S. Ersu Hızır

S. Ersu Hızır

Laiklik ve Cumhuriyet

Emperyalizme karşı, Ulusal Kurtuluş Savaşı’nı kazanan, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının kurduğu Cumhuriyetimizin 93. yılını dün kutladık.

Kurtuluş savaşı ile o günlere kadar kendini yenilmez gören, sömürgecilikle zengin olan İngiltere, ABD; Almanya, Fransa başta olmak üzere emperyalist ülkeler ilk kez savaş alanında yenilgi ile karşılaştılar.

Elinde yeterli silahı olmasa da yüreğinde cesaret ve vatan sevgisi olan bir milletin çoluk-çocuk, kadın-erkek hep birlikte verdiği bu savaş dünyaya örnek olmuştur.

Cezayir, Tunus, Küba gibi farklı kıtalarda birçok ülke ulusal kurtuluş savaşımızı örnek alarak bağımsızlık mücadelesini başlatmışlardır.

Kuvayı Milliye ruhu ile savaşan Türk milletinin kazandığı bu savaşı kaybeden emperyalist ülkeler bu acıyı unutmadılar.

Ulusal Kurtuluş savaşımız; bir ülkenin bağımsızlığını kazanmasının ötesinde emperyalizmin yenilebileceğini pratikte gösteren ve mazlum ülkelerde bağımsızlık fikrinin oluşmasının aydınlanma fişeği olmuştur.

Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk bu nedenle mazlum ülkelerin lideri olmuş, birçok ülkede anısına heykeller dikilmiş, eserleri okutulan dünya lideridir.   

Cumhuriyetimizin ilk on bey yılında dünyada da savaşlar ve ekonomik krizlere rağmen eğitimde, sanayide, tarımda, kültür ve sanatta, medeni hukukta yapılan atılımlar gerçekleştirilen devrimler dünyaya örnek olmuştur.

Cumhuriyet döneminde yapılan bu atılımlar, bu devrimler bizlere birey ve yurttaşlık bilincini kazandırmıştır.

Atatürk ilkeleri doğrultusunda Türkiye’nin hızla gelişmesinden ve Avrupa’nın da Türkiye’yi bütünün bir parçası olarak görmeye başlaması ABD’yi rahatsız etmeye başlamıştı.

Bunda Türkiye’nin Ortadoğu, Orta ve Güney Asya, Kuzey Afrika ve çevresindeki ülkelerde model ülke olarak kabul görmesi de önemli bir etken olmuştur.

Kurtuluş savaşımız ile ilk kez yenilen emperyalist ülkeler, Laik-Demokratik Cumhuriyetimizi yıpratmak, bizim bilimsel gelişmemizi engellemek, çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşmamızı önlemek için türlü çabalar içerisine girdiler.

Bunu gerçekleştirmenin yolunu laiklikten uzaklaşması olarak öngören ABD ve İngiltere 1945 yılından itibaren, Doğu Anadolu bölgemizdeki yerleşim yerlerinde, o zamanki SSCB’de ki Türki Cumhuriyetler’de etkili olan Nakşibendiler üzerinde etkili olma gayreti içerisine girdiler.

!950’ li yıllarda başlayan Marshall yardımı ve diğer ekonomik yaptırımların ön koşulları olarak gelişmekte olan sanayimizi verdikleri hazır sanayi malları ile baltalayarak üretimimizi durduran ABD, Köy Enstitüleri’ni de kapattırarak eğitimdeki atılımımızı engellemiştir.

ABD ve İngiltere Türkiye’nin Laiklikte-Atatürk ilkelerinden uzaklaşmasını ve İslam dünyasında yer almasını kendi çıkarları doğrultusunda görmektedir. Laik Türkiye’nin Avrupa ile güç birliği içerisinde olmasını ABD kendi çıkarlarına aykırı görmektedir.

Ülkemizde görev yapan eski CIA’nın eski Türkiye Şefi Paul Henze 1989 yılın da ABD’nin çıkarlarının Nakşibendilik ve Nurculukla örtüştüğünü, Atatürk İlkeleri ve Laiklik anlayışının uygun olmadığını açıklaması, kendi politikaları desteklemeleri ile ülkemizde Laikliğe karşı saldırılar artmıştır.

Laik Demokratik Cumhuriyeti, Atatürk ilkelerini ödünsüz savunan değerli bilim adamlarımız Prof. Muammer Aksoy, gazeteci Çetin Emeç, Turan Dursun bu açıklamalardan sonra hain saldırılar sonucu, Doç. Bahriye Üçok evine gönderilen bombalı paket ile katledilmişlerdir.

Bu cinayetlerin tümü 31 Ocak 1990-04 Ekim 1990 tarihleri arasında Anayasadan 163. maddenin kaldırılması tartışmaları sırasında 8 aylık dönem içerisinde işlenmiştir.

Laiklik karşıtı hareketler, Ermeni meselesi, Asala terör örgütü, PKK,  1961 anayasasının kabulü sonrası, şimdi de IŞİD, PYD mantar gibi dönemine göre aynı merkezden ortaya çıkarılan terör örgütleridir. Sahipleri de amaçları da aynı: Laik-Demokratik Cumhuriyeti yıkmak.

Aynı orta oyunumuz Karagöz - Hacivat gibi. Perdenin önünde iki farklı figür, perdenin arkasında ikisini de oynatan iplerin elinde olduğu seslendirmeyi yapan tek kişi.

Cumhuriyetimiz 93 yılda 25 isyan hareketi yaşadı, askeri darbeler gördü, birçok tehlike atlattı.  Cumhuriyet Düşmanları bu güne kadar olduğu gibi bundan sonra da emellerine ulaşamayacaklardır.

Laik Demokratik Cumhuriyeti CHP olarak ödünsüz savunmaya devam edeceklerini Ankara’da 1. Meclis önünde açıklayan CHP Genel Başkanı Sn: Kılıçdaroğlu; başta İzmir olmak üzere yerel yöneticilere eskiden yapılan bilinçlendirme çabalarını yinelemelerini, bu konuda kendisi gibi ödünsüz çalışmalarını ve görevlerini yapmayı hatırlatmalıdır.

Bu ülke, bu Cumhuriyet hepimizin…

Ülkemizi ve Cumhuriyetimizi; sevgiyle, saygıyla bütünleşerek korumak, kollamak, yüceltmek hepimizin görevidir.

İyi pazarlar.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar