Casuslar ve Casusiye

Casuslar ve Casusiye

Reel politikada bugünlerde casus kelimesini çok fazla duyar olduk. ‘Casus’ bildiğiniz gibi bir kişinin, devletin veya kuruluşun gizlerini öğrenip kendi devletine ya da başka bir devlete bildiren kimse demek. Peki ya edebiyattaki ünlü casuslar kimler?

Sibel Köklü Yazdı...

Devletlerarasın siyasetin bir görünen bir de görünmeyen yüzü var. Görünmeyen yüzde etkili olan diplomasi içinde casuslar da kendilerine uygun bir alan bulabiliyor. Tabi bunun bir yansıması olarak casusluk kendine edebiyat içinde de geniş yer bulmayı başarmış. Polisiye edebiyat çatısı altında anılan geniş bir casusiye (casusluk romanı) külliyatı var. Bu türün en ünlü yazarlarından biri de James Bond karakterini yaratan Ian Fleming. Geçen hafta tarihi Pera Palas otelde düzenlenen Kara Hafta Festivali, yerli ve yabancı polisiye yazarlarını ve polisiye severleri bir araya getirdi. İstanbul Kara Hafta etkinliğinin ana teması, James Bond’un yaratıcısı Ian Fleming ve casus edebiyatıydı.

‘Casuslar ve Casusiye’ başlıklı panelde Türkiye Polisiye Yazarları Birliği üyeleri olarak biz de Algan Sezgintüredi, Elçin Poyrazlar, Cenk Çalışır, Ercan Akbay ve Hesna Onbaşı ile bir araya geldik.

Herkesin üzerinde durduğu ilk şey yarattığı efsanevi MI6 ajanı James Bond karakteriyle bir fenomen haline gelen İngiliz yazar Ian Fleming’in 1955 yılında İstanbul’da olup Pera Palas otelde konaklamasıydı. 1955 yılındaki 6-7 Eylül olaylarının oldu- ğu gün İstanbul’a İnterpol toplantısı için geldiğini söyleyen ve o dönem bir İngiliz gazetesinde çalışan Ian Fleming, aslında bir MI6 ajanıydı. Hatta 6-7 Eylül olaylarını anlatan ‘İstanbul’da Büyük Karmaşa’ adlı bir kitap yazmıştı. Belki de olaylara dahli vardı, bu kısmı bilinmiyor. James Bond kitapları ise dünya çapında 100 milyonun üzerinde sattı ve tüm zamanların en çok satan isimlerinden biri oldu.

Dünyanın en ünlü kadın casusu

Mata Hari kurşuna dizildi

Dünyanın bilinen en ünlü kadın casusu kimdi diye sorarsanız, şüphesiz Mata Hari ismi öne çıkar. Birinci Dünya Savaşı’nda Alman casusu olduğu öne sürülen ama aslında Fransızlara bilgi veren Mata Hari, kimliği deşifre olunca Fransızlar tarafından kurşuna dizildi. Hollanda doğumlu, gerçek adı Margaretha Geertruida Zelle olan Mata Hari’nin hayatı birçok filme konu oldu.

İşte Bond kızları

James Bond'un olmazsa olmazı kadınlardı. Sinemada 40’tan fazla kadın oyuncu ‘Bond kızı’ unvanını almıştır. Ursula Andress, Halle Berry, Sophie Marceau, Monica Bellucci bu isimlerden bazılarıydı.

Türkiye’de ünlü casus GABOR

Türkiye'deki en ünlü kadın casus ise yine şüphesiz Holywood yıldızı Zsa Zsa Gabor. Ankara’da casusluk yaptığı söylenen Zsa Zsa Gabor, Dışişleri Bakanlığı müsteşarlarından Burhan Belge (Murat Belge’nin babası) ile evliliği süresince 1936-1941 yılları arasında Türkiye’de yaşadı. 2. Dünya Savaşı’nın en yoğun yaşandığı yıllarda ordudan emniyete kadar birçok konuda ABD Askeri istihbaratına rapor verdiği ortaya çıktı. İddialara göre Atatürk’ün yakın çevresinde yer aldı. Daha sonra Belge’den boşandı ve ABD’ye gitti. 1942’de Hilton oteller zincirinin sahibi Conrad Hilton ile evlendi. Bu evlilikten sonra Gabor’un şansı açıldı ve dünyaca ünlü bir aktris oldu.

