Kızınca küserdi

O, iyi sözcüğünün tanımlayamadığı, çok iyi bir gazeteciydi. Olaylara bakışı herkesten farklıydı… Siyasetçi olarak “tek kelime ile dürüsttü” demek onu anlatırdı.
28 Mayıs’ta doğum günü olan Bülent Ecevit’ten söz ediyorum. Yaşasaydı 90 yaşında olacaktı.
O, CHP Genel Sekreteri ve Ulus’un imtiyaz sahibiyken, Ulus Gazetesi’nde çalışıyordum.
Yıllar sonra ARAYIŞ’ı çıkartırken az sayıda gözü pek insanla birlikte Ecevit’in yanındaydım. 12 Eylül 1980 sonrası, Evren ve arkadaşlarının astığı astık, kestiği kestik bir dönemde.
Arayış’ta korkmadan, çekinmeden yazdı… Öylesine ki, birlikte çok çıktık savcı ve hakimlerin karşısına.
2 Haziran 1981 günü yalnızca Bülent Ecevit için çıkartılan 52 numaralı karara kadar, bir çok kez adliyeye gidip geldik O’nunla.
MGK’nın 52 sayılı kararı Ecevit’in mesleğini yapmasını yasakladı. Yazı yazamayacak, Arayış’ta yayın danışmanlığını sürdüremeyecekti.
12 Eylül sonrası, bir siyasetçi için özel yasa çıkarılmış, ve mesleğini yapması men edilmişti.
Meslek kuruluşlarından, gazetelerden hiç tepki gelmedi bu yasağa. Yalnızca yurt dışından yükselen sesler vardı.
12 Eylül yönetiminin en rahatsız olduğu lider 1983’e, siyasi partilerin kurulmasına izin verilene kadar Ecevit’ti.
Bu tarihten sonra, Ecevit’ten değil Süleyman Demirel’den rahatsız olmaya başladı MGK.
Çünkü, Ecevit hiç bir partiye destek vermeyeceğini açıklamıştı. Demirel ise, Büyük Türkiye Partisi’ni kurdurmuş, o nedenle de CHP ve AP’lilerden oluşan bir gurupla Zincirbozan’a gönderilmişti.
Ecevit, çok kez hapse atıldı bu dönemde. 12 Eylülden önce de sonra da, darbe sözcüğünü de, darbecileri de sevmedi…
Ecevit, Çalışma bakanlığı döneminde işçiye grev hakkının tanınmasını sağlamış, sonraları, “Toprak işleyenin, su kullananın” sözü ile tarihe geçmişti.
1974’te Kıbrıs’a asker göndererek, orada yaşayan Kıbrıslı Türklerin can ve mal güvenliğini sağlamıştı.
Duygusaldı, biraz da kindar. Ecevit, kinini küserek sürdürürdü, kendisini eleştirenlerin üzerine devlet olanakları ile gitmezdi. Maliyecileri, müfettişleri gönderip ceza kestirmezdi.
Kendisine haksızlık yapan gazetecileri mahkemeye vermek yerine, açıklama göndermeyi yeğlerdi.
Görevde olduğu dönemde, Başbakanlıkta akreditasyon uygulatmamıştı. En acımasız saldıranlar bile o kapıdan girebilmişti.
Örtülü ödeneği çok dikkatli kullanmış, devlette azami tasarrufa uyulmasını sağlamıştı..
Ecevit… CHP’nin Atatürk ve İnönü’den sonra 3’üncü Genel Başkanı…
O’nu saygı ile anıyorum.
Not: Bundan böyle Çarşamba, Cumartesi ve Pazar günleri sizlerle olacağım.

Önceki ve Sonraki Yazılar