Nejat Yavaşoğulları söylediği şarkı dizesindeki gibi: Acil demokrasi

Nejat Yavaşoğulları söylediği şarkı dizesindeki gibi: Acil demokrasi

Olağanüstü hâller… geçiş dönemleri… sıkıyönetimler… ‘şimdi sırası değil’ler… fikir suçları… idam cezası… Çelişkiler keskinleşsin diye böyle mi geçsin ömrüm? Acil demokrasi!

YURT Gazetesi-Röportaj-Gamze Medeni/ Yenikapı Mitingi’ne katılması için yapılan daveti geri çeviren meslektaşı Sıla konusunda net: Mitinge katılmayacağım diyen bir müzisyeni ötekileştiremezsiniz. Demokrasi mitingi bunu gerektirir.

Başlarken


Rock müziğin Türkçede yapılabileceğini bir kuşağa onlar ispatladı. Yaşamaya Mecbursun, Acil Demokrasi, Özgürlük Emek İster, Türk müziğine ilaç gibi geldi. Beyoğlu Cihangir’de bir kafedeyiz. Elimde kahve fincanı, önümde notlarım, karşımda Bulutsuzluk Özlemi’nin değişmeyen ismi ve solisti Nejat Yavaşoğulları… Hep farklıydı; yaptığı müzik de kafasını yorduğu meseleler de. Bir Cumartesi akşamı samimi bir söyleşi gerçekleştirdik. Müzikseverlere müjdesi var; yakında Nazım Hikmet’in Şeyh Bedrettin Destanı’nı yorumlayacak. Bence çok cesur şeyler de anlatıyor. Buyurun burada okuyun…

*En baştan başlayalım mı? Bir anlamda kişisel merakım; ‘Bulutsuzluk Özlemi’ anlamı nedir?


 Bir şarkımızın ismi olduğu kadar Mümtaz Soysal’ın bir makalesinin ad... Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının ölüm yıldönümünde yazdığı ‘onları ölüme götüren şey bulutsuzluk özlemiydi’ türünden içerik taşıyan bir makaleydi. Bu makaleyi gençlik yıllarımda okuyup çok etkilenmiştim, ‘Bulutsuzluk özlemi sardıysa beni kanat takıp deniz gibi uçmam mı lazım’ diye bir şarkı yazmıştım. Bir konser adıyken daha sonraki zamanlarda grubun adına dönüştü.

*Grubunuzun ismi imajıyla ilişkili mi?

Aslına bakarsınız müzik dünyasında bir grup ismi olarak fazlasıyla uzun. Benim daha farklı düşüncelerim vardı. Müzik dünyasında daha akılda kalan kısa bir grup ismi olmasını düşünmüştüm. Mor, Severan Kumpanya gibi hatta bir konserimizde Mor diye afiş bastık. Mor renginin Rock müziğinde özel bir yeri vardır. Konserlerimize gelen müzikseverler bu düşünceye karşı çıktılar. Biz de isme fazla takılmayalım dedik.

*Bir kefeye koyacak olursak müziğinizin türü ne?


20 yy 2. yarısında bütün dünyada öyle bir müzik doğuyor ki o herkes için geçerli, halk müziği bir anlamda. Afrika’dan Amerika’ya zorla kaçırılarak götürülmüş köleler, Avrupa’nın ötekileştirilmiş fakirlikten, parasızlıktan Amerika’ya göçmen olarak gitmek zorunda kalan köleleri, patatesten başka yiyecek bulamayan İrlandalı köylüler… İşte bütün insanların toplaşıp harmanladığı bir müzik! Hem Avrupa hem de Afrika kültürünün izleri var. Bütün dünyada, ülke sınır tanımadan evrenselleşmiş bir müzik.

*‘Türkçe sözlü Rock yapılabilir mi?’ sorusuna tepki olarak doğmuş bir grup musunuz?


Bizim zamanımızda da Türkiye dünyadan uzak müzik yapmıyordu. Günü gününe dünyadaki tüm müzikler takip edilmiş. Müziği dünyadan kopuk bir ülke değil. Bu kadar iletişim yoktu belki ama yine de dünyayı takip eden bir Türkiye’den bahsediyoruz. Gökçen Kaynatan, Erol Büyükburç, Cem Karaca, Barış Manço ve pek çok grup var. Yaptıkları müzik Anadolu Rock. Erkin Koray ‘Elektronik Türküler’ albümü varken birileri Türkçe sözlü Rock yapılır mı diyor. Demek ki halktan kopuk yaşıyorlar.