Jasusluk en eski meslek

Casusluğun tarihi çok eski, neredeyse devletlerin kuruluşundan beri var. Dünyanın en eski mesleklerinden biri. Jeopolitik durumu nedeniyle Türkiye de her zaman ajanların cirit attığı bir yer olmuş. II. Dünya Savaşı’nda başta İstanbul ve Ankara, tüm yabancı casusların birbirlerini vurdukları, kolladıkları, izledikleri şehirlerdenmiş.

Soğuk savaş döneminde casusluk yapanlar özel olarak yetiştirilmiş, zor şartlarda fiziksel mücadele edebilen, dönemin teknolojisini iyi derecede kullanabilen kişilerdi. Bugün de birçok yabancı devlet ajanının Türkiye’de faaliyet gösterdiği tahmin ediliyor. Ancak bugünün teknolojisinde casusluk, neredeyse klavye başında geçiyor.

Gelecekteki casusluk faaliyetlerinin ise ne şekilde yürütüleceği merak konusu… Bu konuda çeşitli rivayetler var. Devletlerarası casusluk faaliyetlerinde tarafların kendi formüllerini geliştirip savunma veya saldırı yapabilecekleri ama sistemin sivil insanlar üzerinden casusluk yaparak, teknoloji üzerinden bilgi devşirme yoluna gideceği söyleniyor.

Neden bizim de bir James Bond'umuz yok?

Kara Hafta’daki ‘Casuslar ve Casusiye’ başlıklı panelde izleyicilerden gelen bir soru dikkat çekiciydi. Soru ‘Neden bizim de bir James Bond’umuz yok?’ minvalindeydi. İzleyici haklı olarak, MİT ajanı denince akla Abdullah Çatlı, Mahmut Yeşil vs. mafyavari tiplerin geldiğini, bunların televizyondaki yansımasının da Polat Alemdar gibi karakterler olduğunu, Türkiye’de casus edebiyatında milli bir kimliğin oluşturulamadığının altını çizdi.

Türk polisiye tarihinde yer alan önemli bir isim olan Ümit Deniz’in Murat Davman karakterinden burada bahsetmek gerekir. 1950’lerin başından itibaren yayınladığı polisiye romanlarıyla adını duyuran gazeteci Ümit Deniz’in tanınmasında Yeşilçam’ın katkısı da büyük olmuş, yazdığı romanlardan filme çekilenler halk tarafından büyük bir ilgiyle karşılanmıştı. Ümit Deniz, romanlarında örgütlü suçlara ve uluslararası casusluk gibi temalara yer veriyordu. Tıpkı kendisi gibi bir gazeteci olan Murat Davman karakterini yaratarak, içinden çıkılamayan, karmaşık olayları bir dedektif gibi ona çözdürmüştü. Romandaki Murat Davman karakterinin Türk Milli Emniyeti ile bağlantısı vardı. MİT’le de çok açık olmayan bir ilişki içindeydi. Romanlardaki kimliği dedektiflikle ajanlık arasında bir yerde duruyordu. Davman karakteri ellili ve altmışlı yıllarda sinemaya uyarlanmış, özellikle Orhan Günşiray bu rolle halk arasında çok tutulup sevilmişti. Yazının başında da belirttiğimiz gibi, casus kelimesi ve casusluk suçlamaları bugünlerde havada uçuşuyor. Gerçek hayatta öyle şeyler oluyor ki birçok kurguyu aşacak cinsten… Akıl almaz boyutta siyasi gelişmeler bir gün içinde olup bitiveriyor.

Bugün yaşanan günlük siyasi gelişmeler belki de gelecekte pek çok romanın konusu olacak. Siyasi polisiye ve casusluk edebiyatı gelişip çağ atlayacak, kim bilir…