Kürtler nasıl 'terbiye' edilir?

Memleketin geleceği, Kürt meselesi, ülkenin batısındaki laik-demokratik duyarlılık, sol ve yanılsamalardan söz ediyorduk... Kaldığımız yerden devam edelim...

En az üç parçaya bölünmüş toplumda, iktidarı gasp eden örgütlü gericiliğin karşısına dikilmek için, Kürtleri ve batıdaki laik-demokratik duyarlılığı ortak bir zeminde birleştirmek gerektiği açık. Oysa, ülkedeki derin parçalanmışlık bunu neredeyse imkansız hale getiriyor.

İşçi sınıfı zeminine oturan bir sosyalist hareketimiz olsaydı, işimiz kolaylaşırdı. Zira patronlar emekçileri Kürt ya da Türk olduğuna bakmaksızın sömürüyor.

Ne var ki, sosyalist sol işçi sınıfı zeminine yerleşebilmiş değil. Geçen gün tornacı bir arkadaşım, işyerinde tanık olduğu bir vakayı anlattı; çalışırken Kürtçe türkü söyleyen bir işçi tuvalete gittiği sırada diğer işçiler onun arkasından sövmüştü. Oldukça büyük bir başka fabrikada, işçilerin bir sürüsü, çalıştıkları bölüme mescit yaptırmaya uğraşan bir işçiyi sendika temsilcisi seçmek gerektiğini düşünüyor. Dindarlık ve mezhep tartışmaları, gizli ya da açık biçimde sürüyor...

Türkiye'nin bütün fabrikalarında, aynı tezgahta çalışıp sömürülen işçiler, etnik köken ve din/mezhep temelinde bölünüyorlar. Bu durumda birlikte bir gelecek kurgulamaları, hakları ve halkları için omuz omuza mücadele etmeleri nasıl mümkün olsun ki?

***

Dahası var...

Kobane'de IŞİD katliamı sürerken, bir de baktık ki, kendini 'sol' diye tanımlayan bir kesim, tıpkı iktidardaki kravatlı IŞİDçiler gibi katliama tempo tutmaya başlamış! Hayır, 'Türk Solu' ismine konmuş meczupları kastetmiyorum. Karanlık ve şizofrenik bir ekiptir o ama teşhir olmuş ve ıskartaya çıkmıştır aynı zamanda. Burada söz ettiğim, CHP'nin belli kesimlerinden Aydınlıkçılar olarak tanınan kötü şöhretli topluluğa kadar uzanan geniş bir yelpaze. Sorsanız, hepsi 'sol', hepsi 'sosyalist'...

Mesela Doğu Perinçek geçenlerde bir yazısında, KaçAk Saray'daki unsurla 'vatan savaşı' mevzisinde yan yana olduklarını yazdı. Doğrudur. Tırnak içindeki bir 'vatan savaşı'nda sadece KaçAk Saray'la değil, 'cürüm'ü Sedat Peker'le de yan yanadır.

Bu bir 'tür'dür. Ayağa kalkmış bir halkı kolayca kandırılabilen ahmaklar yerine koymakta pek mahirdirler. Tüm bir solu 'sahte sol' ilan etmişler, düşmanlık zemininde kendilerini ve müritlerini yalıtmışlar, yüzlerini gerici/karşıdevrimci güruhlara dönmüşler, hep beraber Kürtleri terbiye etmeyi öneriyorlar. Mesela Perinçek, zamanında Komintang'la ittifak yapmış olan Mao figürünü öyle bir saplantı haline getirmiş ki, on yıllardır Türkiye'de ne kadar karşıdevrimci, faşist, alçak varsa hepsine bir dönem ittifak çağrısı yapmış, aynı 'mevzi'ye girmiş. Yolu bir tek devrimcilerle kesişmemiş...

Neymiş, “Vatan savaşını kazanmak için AKP'yi yanımızda tutmamız lazım”mış. Devenin sırtındaki ahmak pire, debelene debelene, zıplaya zıplaya devenin ayağını yerden kesebileceğini sanırmış...

Ağa torunu olmakla övünen Perinçek ve takipçilerini meczuplar rafına pekala yerleştirebiliriz ama bize kardeşlik lazımken, gazeteleri, televizyonları, envaı çeşit borazanları ile, halk içinde kalleşlik tohumları atıyorlar ve bunlarla da uğraşmak zorunda kalıyoruz.

***

Sadece Aydınlıkçılar değil, benzerlerinin cazgırlığına kapılan ve Kürt hareketinin hatalarından kendi milliyetçiliklerine haklılık payı çıkaran pek çok 'solcu' var. Kafası çalışmayan, onun bunun kuklası olmaya meyilli, emperyalizme hizmet etmeye can atan koskoca bir Kürt halkı tasavvur edip, bu ahmak halkı akıllandırmak gerektiğini düşünüyorlar. Konu Kürtlere gelince, demokrasi dükkanı kepenk kapatıyor.

İstiyorlar ki, Silvan, Nusaybin, Cizre, Diyarbakır, Hakkari, tüm bir Kürt nüfus önlerinde diz çöksün! Geçen yüzyılın başında Türklük temelinde kurulan bir ulus-devlet gerçekliğinin dondurulmuş halde durduğuna ve bu kadavranın bugün suni teneffüsle canlandırılabileceğine kendileriyle beraber inanmamızı ve yine hep beraber, her sabah 'Andımız'ı okumamızı bekliyorlar! Böylelikle, emperyalizmin karşısına 'ulus'u koyabilecekler, kaynaşmış uluslarıyla emperyalizme direnebilecekler!..

Bu öyle bir manyaklık hali ki, emperyalizmin doğrudan ürünü olan iktidardaki kravatlı IŞİDçileri bile, birden bire kurşun askerler gibi 'vatan savaşı' mevzilerine dizebiliyorlar!

***

Oysa bugün dünyada ve Ortadoğu'da bambaşka bir gerçeklik var. Çok vahim bir gerçeklik. Emperyalizme, onun yarattığı aşağılık iktidarlara, İslamo-faşist yamyamlığa 'ulus'la değil, ancak 'emek'le direnilebilir; farklı etnik kimlikler tüm zenginlikleriyle birlikte ancak emek ekseninde kardeşçe bir arada yaşayabilir.

Emperyalizmle 'ulus' arasına cetvelle düz çizgiler çizmeye kalkarsanız, kendinize ancak geçen yüzyılda emperyalizmin sınır niyetine çizdiği yamuklardan bir tımarhane inşa edebilirsiniz.

***

Kürt hareketi ise, tersinden bir zaafla malüldür. Bir sonraki yazıda bunu tartışacağız...

Önceki ve Sonraki Yazılar