar düşüyor. Bur rakam, Türkiye’nin rakipleri Rusya’da 3, Güney Kore’de 4, Polonya’da 5 ve Brezilya’da 22 …

Son bir istatistik paylaşıp konuyu kapatıyorum. Google’ın yaptığı bir araştırmadan söz edeceğim. 2015 yılında Türklerin internetten en çok aradığı ünlü Kim Kardashian olmuş! Tebrikler…

Önceki ve Sonraki Yazılar