Şükrü Sina Gürel

Şükrü Sina Gürel

Kudüs-Çanakkale

AKP Genel Başkanı “Bizim için Çanakkale neyse, Kudüs de odur” buyurmuşlar.
Böyle bir değerlendirme, aslında yalnızca AKP’nin dış politika anlayışını yansıtmakla kalmıyor, aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti’ni nasıl “dönüştürmek” istediklerini de açıklıyor.
Biz de hemen söyleyelim:
Kudüs’e sahip çıkmaya çalışanlar “ümmet”, Çanakkale’yi geçilmez kılanlar ise “millet”tir.
Türkiye Cumhuriyeti, Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde verilen, tarihin ilk başarılı anti-emperyalist mücadelesinin sonunda kurulan ulus-devlettir.
Kendilerini öncelikle bu ulusun bir bireyi değil, ümmetin bir ferdi olarak görenler, Ulusal Kurtuluş Mücadelesini de, Cumhuriyet Devrimi’ni de anlayıp, özümseyemezler.
Kudüs, üç semavi dine inananların da kutsallarını barındıran bir kadim kent, Çanakkale ise Türklerin vatanıdır.
Kudüs, aynı zamanda, topraklarından sürülüp, çıkartılan Filistinliler için de vatanlarının bir parçasıdır.
Filistin sorununa yalnız İslam dünyasının sorunu olarak yaklaşmak yanlıştır. 
Filistinlilerin hepsi Müslüman olmadığı gibi, Filistin’in ve Kudüs’ün İsrail tarafından işgaline göz yuman, ABD’ye yardakçılıktan nemalanmaya çalışan devletlerin ön sırasında kendisini “İslam Devleti” olarak nitelendirenler yer almaktadır.
1980’lerden önce Filistin’i başarılı bir biçimde temsil eden Filistin Kurtuluş Örgütü, laik bir örgütler federasyonuydu ve Türkiye’de FKÖ’yü destekleyerek Filistin sorununa sahip çıkanlar, siyasal İslamcılar değil, Türk soluydu.
1980 ertesinde Sovyetleri bir “yeşil kuşak”la çevreleme politikasına başlayan ABD, siyasal İslam’ı bölgede canlandırırken, FKÖ’yü de bölüp, zayıflattı.
İsrail’in bugünkü fütursuzluğunun kökeninde işte bu olgu yatar.
Ulus-devleti yönetenlerin dış politika pusulası, ümmetçi, hatta mezhepçi yönü değil, ulusal çıkarlar yönünü göstermelidir.
Yoksa korkarım Kudüs’e sahip çıkalım derken, Çanakkale’den oluruz!

Önceki ve Sonraki Yazılar