Candan kardeşler: Hepinizi trolledik! Hepinizi kandırdık!

Candan kardeşler: Hepinizi trolledik! Hepinizi kandırdık!

Eser Yenenler'in villasındaki olaylı gecenin ardından bütün hafta onlar konuşuldu. Bahar ve Nihal Candan kardeşler Armağan Çağlayan’a konuştu

RÖPORTAJ: ARMAĞAN ÇAĞLAYA


Zor değil mi, üzülmüyor musunuz? Çarşaf çarşaf haberler… Değiyor mu?
N.C.: İnsanlar bir yerlere gelirken çok fazla ödün veriyor. Karakterinden fazlasıyla ödün veren ünlüler var ve bizim kadar tanınmıyorlar. Bizi eleştirenlerden daha çok konuşuluyoruz. Karakterimden ödün vermedim ya da istemediğim bir şeyi yaparak tanınmadım. Sadece podyuma çıktım ve ‘Survivor’a katıldım. Zaten yaşım 21, bunları bu yaşta yapmalıyım. Beş yıl sonra zaten yarışmalara katılmam, bu tarz bir platformda olmam.

B.C.: Beş yıl sonra ikimiz de eğlence sektöründe olmayacağız. Avukat kimliğimizle kendi mesleğimizi yapacağız. Böyle bir gelecek çiziyoruz kendimize, özellikle son haberlerden sonra…
 


Eser Yenenler'in villasındaki gecenin ardından bir türlü gündemden düşmediniz…
B.C.: Ablam yasakladığı için şimdiye kadar konuşmadım. Konuşurum, anlatırım… Benim için söyledikleri şeylerin doğru olmadığını anlatırım, bundan yorulmam. Ama ablam konuşmamı yasakladı.

N.C.: Art niyetli yaklaştıkları için çok fazla konuşmasını istemiyorum. Bizimle röportaj yapmak isteyen birçok kişi oldu, biz sizi seçtik.


Ne hissettiniz yapılan yorumlara, konuşulanlara?
N.C.: Çok üzüldüm, serum falan aldım. Sonu hakarete dayanan kelimeler bizi korkuttu. Türkiye neler gördü. Bu görüntülerde hiçbir şey yok. Ellerinde görüntü veya somut bir şey olsa, tamam diyeceğim, özür dileyeceğim. Ama muhabirler bize “Yuva yıkmak nasıl bir duygu” diye geldiklerinde bu sefer biz ‘down oluyoruz’ (kötü hissediyoruz).

B.C.: Ben it ürür kervan yürür demek istiyorum. Üzülmezdim ama ailem üzüldüğü için üzüldüm. Bizi çok yanlış tanıttılar. Biz Türkiye'nin yüzde 50'si gibi bütün ekonomik imkânlarını çocukları için kullanan bir ailenin çocuklarıyız. Çok çirkin şeyler söylendi. Annemin ağlaması, babamın o buruk ses tonu falan çok etkiledi.


Babanız ne dedi?
B.C.: Babam haberlerin gerçeği yansıtmadığının o kadar farkında ki. Bize ilk sorduğu şu: “Haberleri gördünüz mü? Ne yapmayı planlıyorsunuz?” Biz her şeyi onlara soruyoruz, sizinle röportajımıza kadar.

‘Babanız’ olduğu söylenerek bir fotoğraf paylaşıldı…
N.C.: Babamızın fotoğrafı bile kullanıldı. Aşırı üzüldüm. Babamızın genç oluşuyla bile bizi vurmaya çalıştılar. Gerçekten aşağılık bir durum. Dedikoduyu, gıybeti aşıyor. Dejenere olmuş o kadar kız var ki… Kendimizi açıklamak için ekstra çaba harcıyoruz. Çok garip.
 


Fark etmiş miydiniz partiden çıkarken fotoğraflarınızın çekildiğini?

N.C.: Söylendi kamera, muhabir var diye… Ama bu bizim asla işimize gelmeyen bir şey. Reklam için diyorlar ama bizim çok ünlü arkadaşlarımız var. Hatta dünya basının ilgisini çekecek insanlarla galerimde fotoğraflarım var. Bu tip reklam tercihim değil, kendime yakıştırmıyorum. Arkadaşlarımızdı, eğlendik bitti, o kadar. Sanki delicesine bir parti varmış gibi, insanların aklına ‘Amerikan Pastası’ filmi geliyor. Öyle bir abartılarak konuşuluyor ki… Yaşı küçük iki kızın üstüne bu kadar gidilmemeli. Birazcık daha kendi gençliklerini ya da ailelerimizi düşünerek hareket etselerdi bizim için sorun yoktu.
 


B.C.: Çok uzun süre direndik aslında. Ne telefonlar geldi. Uyandığım anda telefonum aramalarla kilitleniyordu. Iphone'umun şarjları bitiyordu. Çok fazla direndik. Ama sosyal medyada “Artık konuşun yoksa daha fazla uzayacak” yönünde öğütler geldiği için konuştuk

Biraz kendinizi suçluyor musunuz?

