Süleyman Karan

Süleyman Karan

Maça Kızı, maça papazı ve bolca da maça kırosu

Türkiye’de kapitalizm biraz GDO’lu hıyar gibi gelişti. Burjuvazinin ortaya çıkmasını mümkün kılmayan bir sosyo-ekonomik sistem ve Osmanlı İmparatorluğu’nun devlet yapısından kaynaklanan ‘teba’ olma halleri sebebiyle, bir sermayedar sınıfının ortaya çıkması çok güçtü. Gayrimüslimlerin ağırlıkta olduğu ticaret ve derme çatma sanayi ile öyle ite kaka bir şeyler oldu. Bu mirası devralan Türkiye Cumhuriyeti ise saksıda burjuva yetiştirmek zorunda kaldı. Sermaye birikimini azınlıkları yok ederek, mallarına çökerek oluşturabildi ancak Türkiye’nin zoraki burjuvazisi. Devlete yakın olan aileler, işte böyle böyle palazlandı. Böyle bir tiplemenin ulusal olması da pek mümkün değildi, onlar da gitti Avrupa ve ABD sermayesenin taşeronu oldu, bu ülkeye yapılan her yatırım yurtdışına kar transferi sağlayan, sermaye birikimine müsade etmeyen bir kapitalist gelişme yolu çizdi. Bugünün Türkiye burjuvazisi işte bu sebeple hep prematüre kaldı. ‘Devletle sıkı ilişki içindeki şişirilmiş esnaf’ın ötesine hiç geçemedi. Bu gerek sermaye birikimi, gerek girişimci ruh, gerek kentsoylu kültürü açısından biçimsiz, kof, geri, bayağı, yalama, devlet karşısında diz çöken bir sınıf ortaya çıkardı.

A+ YAVŞAKLIK
İşte bu ucubeye, ülkemizde bir diğer ucube olan medya mensupları ‘A+’ gelir grubu adını verdi. Bu ‘A+’ o özenti magazin, ekonomi ve life-style dergilerinde boy gösterir oldu. Bu ‘A+’ın en belirgin özelliği her zaman beleşçi ve gösterişçi olmasıydı. Yıl boyunca o davet senin bu davet senin koşturan bu sürü, beleş kokteyl prolonje manyağı olup çıktı. Bu davetlere giderken, kendilerini palyaço gibi gösteren dünya markalarını giyip kuşanarak, eşek yüküyle parayı bu giysilere, saatlere vererek, kendine kimlik yaratmak için harcadı. Onlar için yayımlanan life-style dergileri okuyabilenleri, üç kuruş bir şey öğrenip bu beleş partilerde hava attı, kısa kalın parmaklarında corono’lar ve viski kadehleriyle bir yerlerinde odun varmış gibi poz kesti. İşte bu bön, biçimsiz, fiziği ve ruhu çirkin güruh kendini ‘ayrıcalıklı’, ‘sosyetik’ kılmak için takla üstüne takla atarak bugüne kadar geldi. Aynı kültürsüzlük ve seviyesizlikle lüks semtlerde ve tatil yörelerinde rezilliklerine rezillik katmaya devam ediyorlar.

UCUBELERİN SALDIRISI
Bir zamanlar butik otel olarak açılan, sahiplerinin medyadaki beleşçi yavşakları kullanarak tanıtımını yaptığı Maça Kızı, işte bu paralı hanzoların Bodrum’daki inlerinden biri. Bu bayram tatilinde yaşanan rezilliğe, o otelin sahipleri ve müşterileri imza attı. Üç magazin gazetecisinin bulunduğu tekneye son sürat ölüm dalışı yapan tekne işte bu otelindi, gazeteciler kurtuldu, ama teknenin kaptanının bacağı henüz kurtarılamadı. Zira o otelin o teknesinin pervanesi kaptanın bacağını parçaladı. Sebep, büyük olasılıkla botoksla yüzünü şişirmiş, genç görünmeye çalışan bir ucubenin fotoğrafının çekilmesi... Emri veren ya o ucube ya o ucubenin ucube kocası, veyahut da müşteriye yaltaklanan otel sahipleri... İşte Türkiye’nin burjuvazisi bu kadardır, o burjuvazinin sosyetesi ise her türlü çirkin, yoz, rezil, sülalesinde hırsız ve katillerin bulunduğu bir yaratıktır. İster seküler olsun ister muhafazakar, hepsi aynı soysuzluktan gelir.

Önceki ve Sonraki Yazılar