Kurnazlık ve zeka

Her gün bir vesile ile konuşuyor. Muhtarlar, iş adamları, odalar, esnaf, kimseyi bulamazsa yeniden muhtarlar, olmadı valiler... Salı sabahı Malatya'da 4 şehit için tören var. Tüm televizyonlar naklen veriyor. Birden ekran bir salona geçiyor. Şehitler için yapılan tören kesiliyor ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan karşımızda, kanal değiştiriyorsunuz. Tüm kanallar Cumhurbaşkanı'na çevirmiş kameralarını... Talimat büyük yerden olsa gerek, adı haber kanalı olanların tümünde aynı görüntü. Konuşuyor, sözüm ona bir guruba hitap ediyor, ama, tüm televizyonlar veriyor, herkese açık... 400 milletvekili istiyor. Hangi parti için... Tarafsız Cumhurbaşkanı olacağına yemin etti, ama "Ben tarafım" diyor. O zaman o yemini etmemeliydi. Ettiyse de - ki etti - Sadık kalmalıydı yeminine... Bunu beklemek hakkımız olsa gerek. Ama o taraf... Kimden yana taraf olduğunu da açıklıyor. "Milletten yana" diyor, ama, inandırıcı değil. Zira herkes biliyor ki, anayasanın değişmesi için AKP'ye üstü kapalı  oy istiyor. İstiyor ki, milletin başına Başkan olsun... Bunun adına bizim ellerde kurnazlık denir. Yineleyeyim, başkanlığı garantilemek için de her konuşmasında adını vermeden, AKP için Haziran seçimlerinde 400 milletvekili istiyor... Şunun adını da koy olsun bitsin be usta... Hani diyorsun ya, "erkekten, mertsen" diye... İlk konuşmanda AKP için açık açık oy iste erkekçe. İste ne usta mertçe... Nasıl olsa, yaptığın hiç bir şey suç sayılmıyor. YSK da izin verdi meydan meydan konuşmana... Haydi usta… Meydanlar senin…   Ve zeka Yılların dostu Sedat Örsel, sosyal medyada bir öykü paylaşmış. Pazar yazısı işte.. Albert Einstain, Princeton  Üniversitesinde hocalık yaparken, sık sık otomobiliyle yollara düşüyor, konferanslar veriyormuş. Yine bir konferansa giderken şoförü Einstain’a, “Uzun zamandır sizin konuşmalarınızı dinliyorum. Ve söyleyeceğiniz her şeyi kelimesi kelimesine biliyorum” demiş. Einstain, gülümsemiş ve. “ Şimdi gideceğim yerde beni tanımıyorlar. Şapkamızı paltomuzu değiştirelim, benim yerime sen konuş. Ben de arka sırada seni dinleyeyim” karşılığını vermiş. Uygulamışlar planı. Şoför müthiş bir konuşma yapmış. Sorulan her soruyu da doğru yanıtlamış. Konferans bittiği anda biri, o güne kadar Eintain’a yöneltilmemiş  bir soru sormuş. Şoför, hemen yanıt vermiş: “Böylesine basit bir soru sormanız gerçekten garip. – arka sırada oturan gerçek Einstain’i işaret ederek –  Şimdi orada oturan şoförümü çağıracağım. Sorunuzu o yanıtlayacak” Zeka da böyle bir şey…

Önceki ve Sonraki Yazılar