Bir bayram yazısı

Düne kadar aile şirketiydi… Şirket büyüdü. Aileye gelinler geldi. Kurumsallaşmayan bu aile şirketinde 12 yıl sonra paylaşım kavgası çıktı.

Şimdi birbirlerini tasfiye etmeye çabalıyorlar.

Kaldı ki, Sözde şike, Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk, Odatv, Poyrazköy, Gizli Belge ve 28 Şubat gibi davalarda hem cemaat hem iktidar ortaklığı sürüyordu… Erdoğan bu davaların savcısı, diğer büyük ortak da hakimi idi.

Sonra çıkar çatışması başladı kardeşler arasında…

17 ve 25 Aralık operasyonları sonunda, değişen mahkemeler, savcılar, hakimler ve polisler. Son olarak da gözaltılar, tutuklamalar.

Hakka ve hukuka aykırı davrananlar, şimdi hak ve hukuktan söz edip feryat ediyorlar.

Bu arada Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, soruşturmaların, gözaltıların devamının geleceğini savcı ve hakimleri de kapsayacağını söylüyor. Başbakan’ın her sözünü emir olarak algılayıp yerine getirenler, Atalay’ın bu isteğine de uyacak mı?

Menfaatleri çatışana kadar birlikte hareket edenler, hukuk dışı uygulamaları, şimdi tasfiye aracı olarak kullanıyor.

Bu tasfiye hareketinden kazançlı çıkacak olacak mı? Bilinmez ama hukuk sistemi, yargı sistemi zarar görmeye devam edecek.

NAZIM’DAN BİR ŞİİR

IŞİD terörü sürüyor, Filistin İsrail’in saldırısı altında. Çocuklar birer birer ölüyor, insanlık bu vahşet karşısında aciz.

Büyük şair Nazım Hikmet Hiroşima’da 7 yaşında öldürülen bir kız çocuğu ile ilgili bir şiir yazmış. Sanki bugünü anlatıyor:

KIZ ÇOCUĞU

Kapıları çalan benim / kapıları birer birer. / Gözünüze görünemem / göze görünmez ölüler.

Hiroşima'da öleli / oluyor bir on yıl kadar. / Yedi yaşında bir kızım, / büyümez ölü çocuklar.

Saçlarım tutuştu önce, / gözlerim yandı kavruldu. / Bir avuç kül oluverdim, / külüm havaya savruldu.

Benim sizden kendim için / hiçbir şey istediğim yok. / Şeker bile yiyemez ki / kâat gibi yanan çocuk.

Çalıyorum kapınızı, / teyze, amca, bir imza ver. / Çocuklar öldürülmesin / şeker de yiyebilsinler.

Barış gelir mi?

Ummaktan başka bir şey gelmiyor elden.

YA O, YA BU

Cumhurbaşkanlığı seçimine az bir süre kaldı. Üç adaydan ikisi çekişiyor anketlere göre.

Ya yıllardır tanıdığınız Erdoğan’a oy vereceksiniz, ya da Ekmeleddin İhsanoğlu’na.

Sandık başına gitmemek, Erdoğan’a oy vermekle eş değer olacak.

Ona göre davranmak her yurtsever için görev olmalıdır…

Yoksa, son pişmanlık fayda etmeyecektir.

ARINÇ

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç her halde aklına geldiği gibi konuşuyor. Gören de onu devlet adamı sanıyor. Şu sözlerine bakın:

“"İffet çok önemli… Erkek zampara olmayacak. Eşine bağlı olacak. Kadın ise o da iffetli olacak. Herkesin içerisinde kahkaha atmayacak. Bütün hareketlerinde cazibedar olmayacak, "

Arınç, işine baksın anlamadığı işlere de karışmasın.

Önceki ve Sonraki Yazılar