Süleyman Karan

Süleyman Karan

Kırmızı çizgi değil, bildiğin kan kırmızı!..

İnsanlığın binyıllardır süren mücadelesinden süzülüp gelen bir değer laiklik... İster sekülerizm deyin, ister laiklik, burada ayrıntıda boğulmaya gerek yok! Aptalca meseleyi sulandırmamak için birkaç yarım akıllı aydının, derdi sadece etnik mesele olan mikro milliyetçinin, devrim sakızı çiğneyip de hiçbir şey yapamayan sözde devrimcinin, “Devletle din arasında seçim yapmayız, ikisine de karşıyız” diyen fos kabadayı sözde anarşistin zırvalarını tartışmaya gerek yok. Zira sırf dinin korkunç baskısından kurtulmak, ruhban sınıfının (hemen burada yine bazı zeka özürlülerin “İslam’da ruhban sınıfı yoktur” tekerlemesini tekrarlayacağını bilerek, cevabını peşinen vereyim: “İslam’da ruhban sınıfı yoktur, din bezirganı münafık ise sürüsüne berekettir. En az onlar kadar da rezildir”) derebeyleriyle elbirliği içinde kurduğu sömürü sistemine büyük bir başkaldırıyla doğdu laiklik... 
Batı’nın ayağa kalktığı an

Laiklik evrime karşı direnen, insanların hastalıktan ölmelerini bilimsel gelişmeye tercih eden, insanın gelişmesinin önündeki en büyük engeldi. Çok kan döküldü, ama sonunda kara cübbelilerin o iğrenç düzeni yıkıldı. En azından Avrupa’da... Ki bu onların Doğu’dan daha gelişmiş olmasından değil, Kilise’nin rezilliğinin had safhaya ulaşmış olmasındandı. Doğu’da ise o dönemde İslam görece daha özgür bir ortam sunuyordu. O zamanlar...  Batı ne zaman hızlı bir gelişmeye girdi, sorusuna verilecek tek yanıt vardır, dinsel baskı ne zaman geriletildiyse işte o zaman Batı’nın tarihi yeniden yazılmaya başladı. Ve işte o günden sonra Doğu, Batı’nın arkasından bakadurdu. Yüzyıllar sonrasında, hala Doğu yerinde sayıyor, Batı öyle ya da böyle ilerliyordu. Bilimsel gelişmedeki patlama, bunun sonucunda teknolojik gelişme... Sömürü evet, sürüyordu ve görünen o ki sürecek daha bir süre... Ve zaten eğer sömürüye hala ciddi bir başkaldırı yoksa Batı’da yine sebebi, öte dünyayla oyalamasıdır Kilise’nin ve muhafazakar din bezirganı siyasetçilerin... Ne yazık ki, laiklik din sömürüsüne bir engel değil, sadece din baskısına dur diyen bir kurumdur da ondan! Siz Kilise yerine, imam, din bezirganı siyasetçi ya da haham, brahman diye değiştirebilirsiniz... Hepsi birdir...
İnsanlık tarihi kadar eski bir kavga

Bu kavga, yazılı tarih başladığından beri kayıt altında... Olimpos Dağı’ndan tanrılardan ateşi çalan Prometheus bunun bir örneği... Yüzyıllar boy kadim geleneklerini sahip çıkıp, insanları basit hastalıklardan ölmesini kader diyen papazlara karşı insanları kurtarmaya çalışan ‘otacılar’ yani cadılar da bunun bir örneği... Galile gibi tırsmayıp Engizisyon’a karşı dik duran ve diri diri yakılmayı göze alan Bruno, bunun bir örneği... “İslam’da böyle zulüm yoktu” diyen yalancı münevverlere cevabım olsun, diri diri derisini yüzdüler yüzlerce insanın, bu coğrafyada... Yetmedi bir de tuz bastılar... Tek tek isim verip uzatmaya gerek yok... Hindu ve Buda’nın öğretilerini sürdürenlerin de zevkle yaptığı insanlık dışı uygulamalar saymakla bitmez. Zira adı üstünde, dini öteki dünyayla sınırlamadığınız anda, katliam kaçınılmazdır!
Yobazın üçkağıtçısı nabız yokluyor

Şimdi, İhvan’ın Türkiye kolu, Amerikan imalatı mezhepçi faşizan bir partinin, laik anayasa adına yemin etmiş bir milletvekilinin laikliğe saldırmasını, asla kişisel bir çıkış olarak algılamayın. Bunlar, her zamanki gibi, fıtratları gereği sinsice nabız yoklaması yapıyor. O kadar belliydi ardından başka bir tanesinin çıkıp, “Biz laikliğe karşı değiliz, baskıcı laikliğe karşıyız” diyeceği... Hep bunu yapıyorlar, bazı ahmak sözde aydınlar da ateşe odun taşıyor. “Laiklik değil, sekülerizm lazım”, “Laikliğe evet, laikçiliğe hayır”, “İbadet özgürlüğüne saygılı bir laiklik” gibi, hani papağana bir kez söyleseniz, yüz kez tekrarlayacağı, içi boş klişeler... 
Bunlarla tartışan ahmaktır

İnsanlığın yüzlerce yıllık kazanımına gözünü dikmiş yobaz haraminin karşısında, laikliği tartışan da onun kadar vatan haini, onun kadar insanlık düşmanıdır. Sübyan mekteplerinde küçücük çocukları zehirleyen, ergenlik çağına gelmemiş çocukları kapatan, istediği gibi giyinen özgür kadınlara ağzından salyalar akarak hakaret edenlerle tartışacak bir şey olamaz. Yani en azından aklı ve onuru olan insanın bunlarla tartışacak bir şeyi olamaz. Nasıl ki, gece yarısı evinize girip malınıza, canınıza kasteden bir hırsızla bir şey tartışmaz, elinizden geldiğince hayatta kalma savaşı verirseniz, yapacağınız şey bunlara karşı da aynısıdır. 
Gözü kapalı can verilir

Laikliğin detayları özgürlükçü, aydınlanmış bireylerle tartışılır, Engizisyon’un kara ruhuyla, din bezirganı mezhepçi faşistlerin ikiyüzlü gericiliğiyle ise sadece savaşılır! Zira laiklik, insandan yana olan, özgürlükçü, bölgedeki tek laik ülkenin yurtseverleri için kırmızı çizgi falan değil, can verilecek bir savaş sebebidir!

Önceki ve Sonraki Yazılar