Kötülüğün iktidarı

AKP ve Erdoğan’ın en büyük başarısı kötülüğü toplumsallaştırmasıdır. Ülkede hoyratlığın, ilkelliğin, yağmanın ve akılsızlığın toplumsal temeli genişliyor.

Toplumun dokularına bilim dışılık, riya, ikiyüzlülük ve ahlaksızlık siniyor.
Gericilik Türkiye’yi çürütüyor.

Toplum; ülkenin kıytırık bir Körfez Emirliği’ne dönüştükçe kalkınacağını, büyüyeceğini ve gelişeceğini sanmak gibi bir akıl dışılığa sürekleniyor.

Oysa dünyada daha dinselleştiği için gelişen tek bir ülke bile bulunmuyor. Yeryüzünde Türkiye dışında Ortaçağını aşan tek bir Müslüman ülke yok. Bu bir tesaadüf oluşturmuyor. Bir istisna olan Cumhuriyet Türkiye’si ise uğradığı büyük ihanetin sonucu olarak çöküyor. 

Erdoğan ve AKP, kitle tabanını genişlettiği ve toplumsallaştırdığı kötülüğün adına “milli irade” diyor. Ancak, AKP sadece kendisine oy verenleri ‘millet’ sayıyor. Kendilerine destek vermeyenleri ise “milli irade” nin parçası görmüyor.

Erdoğan ve AKP’ye destek veren toplum kesimleri arasında bir dönem ağırlıklı olarak yoksulların ve alt sınıfların bulunması bu kötülüğün niteliğini değiştirmiyor. Tam tersine bu durum kötülüğü artıran bir rol oynuyor.

Erdoğan ve siyasal İslamcı iktidarı yoksulluğun, dışlanmışlığın, kenara itilmişliğin yarattığı öfkeyi, insanlığın bütün ilerici birikimine, akılcı ve bilimsel değerlere, Cumhuriyet’in ve modernitenin kazanımlarına yönelik bir düşmanlığa dönüştürüyor.

Böylece, yoksulluk ve dışlanmanın gerçek nedenlerini gizliyor. Eşitsizlik ve adaletsizliklerin üzeri yeşil bir şalla örtülüyor. AKP insanı bozuyor.

Öyle anlaşılıyor ki, pazar günü herhangi bir hükümet değil, kötülüğün iktidarı oylanacak.

Önceki ve Sonraki Yazılar