Bütün karakterlerinin gerçek olmasını isteyeceğiniz  roman: Thomas Düşerken

Bütün karakterlerinin gerçek olmasını isteyeceğiniz  roman: Thomas Düşerken

Konuşamayan, kollarını kullanamayan bir fotoğrafçının hikâyesidir, anlatılan. Altay Öktem son kitabı Thomas Düşerken ’de okuyucusunu bambaşka bir dünyaya götürüyor.

Üstelik bunu hızlıca yapıyor, kitabı bitirdiğinizde ise aklınızdaki sorulara yanıt bulmuş ama bir o kadar daha soru sorma ihtiyacı hissediyorsunuz. Bence Öktem’in yapmak istediği şey de tam olarak bu.

Altay Öktem’i Penguen dergisinden itibaren takip edenler için Thomas Dumas yeni bir karakter değil. Ama Thomas’ı bilenler için de henüz tanışmamış olanlar için de aynı vurucu etkiyi yapacak bir roman Thomas Düşerken…

Kollarını kullanamadığı için ayaklarıyla fotoğraf çeken sapkın bir dahi Thomas. Ve her şey onun ölümüyle başlıyor. Thomas’ın arkadaşı akademisyen Prof. Anders Bauman ve Thomas’ın son modeli Maria Saura, Thomas’ın hikâyesinin peşine düşüyor. Eee ama zaten Thomas’ın nasıl öldüğü biliniyor, ortada bir katil yok yani. Şüpheli bir ölüm de değil. Öyleyse bu ikili neyi bulmaya çalışıyor?

Benim için bu sorunun yanıtı Thomas’ın nasıl yaşadığını ve aslında kimler tarafından her gün nasıl öldürüldüğünü… Almanya’dan başlayan yolculuk Türkiye’ye kadar uzanıyor. Başka karakterler, başka hayatlar da kaynayıveriyor Thomas’ın hikâyesine. Ama Öktem öyle güzel yazıyor ki, kitapta anlatılan bütün karakterlerin gerçek olmasını diliyorum. Thomas’ı ise herhangi bir yerde görsem hemen tanırım gibi geliyor. Öktem’e yıllardır Penguen dergisinde yarenlik eden Thomas Dumas’ı kitabın başında ölmesine rağmen kanlı canlı görüyorum. Ve bağırmak istiyorum; Düşme Thomas.

Thomas’ın, Andres’in ve Maria’nın yolculuğuna şahit olmak için Thomas Düşerken’i mutlaka okuyun. 


Tanıtım bülteninden

“Düşüşüne önceden karar vermişti demek istiyorum. Bilerek kendini uçurumdan aşağı bıraktı. Derinliğin dördüncü boyutunun da fotoğrafını çekmiş, sanat hayatının zirvesine ulaşmıştı. Geriye beşinci boyut kalıyordu. Beşinci boyutun çekilmesi için bizim bir araya gelmemiz gerekiyordu. Uçurumdan yuvarlanması, sana ve bana, ayrı ayrı yazılmış birer mektuptu aslında.”

Bütün dünyanın sapkın olarak tanıdığı, kollarını kullanamadığı için ayaklarıyla fotoğraf çeken ve küçük yaşta konuşma yetisini kaybetmiş olan dâhi fotoğrafçı Thomas Dumas, İkinci Dünya Savaşı’nın başlamasıyla Polonya’dan kaçmak zorunda kalan bir ailenin çocuğudur. İspanyol bir modelin fotoğraflarını çekerken uçurumdan yuvarlanır… Bu ölümün ardından yolları kesişen model Maria ve Thomas Dumas’ın biyografisini yazmakta olan sanat tarihi profesörü Anders, ünlü fotoğrafçının ölümünün sırrının peşine düşerler.

Altay Öktem kimdir?

1964’te İstanbul’da doğdu. Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni bitirdi. Edebiyat hayatına şiirle başlayan Öktem’in Eski Bir Çocuk (1992), Sukuşu (1992), Beni Yanlış Öptüler Aslında (1993), Çamur Şiir (1995), Her şey; Oda Kırbaç Ayna (1998), Sokaklar Tekin Değil (2003), Parça Tesirli (2005), Dört Kırıtık Opera (2009) ve Fazla Elli (2016) adlı şiir kitapları yayımlandı. 2006’da ise toplu şiirlerinin bir bölümü Beni Yanlış Öptüler adıyla kitaplaştırıldı. 1988’de Ali Rıza Ertan, 1990’da Yaşar Nabi Nayır, 1995’te Orhon Murat Arıburnu, 2000’de ise Cemal Süreyya ödüllerini aldı. Çeşitli dönemlerde Cumhuriyet, Radikal, Akşam ve Vatan gazetelerinin kitap eklerinde düzenli olarak yazdı. Edebiyat dergilerinin yanı sıra Öküz, Hayvan gibi kültür sanat dergilerinin ve Penguen adlı mizah dergisinin yazar kadrosunda yer aldı. 2007-2008 yılları arasında Yüxexes Karakalem ve 46 Karakalem adlı kültür sanat dergilerini yayımlayan, 2013-2014 yılları arasında Marjinal Yayınları’nın genel yayın yönetmenliğini yapan Öktem, 2005-2008 yılları arasında, iki dönem Türkiye Yazarlar Sendikası’nın genel kurulunda yer aldı. Fabisad’ın (Fantastik ve Bilimkurgu Sanatları Derneği) kurucu üyesi olan Öktem’in Filler Çapraz Gider (2001), Tanrı Acıkınca (2003), Bu Kitaptan Kimse Sağ Çıkamayacak (2005) ve O Adam Babamdı (2015) adlı romanları da bulunmaktadır. Denemelerini Hayat Bazen Çentiklidir (2002), İçimde Bir Boşluk Var (2004) Sık Rastlanan Hastalıklar Atlası (2007) ve Yaram Yanlış Yerde (2009) adlı kitaplarda toplayan Öktem’in Aslında Saçları Siyahtı (2002) ve Sonsuz Sıkıntı (2010) adlı öykü kitapları da bulunmaktadır. Ayrıca, alt kültürlerin iletişim aracı olan fanzinleri incelediği Şeytan Aletleri adlı kitabı 2000’de yayımladı. Kadıköy kargART’ta açtığı Genel Kültürden Kenar Kültüre 101 Fanzin adlı serginin ardından aynı adlı fanzin seçkisini (2002) ve Şehrin Kötü Çocukları (2002) adlı fanzin şiir antolojisini hazırladı. Çalılar Dünyası (2010) adlı bir çocuk kitabı ve Anadolu Yakasının Sıfır Noktası: Bağlarbaşı (2010) adlı kitabı da bulunan Öktem, Tupac Shakur’un şiir kitabı Betonda Yeşeren Gül (2013) ve Shining adlı metal müzik grubunun solisti Niklas Kvarforth’un liriklerinden oluşan Prozac Artık Yetmediğinde (2014) adlı kitapların çevirmenleri arasında yer aldı.