Kuru fasulye fiyatı artarken

Son üç ayda, Arjantin'deki kuraklık, Çin’deki aşırı yağışlar ve Türkiye'deki üretim düşüşü nedeniyle, kuru fasulye fiyatları yüzde 59 arttı. Gazetelerde kuru fasulye fiyatının neredeyse karkas et fiyatına yaklaştığı haberleri çıktı. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ise, kuru fasulyenin market fiyatının Ankara'da 8,1, İstanbul'da 7,2 ve İzmir'de 8,8 lira olduğunu bildirerek, abartılmamasını istedi. Ardından, Bakanlar Kurulu aldığı bir kararla kuru fasulyede yüzde 19,5 olan gümrük vergisini sıfırladBir zamanlar baklagillerde ciddi bir ‘ihracatçı’ olan Türkiye artık ‘ithalatçı’ oldu. Her yıl 30 milyon doların üzerinde (kimi yıl 50 milyon dolar) kuru fasulye ithalatı yapıyoruz. Kırmızı mercimek ithalatında ise 200 milyon doların aşıldığı yıllar oluyor. Bu olumsuz gelişmeleri küreselleşme politikalarına bağlayabiliriz. Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) bu ürünleri bir zamanlar satın alarak, çiftçinin eline geçen paranın düşmesini az çok önlerken, sonraları bundan vazgeçirildi. Yurtiçi üretimi korumak uluslararası anlaşmalarla engellendi. Örneğin; Türkiye Dünya Ticaret Örgütü’ne baklagiller için en fazla yüzde 25 gümrük vergisi uygulayacağını bildirdi. Buna karşılık, Kanada gibi ülkeler çiftçi desteklemelerini düşürmediler. Ülkemizde ise, kuru fasulyeye kiloda 10 kuruş destek veriliyor, ki bu üretimi teşvik etmiyor. Kanada gibi ülkelerde, dev firmalar çiftçilerin elinden ürünleri ucuz fiyatla alıp (üretici, zararını devlet desteği ile zorla kapatabiliyor) bizim gibi ülkelere, çiftçimizin rekabet edemeyeceği fiyatlarla satabiliyorlar. Ancak dünyada üretim daraldığında fiyatlar tırmanışa geçiyor. Kısacası, ülkemiz üretmemeye programlanmış bulunuyor. Zaten yüzde 19,5 olarak uygulanan gümrük vergisinin sıfırlanması, perakende fiyatları pek düşürmeyecektir. Çiftçilerimizi ise üretimden kaçırabilir.
Fasulye ve diğer baklagillerin nöbetleşmeye girecek şekilde, hatta en iyisi; diğer ürünlerle karışık ekilmesi, birçok açılardan çok yararlı. Baklagiller toprağa azot bağlayarak, kimyasal gübre uygulamasını gereksiz hale getirebilir. Toprağı kapatarak erozyonu önleyebilir. Çiftçi ailesi için çok iyi bir besin kaynağıdır. Üretimi arttırmak için, kiloda 10 kuruş olan desteğin artması pek bir işe yaramaz. Bu tür destekler çiftçinin eline geçen paranın düşmesini önlemiyor. Bunun yerine, hasat zamanı çiftçinin ürününü satın alarak pazarlayacak kuruluşlar oluşturulmalıdır. Örneğin, kooperatifler desteklenebilir. TMO da ürün alabilir. TMO’nun yeteri kadar stoku olsaydı, perakende fiyatların da aşırı yükselmesini önleyebilirdi. Ancak bu, küreselleşme ideolojisinde yasaktır. Çünkü TMO devlet kuruluşudur. Bunun yerine Kanadalı veya Amerikalı gıda tekellerinin hegemonya kurması, güya liberal ideologlarımız için gayet normaldir. Türkiye’nin mercimek, fasulye ithalatçısı olması normal mi sizce?


Önceki ve Sonraki Yazılar