İnsanlar eşittir, erkekler daha eşittir

Geçen salı, ülkemizdeki  iktidar-kadın ilişkisini örnekler verip incelemiştik. Bir köşe yazısına  sığacak konu değil. Bugün de biraz daha derinlerine inip nedenlerine bakalım.

Toplumsal üretim sürecine baktığımızda kadının evdeki “görünmeyen” işleri bir meta oluşturmadığı için  kadın da evde bir anlamda “görünmez” oluyor. Kadının ancak yeniden toplumsal üretime katılmasıyla özgürleşmesi söz konusu olabilir. Erkek egemen ideolojinin hüküm sürdüğü kapitalizmde kadın, ucuz işgücü olmaktan öteye geçmedi. Bu konuda en gelişkin oldukları belirtilen Slav ülkelerinde bile; hâlâ aynı işi yapan kadın ve erkeğin aldıkları ücretlerdeki eşitsizlik sürerken, ülkemizde tablonun içler acısı olması kaçınılmaz.

Ataerkil kapitalist bir toplumda yaşadığımız yetmiyormuş gibi, bir de dinsel söylemin ağır bastığı bir iktidar altındayız. Dinsellik, söylem olmaktan çıkıp yaşamımızı biçimlendiren bir sisteme dönüşüyor. İslam dininde kadının yeri belli. Kuran’da Allah hep eril sözcüklerle anlatılır. Erkeklerin kadınlara göre üstün olduklarına ilişkin ayetler vardır. En azından egemen yorum böyledir.

İslam’da genel kabul gören anlayışa göre, Allah yalnızca erkeklerin tanrısı gibidir. Bunu ben söylemiyorum, ayetler söylüyor;  "Erkekler kadınlar üzerinde hâkimdirler, kadınların yöneticisi ve koruyucusudurlar. O sebeple ki, Allah onlardan kimini bazı hususlarda, kiminden üstün kılmıştır..." (Nisa suresi: 34)

Erkeklerin daha eşit olduğu bir dünya kadınlara göre değildir. Kadının nesne olduğu bir dünyada isyan etmekten başka çaresi yoktur. Daha ne kadar oturup bekleyeceğiz ki! Tesettürlü kadın yazarların bu “inançlarla” daha özgürlükçü olduklarını savunmak (Taha Akyol bunu iddia ediyor) gülünç bile değil, ikiyüzlü bir erkek yalanıdır.

Bu koşullar altında inançlı bir erkeğin kadını daha aşağı görmesinden daha doğal ne olabilir! O yüzden de Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ı yargılarken içinde bulunduğu ortamı hesaba katmak gerekiyor.  İslam’a göre bir adamın inancına uygun davranışıdır.

Medyadan görmüş olduğunuzu düşündüğüm, Arınç’ın son çıkışından söz ediyorum; Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, CHP Milletvekili Aylin Nazlı Aka'nın kürtaj tartışmasında dile getirdiği "Başbakan vajina bekçiliğini bıraksın" sözlerine karşı, şöyle konuşuyordu:

"Aylin Nazlı öyle bir söz sarf ettiniz ki, benim yüzüm kıpkırmızı oldu. Ben o zaman mahcup oldum. Asıl o zaman utandım, asıl o zaman yerin dibine geçtim. Bir evli bir bayan milletvekili, bir çocuğu olan milletvekili kendisiyle ilgili organını nasıl böyle açıkça konuşabilir, nasıl bundan yüzü kızarmaz, benim o zaman yüzüm kızardı, o zaman mahcup oldum.”

Bülent Arınç, bu tür tepkiler verebiliyorsa içinde bulundukları ilkelliklerinin, insanların en geri yanlarına hitap eden ucuz propaganda anlayışlarının sonu yok diye düşünüyorum. Kadınların bacak arasıyla uğraşma barbarlığından kurtulup, terbiyelerini takınmaları gerekir.

Sonuçta, erkek egemen zihniyetin hâkim olduğu sistemle İslam dini birleşince kadının üzerindeki yük taşımayacağı    kadar ağır oluyor. Hâlâ kadınların sesi yeterince çıkmıyorsa, sistemin insanları medya eli ile köreltmesiyle ilgisi vardır.

Önceki ve Sonraki Yazılar