'Beyaz Türk eleştirmenlerden zenci muamelesi gördük!'

'Beyaz Türk eleştirmenlerden zenci muamelesi gördük!'

Bu Aşkın Izdırabını albümüyle büyük hayran kitlesine ulaşan Çamur, yeni albümü 'Bünye Meselesi' ile dinleyici karşısında. Ülkede her şeye rağmen müzik üretmenin zorluğundan yakınan grubun vokalisti Murat Ak, 'Evrensel şartlar içinde rock, davul, bas, gitar üçlüsünün ortasına mahallemizin en güzel enstrümanlarını neden katmayalım diye düşündük . O dönem bazı 'Beyaz Türk' müzik eleştirmenlerinden neredeyse zenci muhamelesi gördük. Bu bizi orada güldürdü ve demek ki doğru yoldayız dedi

Grubun vokalisti Murat Ak ile basçısı Güngör Uçak, Gazete Duvar'dan Işıl Çalışkan'a konuştu. 

Albüme ‘Bünye Meselesi’ ismini vermek nasıl aklınıza geldi?

Murat Ak: Bizim Çağatay’la çift gitarlı bir program yapma niyetimiz vardı ve ona düşünmüştük bu ismi aslında. Albüm o sıra hazırlık aşamasındaydı. O proje olmadı ve albüme isim ararken aklımıza geldi. Müzikal tür tartışmaları hep vardır ya. Bize de hangi tür olduğu ile ilgili çok soru soruluyordu. Biz müziği anlatmaktan biraz yorulduk. Tabii ki bir ana kalıba giriyor ama çok budaklandırınca müziğin özü ortadan kayboluyor. Biz de Bünye Meselesi dedik ve sadece bu cevabı verelim istedik. Herkesin bir bünyesi var. Bünyesi kaldıran dinler kaldırmayan dinlemez küsmeyiz.

Güngör Uçak: Bir yandan albümün geneline baktığımızda da sözleri soundu, birbirine yakınlık uzaklıkları da tam bir bünye meselesi. Alan alır, almayan almaz, biz bunu yapmaya hep devam edeceğiz. Alışılanın aksine albümde bu isimde bir şarkı yok…

Murat Ak: Albümdeki genel bütünlüğü ve soundu, müzikal olarak hayattaki durduğunuz yeri ifade ettiği zaman çok da o isimde bir şarkı olması gerekmiyor. Konsepti ifade etmesi daha önemli bence.

Çamur Oyun Havası albümdeki en çok dinlenen parçalardan biri. Oyun havasını Çamur’la birleştirme fikri nasıl ortaya çıktı?

Murat Ak: Çamur’un 20 yıllık bir grup olduğunu düşünürsek o yıllara dayanan müzik disiplinimiz her yerden beslendi. Moğollardan, Erkin Koraylardan, Fikret Kızıloklardan… O mahalleye girelim, buna girmeyelim gibi bir düşüncemiz hiç olmadı. Müzikal bakışımız da bu yönde. Oyun havası da aslında bir müzikal form, bir tür. Şarkının sözlerine dikkat ederseniz hep anlatan, yargılayan cümleler var. Biz dinlediğimizde bir delilik hali hissettik. Oyun havası da biraz o coşkunluğun, deliliğin ifadesidir ya ülkemizde. Şarkı da absürt olduğu için kendi içinde bize cidden bunu hissettirdi. Bu Çamur’un oynaması oldu. Çamur’un bir oynaması olacaksa böyle olur dedik.

Güngör Uçak: Yakında bu parçaya bir klip de geliyor. Oyun Havası’nın genelindeki sözlerin sertliğiyle soundun tezatlığını klibe de yansıtmaya çalışıyoruz. Derin absürtlüğü olan bir klip peşindeyiz. Biz çıkardığımız şarkının başarılı olduğuna inanıyoruz. Çok atarlı bir şarkı. Onun yanında ritm ve doğu sazlarıyla yakaladığımız o oyun havası etkisini tamamıyla klibe taşımaya çalışacağız.

‘SEVEREK AYRILMIŞTIK’

Bir röportajınızda 8 yıllık ayrılık sürecinizin gerekçesini “dönemin koşulları ve üzerinizdeki baskı’ olarak açıklamışsınız. Bu koşulları biraz açar mısınız?

Murat Ak: Şu an o dönemi hayal bile edemiyoruz. Twitter, Facebook, What’s App yoktu. Laptop bile yoktu insanlarda. Sosyal medya yoktu. O dönem yaptığımız müzik için ana akıma oynamak gibi bir durumumuz olmadı. Küçük bünyeli bir şirketle anlaşmıştık ve çok fazla ne yapacağımızı da bilmiyorduk. Bizim için şu an sosyal medya ve internet büyük avantaj. Orada her şeye rağmen bağımsız duran belli platformlar var ve bunları kullanabiliyoruz. O zaman böyle bir ortam da yoktu.

