Koldan Köprüler

Kol böreğinden "Üçüncü Köprü" maketi,  daha önce uzaya börek yollayan, dünyanın en uzun kol böreği ile Guiness Rekorlar Kitabı'na giren Bursa'lı bir ustanın eseri.

Uzaya börek palavrası şöyle;  Börekçi'nin paraya kıyıp Hong Kong'dan getirilen helyumla çalışan balon 40 kilometre yükseliyor ve strosferin alt katmanlarına kadar çıkıyor.

Peki ya uzay nerede başlıyor?

En iyi ihtimalle 45 kilometre sonra... Arada mezosfer var. Uzay "Karman Çizgisi" olarak adlandırılan 100 kilometrelik bir yükseklikte başlıyor. Atmosfer bu noktada gerekli kaldırma kuvvetini sağlayamayacak kadar ince olduğundan bu yükseklikte uçuş için yörüngesel enerjinin aşılması gerekiyor.

Bursa'lı usta bir yıl önceki bu müthiş deneyde aslında Türk Hava Sahası'nın en az 50 kilometre yüksekliğe kadar olan UIR bölgesinde bir porsiyon böreğe ve bayrağa tur attırmış.

Hepsi o...

Yani Bursalı börek ustamız palavra sıkıyor ya da helyum gazını balona doldurmak yerine kendisi çekmiş...

Hadi o helyum çekmiş, saçmalıyor.

Peki ya medya?

Kol böreğinden "Yavuz Selim Köprüsü"nü uzaya börek gösteren ustanın son eseri olarak gururla duyuruyor.

En kısa turu vatandaşlara 4 dolara patlayacak (3 doları geçiş, 1 doları otoyol ücreti) Üçüncü Köprü aslında Üçüncü Havaalanı ve çevre yollarıyla birlikte İstanbul'un akciğerleri olan Kuzey Ormanları'nı bir kol böreği gibi dilimliyor.

Sağcı iktidarlar ülkeye, doğaya, insanlara, topluma kötülük yaparak yükseliyor.

Topraklarından koparılan, göçe zorlanan insanlar kentlerde büyük köle yığınlarına dönüştürülüyor. Mülkiyete müdahale etmeyi en büyük günah sayan "siyasi sistem" rant ve mülkiyet üzerinden kalabalıkları köleleştiriyor.

Sadece "topraksız köylüye toprak" dağıtılması meselesine bakın!

Mustafa Kemal'in ölümünden hemen önce ortaya attığı bu fikir Celal Bayar'ın başvekilliği ile rafa kaldırıldı. Topraksız çiftçiye toprak, 1945'in sıcak, tozlu Haziran ayında bir kez daha Meclis'e geldiğinde "toprak ağaları" Adnan Menderes, Cavit Oral, Emin Sazak,Halil Menteşe oluşturulan komisyona çöküp, yasayı tanınmaz hale getirdi.

İsmet İnönü'nün zoruyla Kanuna konulan ve 50 dönümden büyük toprakları kamulaştırarak onları işleyen köylülere dağıtmaya olanak sağlayan 17. madde asla uygulanmadı.

Uygulanması söz konusu olduğunda da ikisi toprak ağası dört CHP milletvekili başkaldırarak "Demokrat Parti'yi" kurdu.

Tek Parti'den, CHP'den kaçarak Demokrat Parti'ye sığınan yüzbinler, 60'lı yıllar boyunca topraklarından koparak büyük şehirlere aktılar. Yükselen inşaatlarda amele, Haliç'i, Marmarayı zehirleyen "sanayi şirketlerinde" işçi oldular.

Kalabalıkların sandıklara koşarak cellatlarına ipi uzattığı ikinci kırılma noktası olan 1983 seçimlerinde ANAP'ın uzattığı "havuç" yine mülkiyet vaadi, "Tapu Tahsis Belgeleri"ydi.

Vahşi liberalizm bayrağı ANAP'dan DYP'ye, DYP'den AKP'ye geçti.

Kamunun biriktirdiği mirastan geriye kalanlar AKP döneminin özelleştirmeleriyle elden çıkarıldı. Mülkiyet ile verimlilik arasında bir bağ kurulamamışken, sağcı iktidarların politik yatırımlarla verimsiz hale getirdiği kamu işletmeleri, "verimsiz" olduğu için ölmüş eşek fiyatına satıldı.

AKP'nin "imar rantıyla" işlettiği ve tabana yaydığı sistem şehirlerde kalan son kamu alanlarını, son parkları, yeşillikleri de "dilim dilim" talan etti.

Bu yüzden artık kol böreğiyle aramıza mesafe koyacak olsak da, Üçüncü Köprü'yü börekten hem de adı üzerinde "koldan" yapmak konuya cuk oturuyor.

Bu minvalde Avrasya Tüneli'nin açılışı da bir buçuk metrelik hormonlu sakız kabaklarının törenle oyulmasıyla gerçekleştirilir.

Hem olay "Mehmet Cengiz" gibi edepsizce ifade edilmez, hem de parti içi muhalefete, Anayasa Mahkemesi'ne, faiz lobisine sıkı bir gözdağı verilir.

Önceki ve Sonraki Yazılar