S. Ersu Hızır

S. Ersu Hızır

Lozan ve 93 yıl

Sabah gazetenizi alıp, keyifle okurken kahvenizden bir yudum alıp arkanıza yaslandığınızda gözlerinizi kapatıp keyifle gülümseyebiliyor musunuz? Bu satırları okur okumaz bana şiddetle karşı çıkıp bu mümkün mü? “Daha bir hafta önce ülkede kalkışma hareketi olmuş, onlarca insanımız canını yitirmiş, ülkede son bir yılda yüzlerce insan patlayan bombalardan ölmüş, güneydoğuda çatışmalar devam ediyor, sen pazar keyfinden bahsediyorsun olur mu?” diye tepki gösterdiğinizi duyar gibiyim.

Gelecek nesillerin; kurdukları hukuk devleti içerisinde mutlu, huzurlu, özgür, ekonomik seviyesi yüksek, kadın-erkek eşit, kültürlü bireyler olarak yetişebilmeleri için, 24 Temmuz 1923 tarihinde Lozan Antlaşması imzalandıktan sonra, başta Ulu Önder Atatürk olmak üzere Cumhuriyetimiz’in kurucularının derin bir nefes aldığını ve bizlere gelecekte böyle bir ülke bırakmayı hedeflediklerini biliyoruz.

 Kısa sürede Köy Enstitüleri kurulmuş ülkenin en ücra noktalarına kadar aydınlanma devriminin tamamlanabilmesi için fen ve bilimsel eğitim götürülerek kırsal kalkınma sağlanmaya çalışılmış,

Ülkenin dört bir yanı demir ağlarla örülerek her noktaya ulaşılmaya çalışılmış, demiryolu yakınlarına o bölgede yetişen tarımsal ürünlerin niteliğine göre işlenebilmeleri için fabrikalar kurularak, bölgesel sanayileşmeye önem verilmiş, (pancar yetişen yerde şeker fabrikası, buğday yetişen yerde un fabrikası) işlenen ürünlerin demiryolu ile ülke içerisine dağılımı yapılmış,

Sümerbank aracılığıyla ayakkabı fabrikaları, basma ve bez fabrikaları kurularak pamuk, ipek vb. tarım ve sanayi birlikte geliştirilirken, halkın giyinme ihtiyaçları karşılanmış,

Motor fabrikası, Kırıkkale’de silah ve top fabrikaları, Eskişehir ve Kayseri’de uçak ve motor fabrikaları kurularak tarımda fenni usullerle üretim artırılmaya çalışılırken, sanayide de kalkınma sağlanmaya çalışılmış,

Yeraltı zenginliklerinin çıkarılıp işlenmesi için TPAO, Ferrokrom vb. birçok fabrika, hidroelektrik santralları bu dönemde kurulmuş, yurt dışına burslu olarak gönderilen öğrenciler dönüşlerinde sanayide gelişimin öncüleri olmuştur.

Tarih, kültür ve sanata önem verilmiş, Etnografya Müzesi, birçok şehir müzesi bu dönemde kurulmuş, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası, Türk sanat müziği, Türk halk hüziğinin geliştirilmesine çalışılmış, devlet resim ve güzel sanatların gelişimini desteklemiş,

Devlet Opera ve Balesi, Devlet Tiyatroları, Şehir Tiyatroları kurulmuş, geleneksel oyunların (Karagöz-Hacivat) geliştirilmesine çalışılmış,

Üretime yönelik, sanayileşmeyi geliştirici, tarımda verimliliği arttırıcı, istihdam yaratıcı, ekonomik politikalar ile Türk Lirası’nın değeri korunmuş, hatta birçok para biriminden (dolar, mark) daha değerli kılınmış…

Bunları inançla, sevdayla, hızla 15-20 sene de gerçekleştirmişler.

Cumhuriyet döneminin aydınlanma fişeği Köy Enstitüleri kapatılmış, kurulan ağır sanayi fabrikalarının işlevsizleştirilmesi ya da niteliğinin değiştirilmesi, tarımda yerli tohumdan ithal tohuma geçilmesi, verimli tarım arazilerinin imara açılarak ranta teslim edilmesi, özelleştirme adında birçok sanayi tesisinin peşkeş çekilmesi, dış politikada uzun vadeli stratejilerin terk edilerek dışa bağımlı politikalar izlenmesi, eğitimde kalite ve seviyenin düşmesi, bürokraside torpilin liyakatin önüne geçmesi, arazi tahsisleri, torpilli teşvikler, eğitim ve öğretimde bilimsellikten uzaklaşılması, artan dış borç ülke içerisinde barış ve huzurun yitirilmesi, yöneticilerin toplum ve halk yararına değil popülist yaklaşımlara göre, sığ bakış açılarıyla yönetme arzuları, tarikatcemaat örgütlenmelerinin önünün açılması,

Atatürk ilkelerinin, demokrasinin,  adaletin ve özgürlüklerin darbelerle sekteye uğratılması, ilerici yurtsever insanların kıyılması…

Cumhuriyeti kuranlar, Atatürk Devrimleri ile kısa sürede özetlemeye çalıştığım bu atılımları gerçekleştirmiş.

Onlar bu keyfi hak ediyor, ama hep ülkeyi kalkındırmak için çalıştıklarından keyif zamanları olmamış, bu günkü durumu gördükçe de keyif yapmayı kabullenemiyorlar. Onlar bu keyfi hak ediyor, ama hep ülkeyi kalkındırmak için çalıştıklarından keyif zamanları olmamış, bu günkü durumu gördükçe de keyif yapmayı kabullenemiyorlar.

Ya siz! Bugünlere gelinmesinde ki sorumluluğunuzu, eksiklerinizi, hatalarınızı değerlendirdiniz mi? Öz eleştirinizi yaptınız mı?

Daha güzel bir Türkiye, aydınlık yarınlar için; Ülkemize, bağımsızlığımıza, demokrasimize, özgürlüğümüze sahip çıkmak için beklemeyelim, bu günden düşünmeye, sivil toplum örgütlerinde-siyasi partilerde örgütlenmeye, çalışmaya başlayalım.

İyi pazarlar.


Önceki ve Sonraki Yazılar