Bir taraftan konser vermek zorundaydık. Türkiye’de bir rock grubu beş kişi olduğunda kalabalık diyorlar. Biz bu şartlarda 9-10 kişi iki sene konser verebildik gerçi. Albüm yaptığımız şirketin beklentileri bizim üzerimizde baskı kurmaya başlamıştı. Sayımız itibariyle insanlar yorulmaya ve yıpranmaya başladılar. Özellikle Çağatay’la bana yansıdı ve sarsılmaya başladık. Baktık ki birbirimizi yıpratıyoruz. Orada duralım dedik. Severek ayrılalım dedik ve sonrasını akışına bıraktık.

Ayrılık sonrası anlamlı bir 45’lik çıkarmıştınız…

Murat Ak: Biz ara verdikten sonra Çamur’un kadrosunda olan hem sahnede hem de çok uzun yıllardır birlikte olduğumuz arkadaşımız Ömür Kılıçarslan’ı kaybettik. Hariçten Gazeller’in de kurucusu ve solistiydi. Ömür’ü anma gecesinde bir araya gelerek sahne aldık. O günden sonra kopmadık ve Çamur’u tekrar toplamaya karar verdik. Ben Ömür için Ömrüm diye bir şarkı yazmıştım. Ağıt diyebiliriz onun için. Bir de grubun dağılmasına denk gelen bir kayıt vardı. Ayrılamıyoruz Meliha’yla diye bir şarkı. Çok dinlendi ve sahiplenildi. O şarkının da bir temiz kaydı olsun istedik boynumuzun borcu. Onu da anlamlı olsun diye single gibi değil de 45’lik plak şeklinde yaptık. biz geri döndük demek istedik.

Güngör Uçak: Menajerimiz Serkan Fidan Çamur bulunduğu yıllar içinde hem kaseti hem CD’si olan bir grup neden plağı olmasın gibi bir fikirle geldi bize. Çok hoşmuza gitti. Biz Çamur olarak jenerasyoun içindeki bütün teknolojilerden faydalanmış olduk.

‘SAMİMİ DEĞİL GERÇEĞİZ’

Çamur birçok dinleyiciye 90’ların sonu 2000’lerin başlarında yaşadıklarını hatırlatıyor. Bir devrin insanlarında böyle bir etki bırakmak size nasıl hissettiriyor?

Güngör Uçak: Kesinlikle planlanan bir şey değildi bu. Zaman içinde kendi yerini buldu. Sistem ne kadar hareket kabiliyetimizi zorlamış olsa da beklemediğimiz bir etkisi var. Bu bizi çok mutlu ediyor. Ama Çamur belli kurallara uymuyor ve insanların formül diye uyguladığı şeylerden genelde kaçıyor. Mesela radyolar introları 10 saniyeden fazla olan şarkıları sevmezler. 3 buçuk dakikayı geçtiği zaman çalmazlar. O dönem radyo çok önemliydi ve biz onların sevmediği bir gruptuk. 6 dakika şarkı yaparız biz. Şarkı oluşturulduğunda zaten bir iletişime geçiyor senle. İstiyorsa veriyoruz istemiyorsa da anlıyor ve şarkıyı zorlamıyoruz. O kurallara bağlı kalmamak bence samimiyetini artırıyor parçaların. Hiçbir kaygı gütmeden yapıldığı ve samimiyetini dinleyen insana geçirebildiği için oluştu bence.

Murat Ak: Samimiyet sözcüğünün biraz içi boşaldı. Ben gerçek lafını biraz daha seviyorum. Samimiyi oynayabilirisin. Ama gerçeği bir insana oynayamazsın anlaşılır. Ve gerçek her zaman güzel değildir her koşulda sevemezsin. Çamur’un müziğinin ve varoluşunun kendi gerçekliği üzerine kurulu olduğunu düşünüyorum. Samimi sözcüğü çok özel ve mühim bir sözcük ama bunu çok hor kullanıyoruz. Öfkeleniyorsan sahiden öfkelen, seviniyorsan sahiden sevin. Biz bunların çoğunu artık oynayarak yapıyoruz. O yüzden Çamur’un kitlesi tarafından sorgusuzca sevilip kültleşmesi gurur verici bir şey. Kült olmak senin elinde değil ama bu bize verilecek en büyük hediye. Kült eski gibi algılanıyor ama üretmeye ve varolmaya da devam edeceğiz.

‘MÜZİĞİMİZ KANLI CANLI NEFES ALIYOR’

Peki genç dinleyicilerle aranız nasıl?

Murat Ak: Ben 6 yaşındayken Cem Karaca yasaklıydı. Babam Almanya’dan ayarlayıp o kaseti dinlerdi. Meşhur ‘Safinaz’ albümü. Ben anlamazdım çocuktum. Babam ihtiyarladı. Ben onun hayranı oldum. Bizde de işleyiş bu şekilde demek ki. Liseye giden çocuk bizi gelip izliyor, mail atıyor, mesaj atıyor. Hoşuna gidiyor bizle iletişime geçmek. Ama bir adam da lisede sizi dinliyordum deyip 5 yaşındaki kızının videosunu atıyor. Çok acayip bir duygu. Müziğimiz hayatta ve kanlı canlı nefes alıyor.

