'10 kere kürtaj oldum'

'10 kere kürtaj oldum'

41 yıl Ateş Böceği Yalçın Otağ ile evli kalan eski manken, şarkıcı ve oyuncu Lale Belkıs (80), gençliğinde çapkın bir kadın olduğunu belirtirken, çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Yeşilçam’ın ‘fettan kadını’ Lale Belkıs, enerjisinden hiçbir şey kaybetmemiş. Evi sanat galerisi gibi. Günlerini resim yaparak ve hayatını anlattığı kitabını yazarak geçiriyor. Diyor ki: İki de bir, "Özgürüz" diyenler çıkarcı ve nankör. Benim kimseden beklentim yok, şükür! 1300 lira emekli maaşımla kraliçeler gibi yaşıyorum.

"KOCAMLA BİRBİRİMİZİ SONRADAN SEVDİK"

41 yıl Ateş Böceği Yalçın Otağ ile evliydiniz. Büyük bir aşk mıydı? 'Büyük aşktı' diyemem. Biz daha çok evlendikten sonra sevdik birbirimizi. Evlilik kutsal bir konu. Aşkın gelip geçiciliğinden öte bir şey. Birbirinize sahip çıkmanız gerekiyor. Onun derdini de kendine dert edinmen gerekiyor. Biz öyle gördük.

"GENÇLİĞİMDE ÇAPKIN VE FLÖRTÖZDÜM"

Hiç aklınızdan başka biri geçmedi mi? Güzellikleri görür insan. Kimse 'görmüyorum' diyemez. Ama 'illa benim olacak' diye bir şey yok. Niye benim olsun ki? Yahut ben niye onun olayım? 'Güzel' der geçersin. Yerinde durur.

Gençliğinizde çapkın bir kadın mıydınız? Çoook. Benim Lakabım da 'çapkın'dı zaten. Bir sürü flörtlerim oldu. Ama ben zekadan çok etkilenirim, ruhtan etkilenirim. Kaşı gözü güzel diye kimseden etkilenmedim bu yaşıma kadar. Beyni güçlü insanlar bana karizmatik gelir. Mevlana'ya hayranım mesela. Karacaoğlan'a hayranım. Aşk işte onların tasavvur ettiği aşk benim için.

"YALÇINCIĞIMIN YERİNE KİMSEYİ OTURTMAM"

Bugün bir erkek ister misiniz hayatınızda? Yalçıncım hayattayken böyle bir konuşma geçmişti aramızda. Daha hastalığını bile bilmiyorduk. Biraz da hastalık hastasıydı. Bir gün bana, "Ben senden önce ölürsem muhakkak evlen" demişti. "Hadi be! Saçmalama" dedim. Evlilik benim için kutsal. Artık bu yaşımda o kutsiyeti bozmam. Yalçıncığımın yerine kimseyi oturtmam. Ha, kafamda yarattığım bir insan olur, belki aşk olur ama evlilik asla.

Eşinizin vefatından sonra evlenme teklifi aldınız mı? Aldım. Datça'da yazlığım var. Yalçıncığımın vefatından bir yıl sonraydı. Orada bir beyefendi böyle bir teklifte bulunmuştu. Dedim ki ona, 'Bakın şu dağları, tepeleri görüyor musunuz? O dağların hepsini bana verseniz yine de olmaz!'

Nasıl tanışmıştınız Yalçın Otağ ile? Tesadüf eseri. Kısa bir süre arkadaşlık ettik. Sonra beklemediğim bir anda evlenme teklifi etti. Telefonda konuşuyorduk, 'Arkadaşlarımla yemeğe çıkacağım' dedim. O da, 'Hayır efendim. Arkadaşlarınla falan yemeğe çıkamazsın artık. Benim karım olacaksın' diye cevap verdi. Öyle sahiplenmesi çok hoşuma gitmişti.

Halbuki biraz maço bir şekilde söylemiş... Sıkılmıştım etrafımdaki insanlardan. Onla gez bunla gez... Sonu yok ki. Bir de erkekler kusura bakmasın ama hepsindeki aynı. Farklı bir şey yok. Hepsi fırsatçı. Kurtulmak da istedim hepsinden. Evleneyim, kimse bana değip dolaşmasın istedim. Sırf, 'Ben bu kadınla birlikte oldum' demek için bile yaklaşan erkekler oluyordu. Öyle güzel, düzgün bir insan bulmuşum. Kaçırmadım tabii.

"O KADAR KÜRTAJDAN SONRA BEBEK RAHİMDE TUTUNAMADI"

Çocuk istemediniz mi? Valla 10 kere falan kürtaj olmuştum. Gençtim o zaman, istemiyordum. Kendimi daha var edememiştim. Evlenince Yalçıncığım'la istedik tabii. Bir seferinde 7 aylıkken karnımda öldü. Tabii o kadar kürtajdan sonra rahimde tutunamadı. Bir denememiz daha düşükle sonuçlanınca tekrar düşünmedim.

Gündemi takip ediyor musunuz?

Tabii ki! Arkası kesilmeyen taciz haberleri, şiddet... Ülkenin hali bir garip. Koskoca ilahiyatçı çıkıp diyor ki, “Yabancı bir erkekle kadının asansörde yalnız kalması İslam’a göre halvet sonuçları doğurabilir.” Bu ne demektir böyle? İnsanı cinsellikten soğutur bunlar. Aşktan soğutur.

Cumhurbaşkanlığı Mehmetçiğe moral gezisi düzenledi. Davet edildiniz mi?

Hayır. Edilsem de gitmezdim. Şov amaçlı hiçbir yere gitmem. O kadar şehidimiz varken üzerime bir elbise geçirip oraya gidip onlarla, “Kah kah kih kih” yapmam. Orada Mehmetçiklerimiz var. Askerlerimiz ölüyor. Böyle bir şeyi doğru bulmuyorum. Ha ama devletimiz bana özel olarak görev versin. Kameralar olmadan gidip onlara yemek yapmak isterim.Silahlarını silmek, sularını doldurmak isterim.

Sanat üzerinde baskı var mı sizce?

Var tabii. Bir Sanat bir düşünce özgürlüğüdür. Fikir özgürlüğüdür. Kimse engelleyemez. Yazı olsun, resim olsun, heykel olsun... Sanatçının içinden çıkanların önüne geçemezsiniz. Geçmemelisiniz. Ne diyor Orhan Veli, “Uzanıp yatıvermiş sere serpe...” Tam da böyle rahat ifade edilmelidir işte. İçgüdüseldir. O yüzden güzeldir.

“Son derece özgür hissediyorum” diyenler var oysa. Siz öyle hissetmiyor musunuz?

Valla okudum hepsini. Özgürlük çerçevesinin içinde sadece bikini giymek, içki içmek varsa ne ala onlara! Hülya Koçyiğit hanımefendi de çıktı, neler söyledi. Ama kusura bakmasınlar yaptıkları çıkarcılık. Nankörlük. Ben Ata’mın kızı olarak nankör insanlarısevmiyorum. Çok şükür hiçbir yerden beklentim yok. 1.300 lira emekli maaşımı alıyorum, kraliçeler gibi yaşıyorum. Bu tip açıklamalardan geçinmiyorum.

Bundan sonrası için hayattan ne bekliyorsunuz?

Sıfır beklenti. Nereden incelirse oradan kopsun. Şiirlerimi yazıyorum. Resimlerimi çiziyorum. Okuyorum. Mutluluk anlarda. Anımın keyfini çıkarıyorum.