S. Ersu Hızır

S. Ersu Hızır

Laiklik ve hukuk



Demokrasimiz; 15 Temmuz gecesi büyük bir tehlike atlattı. Cumhuriyet tarihimizde ilk kez TBMM bombalandı, saldırıya uğradı. Bu saldırıyı yapanlar; TBMM’yi bombalamakla hedeflerinin Demokratik - Laik Türkiye Cumhuriyeti olduğunu gösterdiler.

Türkiye yakın geçmişte; üretilen sahte delillerle Türk Silahlı Kuvvetlerinin köprüleri, camileri, TBMM’yi bombalayacağı, sivil halka ateş açacağı senaryoları gerekçe gösterilerek birçok subayın ordudan atılmasına neden olan Balyoz, Ergenekon, Casusluk, kumpas davaları ile meşgul edildi. O günler de yaşanan hukuksuzlukların zulmünü yaşayan, tutuklanarak uzun süre cezaevlerinde mağdur edilen, birçok subay beraat ettiği gibi bu gün iade-i itibar yapılarak göreve davet ediliyor. O gün bu suçlamaları yapan, Genelkurmay Başkanını sanık sandalyesine oturtanların bir kısmı yurt dışına kaçtı, bir kısmı aranıyor, bir kısmı gözaltında, bir kısmı da tutuklandı. Bu gün tutuklanan asker, polis, savcı, hâkimler “ Hukukun üstünlüğü kuralına” uymaları konusunda o günler de yapılan uyarıları dikkate almadıkları için, dün sanık sandalyesine oturttukları insanların yerine bugün o sandalyelere oturtuluyorlar.

Bu günlere, on yılların birikimi sonucu gelindi: Cumhuriyetin ilk yıllarında “1924” yılın da çıkarılan “ Tevhid-i Tedrisat Kanunu”  yeni adı ile “Öğretim Birliği Yasası” Milli Eğitim’de laik, bilimsel eğitimi geçerli ve zorunlu kılmıştı.

Kenan Evren’in başkanlığında gerçekleştirilen 12 Eylül 1980 askeri darbesi, Atatürk-Atatürk diyerek yaptıkları şekilciliğin altında, Atatürk’ün laiklik ilkesine en büyük zararı vermiştir.

Nasıl mı?

Kenan Evren’in başında bulunduğu Milli Güvenlik Konseyi, ilk ve orta öğretimde din derslerini zorunlu kılarak Cumhuriyet’in laiklik ilkesini ilk ve orta öğretimde ortadan kaldırmıştır.

Kenan Evren kendisine bu konuda yöneltilen eleştirilere “ Bir inceleme yaptırdık, baktık ki yüzde 90 öğrenci din derslerine giriyor, bizde geri kalan yüzde 10’da derslere katılsın deyip karar verdik” şeklinde yanıtlamıştır. Bu sözlerle; ülkeyi yöneten beş kişilik Milli Güvenlik Konseyi ile konsey başkanı Kenan Evren, Atatürk ilke ve devrimlerini yeterince özümseyemediğini, anlamadığını beyan etmiştir.

Laiklik din ve vicdan özgürlüğüdür. Ülke yönetiminde bulunanlar azınlık veya çoğunluk olduğuna bakmaksızın her bireye bu özgürlüğü dilediğince yaşamasına olanak tanımaları gerekirdi. Kenan Evren ve Milli Güvenlik Konseyi diktacı anlayışla bunu ortadan kaldırmıştır.

Dün farklı düşünen, Atatürk’e en sert eleştirilerde bulunan birçok kişi bu gün Atatürk’ü ve devrimlerinin önemini anladığını belirtiyorlar. Samimiyetle öz eleştiri yapan bu insanları kucaklamak gerekir. Toplumun iç barışa, huzura ulaşması darbeci düşünceye sahip insanların bir daha bu cesareti bulamamaları, Laik-Demokratik Cumhuriyetin gelişimi için Atatürk ilkelerinin hızla hayata geçirilmesini sağlamalıyız

İktidar-muhalefet arasında oluşan özlenen diyalog ve uzlaşmanın devam etmesi, Atatürk ilkeleri doğrultusunda yeni anayasa çalışmalarının yapılması geniş kesimlerin mutabakatı ile mümkündür.

Yapacağımız tüm çalışmaları Hukuk kuralları içerisinde, TBMM ile gerçekleştirmeliyiz. Dün hukuku tanımayanlara adaletin nasıl işlemesi gerektiğini, ordu da görev yapan subaylara emir komuta zinciri dışında talimat almamaları gerektiğini, demokrasinin böyle işlediğini göstermeliyiz.

Erk kimde olursa olsun, bu gün güçlü gözüken insanlar yarın yaptıkları hukuksuzların önüne geleceğini adaletin onlardan hesap soracağının bilincinde hareket etmeleri gerektiğini bilmelidir.

Türkiye Cumhuriyeti laik, demokratik bir hukuk devletidir.

Hukukun üstünlüğünü, bireylerin eşit ve özgür olduğunu, birbirimize hoşgörü, sevgi, saygı kuralları içerisinde davranıp, demokrasimizi daha da güçlendirerek darbeci anlayışları mahkûm etmeliyiz.

İyi pazarlar.


Önceki ve Sonraki Yazılar