*1970’li yılların Rock Müziği’nden bahsediyorsunuz. Namus belasına gardaş diye gitarla söylüyorlardı. Dadaloğlu aranjmanı yapıyorlardı. Erkin Koray vardı. Sizin onlardan farkınız neydi?

Barış Manço Belçika’da Kraliyet Akademisi’nde Güzel Sanatlar okumuş bir müzisyendi. Türkiye’ye uygun müzikler yapmazdı daha çok yabancı müzik yapardı. Sonra birdenbire ‘Dağlar Dağlar’ dedi. ‘Kuyu başına vardım Zeynebim bekler diye’  dedi. Kendi hayatı bu değil ama halk bundan hoşlanıyor, satış yapılıyor diye bu şarkıları söylemeye başladı. Bu memlekette de aslında bunu yapmak lazım. Basitte bir şey yapmış anlamında söylemek istemiyorum, bugün ‘Dağlar Dağlar’ şarkısını yapmakta öyle kolay bir şey değildir. Bulutsuzluk Özlemi de gider Taksim’de PTT’nin önünde şarkı söyler. Elinde gitarın var mı sazın var mı demiyor da gitarın var mı evinde hadi gidelim diyor. Yaşadığımız kentin içinde, yaşadıklarımızı hissettiklerimizi yazdık.

Yaptığımız müzik tam olarak Türkçe Rock’un karşılığını buldu


*Kendi türünüzün öncülerinden olma özelliğinizin avantajları dezavantajları nelerdir?

Bizden sonrakiler müzikal anlamda rahat etti. Bizler Türkçe müzik yapmaya devam ederken Teoman, Şebnem Ferah İngilizce müzik yapmaya devam ediyordu. Sanat estetik yaratmak, kendi çağına tanıklık etmek... Kendi dönemimde Rock müzik yapanlardan daha birikimli ve daha entelektüeldim. Ben daha bilinçliydim. En büyük avantajım Güzel Sanatlar Fakültesi’nde okuyor olmamdır.

*Şöhrete doğru giden kapının açıldığı gün vardır ya hani, o hangi gün sizin için?

Öyle bir gün yok. Ben aslında şöhrete kavuşacağımı biliyordum. Bir gün hep meşhur olacağım diyordum.(Gülüyor)

*Ortaya çıktığınız dönemde genel halkın çizgisinden biraz daha farklıydınız. ‘Bizi dinlemezler’ endişesine kapıldınız mı hiç?


Bir anımdan bahsedeyim Beşiktaş Çarşısı’nda yürüyorum. Küçük plakçı dükkânı gördüm. Belli tarzda plaklar satıyor, para kazanmak için de Neşe Karaböcek, Orhan Gencebay satıyordu. Rock müziğine meraklı olduğunu dükkâna girince hemen anlayabiliyorsunuz. Pink Floyd’un meşhur albümünün afişini asmış üzerine de yeni geldi çok güzel yazmış. Demek ki meraklıları var. Bu plaklar hep satıldı. O zamanlar bu şarkılarla ne olacak diyenler de oldu elbette. Gitar çalma bağlama çal diyenler de oldu. Bak bugün olmuyor işte.

*Eurovision deneyiminizden yola çıkarak sormak isterim. Türkiye’nin katılmamasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Eurovision önemli bir yarışma değil ki. En fazla bir hareketlilik, insanlar arasında bir iletişim sağlıyor. Katılsak da olur katılmasak da.

Yasemin Mori’yi, Kalben’i beğeniyorum.

*Bir şarkının müziği, düzenlenmesi kadar sözleri de önemli. Siz şarkı sözleriyle de öne çıkan bir grupsunuz. Genele baktığınızda, bugünün şarkı sözlerinde bir değişim var mı?

Çok yakından takip edemiyorum. Ancak yeni grupları takip ediyorum. Toplumsal yandan daha çok, bireysel tarafın ağır bastığı bir söz anlayışı var. Bazı gruplar bundan 5 yıl öncekine göre söz düzeyinde daha iyiler. Mesela ‘Büyük Ev Ablukada’ grubunun şarkı sözleri sıradan değil daha çok iç dünyalara yönelik, bireysel. Daha önceki dönemde kafiye olsun diye yazılmış, ortaokul düzeyinde sözler vardı. Müzikleri iyiydi ancak sözleri kötüydü. Müziğin her çeşidi yapılıyor ve çok kalitelileri var. Yasemin Mori’yi, Kalben’i beğeniyorum. Öyle grup hayranlık dönemlerim geride kaldı.

*Hemen hemen herkesin dilinde sözlerimi geri alamam melodisi sizi bilenler bu şarkıyla biliyor nedir sizdeki yeri?

Âşık olduğum kız beni terk etmişti o zaman yazdım. Tamam, o beni terk etti ama ben diyeceğimi dedim pişman değilim. Zamanında onu seviyorum dedim iyi ki demişim düşüncesiyle yazılmış bir şarkı. Kimler ne düşünceyle dinliyor bilmiyorum ama sözlerimi geri alamam yazdığımı yeniden yazamam şarkısının hikâyesi budur.

*İnternet üzerinden müzik yayını yaygınlaştı. Sektör açısından başka bir döneme girildi. Albüm satışları düştü. Dijital bir çağ var. Albüm dönemi biter mi?

Gidip de CD alan yok. Zorla taşıma suyuyla değirmen dönüyor. Pikap ve plağa dönüş oldu. Şimdi ‘Uçtu Uçtu’ albümümüzün plağı çıkacak. Tabi plağı alan bir kitle var. Müzik 14-20 yaşlarında çılgınca dinleniyor. Hepimiz öyle dinledik. Sonra da daha seçici oluyorsun. Para verip de dinlemiyorsun. Bu durum çarkın bazı dişlerini bozdu. Müzisyenler emeklerinin karşılığını alamıyor. Konserlerden para kazanıyor. Dünyada da bu böyle, müziğin boyutu değişti.

*Bu dönem iyi isimler de var Rock müzik açısından baktığımızda yeni bir şey var mı? Bir tıkanma söz konusu mu?

Çok iyi takip edemiyorum fakat çok değişik müzikler yapılıyor. Geçenlerde radyoda tesadüf eseri bir müzik dinledim ‘vay be’ dedim. “Diyum Diyum Bambala” diye çok değişik bir grup avangart müzik yapıyorlar.

Sıla’ya destek


*Geçtiğimiz günlerde ünlü müzisyen Sıla, Demokrasi ve şehitler mitingine ilişkin olarak ‘Darbeye karşıyım ama Yenikapı’daki şova katılmayacağım’ dedi. Sonrasında konserleri iptal edildi. Bir Müzisyen olarak sanata ve sanatçıya uygulanan bu sansürü nasıl değerlendiriyorsunuz?

Demokrasi bizim için araçtır, gerektiği istasyona geldiğinde ineriz diyenleri unutmadık. Hâkimiyet milletindir diyor hâle gelmeleri büyük bir aşama yeter ki o sözü içselleştirsinler, benimsesinler. Demokrasi için meydana çıkanların demokrasiden tam anlamıyla anladığını düşünmüyorum. Demokrasi bekçiliğini yapan kimseler ‘İdam İstiyorum’ demez. Mitinge katılmayacağım diyen birini de ötekileştiremezsiniz. Demokrasi mitingi bunu gerektirir.

 *20 Temmuz’da ilan edilen OHAL nedeniyle yasaklanan Zeytinli Rock Festivali’nin iptal kararı kaldırıldı. Bu konuda neler söyleyeceksiniz?

Elbette iyi oldu ne söyleyebilirim ki. Festivale birçok genç gidiyor, özgür bir ortam. İki tane yelekli gelir ortalığı kana bular düşüncesi var ama bu düşünceyle de yaşayamazsınız. Hayatın gücü her şeye alışıyor. Gençlik enerjidir yine gideceklerdir.

Müziğimizi yanlış anladılar!

Türkçe sözlü Rock müzik Bulutsuzluk Özlemi ile başladı dediler. Bu yanlış bir söylem. Bizim farkımız; Rock Müziğin özüne uygun olarak söyledik. Mesela Bülent Ortaçgil’de hamaset yapmadan ‘Benimle oynar mısın’ dedi kendi yaşadığı hayatı anlattı. Kapı araladı, bir anlamda kent ozanlığı yaptı.

Toplumsal gelişmenin önü kesilemez


*Türkiye, ağır bir dönemden geçiyor. Sizce müzik sadece eğlenmek için mi yapılır, yoksa insanları iyileştirme konusunda da aktif bir rolü var mıdır?

İnsanlık tarihi boyunca müzik ve ritim var. Eğlenmek içinde, ağıt içinde, savaşta da kullanılmış. Müzik insanlığın olduğu sürece var, var olamaya da devam edecek. Anlayacağınız, hem eğlendirme hem de iyileştirme işlevi var.

Bulutsuzluk Özlemi’nden bir Nazım Hikmet eseri

*Konserler devam ediyor. Albüm çalışması var mıdır?


‘Uçtu Uçtu’ albümünün plağı çıkacak. Nazım Hikmet’in Şeyh Bedrettin Destanını besteledim. 6 ay sonra dinleyicilerle buluşacak. Müthiş bir parça olacak buradan sevenlerimize de duyuralım.