Sizi lise ve üniversite döneminde tanımış küçük şehrin çocukları için “Çamur sadece müzikten ibaret değil, bir devrin sıkışmışlığının yansıması” yorumları var. Buna sizin cevabınız ne olur?

Güngör Uçak: Müthiş bir yorum. Sosyolojik bir çözümleme üzerinden bizi anlatmış. Ülkenin ve tayfaların içinde bulunduğu durumu çok iyi özetlemiş.

Murat Ak: Nostalji enteresan bir şey. Herkes kendi devrini çok yeni ve en son sanıyor ama aslında her an nostaljiyi yaşıyoruz. Ben bazen Youtube’dan müzik programlarını karıştırıyorum. Çok başkaymış abi, çok sıcak geliyor. Bugün böyle değil diyorsun. O zaman müziğe kolay ulaşma şansın yok. Harçlık biriktirip kaset alıyorsun. 10 günde 1 tane alabildiğini düşün. Her evde müzik seti yok. Herhalde biz o ortam içinde ileriyi gören ve zaman ötesi bir müzik yapmışız. Bunu da o an düşünmedik. Murathan Mungan’dan, Müslüm Gürses’ten sonra icazet aldılar ve demek ki biz arabesk dinleyebiliriz ve dinlediğimizi söyleyebiliriz algısı oluştu. Biz hiç beklemediğimiz mekanlarda çok güzel müzik yapaya başladık. Bir yerde biz bunu aslında daha önce başlatmışız. Arkadaşın söylediği böyle bir yere oturuyor biraz. Cesur, iyi niyetli ve gerçek davranmışız.

Evrensel şartlar içinde rock, davul bas gitar üçlüsünün ortasına mahallemizin en güzel enstrümanlarını neden katmayalım diye düşündük. O dönem bazı ‘Beyaz Türk’ müzik eleştirmenlerinden neredeyse zenci muhamelesi gördük. Bu bizi orada güldürdü ve demek ki doğru yoldayız dedik. Ama bunu sürdürebilecek ortamımız olmadığı için durmak zorunda kaldık. Bu ülkede her şeye rağmen müzik yapmak zor. Bazı yerlerden kötü eleştirileri almak gerekiyor. Sağlama gibi oluyor.

Her şeye rağmen müzik yapmak zor dediniz. Nasıl olmasını dilerdiniz?

Güngör Uçak: Türkiye’de sanatın herhangi bir dalında baskıyı üzerinizde hissediyorsunuz. Baskılar gerçek işleri ortaya çıkarıyor. Ben buna inanıyorum. Üretim sürecini de bana sorarsan benim sevdiğim yönde etkiliyor. Çünkü konular derin ve sanatçının bununla uğraşması hatta bir tık eleştirel olması çok doğal. Burada beslenecek çok şey var. Sadece şartlar değiştikçe, hissettiğiniz şeyler ülkede arttıkça ekonomik anlamda ülkenin gidişatıyla ilgili zorluklar yaşıyorsunuz. Bizim buradan kalkıp Tunceli’ye gitmemiz kolaylaşacağına zorlaşıyor. Ülkede bir şey oluyor anında sanat duruyor. Ve öyle basit değil aylarca hatta yıllarca duruyor. Ama o dakikada senin hayatın devam ediyor. Bu zorluklar keşke bir tık daha kolay olsaydı ama üretim açısından olumlu yönleri yok değil.

‘RADYO VE TELEVİZYONLARDA POP FAŞİZMİ VAR’

Dijitalleşmenin müzik piyasasında olumlu yanlarından bahsettiniz ama bu durum kaliteyi nasıl etkiledi sizce?

Murat Ak: Üretim aşamasında muhteşem bir özgürlük tanıyor müzisyenlere, ötesi artık bünye meselesi. Nasıl üretir, ne yapar, oradan nasıl bir iş çıkar onu bilmem ama ne kadar rahat ve kolay üretebiliyorsa bu güzel bir şey.

Güngör Uçak: Bence çıtayı da yükseltti bir anlamda. Çünkü evden özgür işler çıkmaya başaladı. Kurallara uymadan veya ben meşhur olacağım diye değil de hissettiklerini insanlarla paylaşmak için çıkan tayfalar çıtayı garip bir yere koydular. Söylemdeki özgürlükleri sayesinde yeni nesilin edebiyat anlayışı değişti mesela. Dolayısıyla eskisi gibi 3-5 ismi dinlemek zorunda da değiliz. Bunu çok iyi yapanlar var. Ama hepsi birbirinden ayrılabiliyor. Eskiden böyle değildin ya vardın ya yoktun.

Murat Ak: Radyolarda televizyonlarda pop faşizmi var. Sanırsın ki bu ülkede belli malum isimlerden hariç kimse yok. Bu yalan öyle bir dünya yok. Bu ülkenin gençleri çok başka müzik dinliyor. Bu hep böyleydi ve böyle olacak ama cidden başka bir dünya var arka planda. Güngör’ün bahsettiği ortam bunu daha da zenginleştirecek. Spotify, Soundcloud gibi kanallara çok rahat müzik yükleyebiliyorsun. Müzik dinlemek ciddi bir iştir ve bu insanlar oradalar.