N.C.: Bahar'ı suçluyorum, kendimi değil de… Yapma dediğim şeyleri yapıyor. Türkiye magazinini değil, dünya magazinini takip ediyoruz. Takip ettiklerimiz Kardashian’lar olunca, yaptıklarımız Türkiye’ye fazla kaçıyor. Mesela giydiklerimiz dünya modası için kapalı ama Türkiye için açık kalabiliyor. İnsanlar anlasın diye konuyu indirgedim. Bizim takip ettiğimiz dünya başka. Hayal gücümüz çok gelişmiş. Mesela Bahar İşte Benim Stilim'i bir oyun alanı olarak gördü. İstediği gibi konuştu, eğlenmek için şarkı yaptı. Ama insanlar anlamadı.
Fotoğrafı Paylaş:
1027

ESRA-CEYDA KARDEŞLERE BENZETİLMEK HAKARET GİBİ

Sizi Esra-Ceyda kardeşlere (Cicişlere) benzetenler var…

B.C.: O konuya hiç girmeyin, çok çirkin bir benzetme. Hakaret gibi.


Bu yarışmalara katılmak kimin aklına geldi?

B.C.: İlk ablam katıldı. Biz ablamla aynı okullara gittik. Oyuncaklarımız aynıydı. Kardeş değil twin (ikiz) gibiydik. Katıldığı yarışma programına benim de katılmamam düşünülemezdi.


Ablanızı mı kıskandınız? “O ünlü oldu ben nasıl geri kalırım” diye?

B.C.: Evet. Yazlıkta herkes beni daha çok seviyor. Yaşlılar, herkes benimle konuşmak istiyor. Ama ablam yarışma programına katıldıktan sonra yazlıkta herkes ablamla konuşmak istedi. Havuzda çok popülerdi, ben de kıskandım. Yarışmaya katıldım.
 


Mutsuz munuz bu durumdan yoksa mutlu mu?

N.C.: Yarışmanın bana kattığı çok şey var. Güzellik merkezim açılalı bir yıl olmadı ama gayet güzel para kazanıyorum. Bu o yarışmalar sayesinde oldu.  Takipçilerim, fanişkolarım sayesinde iş yapabiliyorum. İşyerimle alakalı birçok sosyal proje yaptım. Huzurevine gittim, kemoterapi görenlere bedava kaş-kirpik yaptım. O zaman da fenomendik, niye bunlardan bahsedilmiyor? İlla çok saygı duyduğumuz bir pop şarkıcısının haberinde mi olmamız gerekiyor? Bir taraf iyi konuşmalı ki münazara ortamı olsun. İki taraf da kötüleyince olmuyor. Rencide oluyoruz, ailemize kadar gidiyor konu. Aldığımız eğitime, yetiştirilme tarzımıza laf ediliyor, bu olmuyor. Yoksa haberin konuşulmasında tabii sakınca yok, konuşsunlar.
 


Kendinizi başarılı buluyor musunuz?

B.C.: ‘İşte Benim Stilim’ dendiğinde akla Bahar Candan geliyor. Yarışma benimle de özdeşleşti. Bu çok güzel. Kötü olan tek şey gizli rekabet hali. İnsanların benimle ‘psikolojikman’ rekabet etmesi.

Sizi seviyorlar mı?
B.C.: Hem çok sevilen, hem de nefret edilen bir karakterim. İnsanları çok seviyorum, onların da beni sevmesini istiyorum, bunu hak ettiğimi düşünüyorum. Ben kötü biri değilim.
 


Niye kötü olduğunuzu düşünsünler ki?

N.C.: Çok eleştiri alıyoruz. Son magazin haberleri çarpıtıldı ve bize yüklenildi. Bazılarını öveceğiz diye bizi gereksiz yere yerdiler. Bahar bu eleştirilerden dolayı sevilmediğini hissetmiş olabilir. Ama çevremiz çok geniş ve bizi tanıyanlar seviyor. Bu yeterli.

İkiniz de hukuk mu okuyorsunuz?

N.C.: Evet, Bahar ben ne yaparsam aynısını yapıyor.
 


'BİZİM OKULDA KİMSE OKULA GİTMİYOR'

B.C.: Ben babam ne yaparsa onu yapıyorum. Babam hukuk okuduğu için istedim. Aslında ben değil babam istedi. Bizde eğitim birdir. Varlıklı bir ailenin her istediği alınan bir çocuğu değilim. Biz eğitimli bir ailenin eğitimli çocuklarıyız. Bütün özgüvenimiz eğitimimizden geliyor. Ama iki sezondur okula gidemiyoruz. Zaten bizim okulda kimse okula gitmiyor.
 


‘BAHAR CANDAN HUKUK BÜROSU’

Avukatlık yapmayı düşünüyor musunuz?

N.C.: Hukuk bürosu açmayı düşünüyoruz.

B.C.: Evet. Üç yıl sonra ablam okulu bitirdiğinde açacağız. Tam yanımızdaki yerde açmak istiyoruz. Adı ‘Bahar Candan Hukuk Bürosu’ olacak. Güzellik merkezini ablamın ismiyle açtığımız için…

Bu yarışmaya katılmak avukat olma yolunda ilerleyen biri için dezavantaj değil mi?

B.C.: Aksine avantaj olarak görüyorum. Yarışma programı kişiler arasında yaratmış olduğu doğal polemik ortamıyla avukatlık mesleğimize katkı bile sağlıyor olabilir.

N.C.:  Son haberler eğitimimiz ve ilerideki meslek hayatımız için dezavantaj. Biz Türkiye’deki fenomen eksikliğini doldurduk. Cinsel kimliğimizle bir şey yapmadığımız için insanların gücüne gidiyor olabilir. Bu açıdan da bakıyorum.

Siz gerçekten bu ses tonuyla mı konuşuyorsunuz Bahar?

B.C.: Ses aralığım çok geniş. Do'dan mi'ye kadar ses çıkarabiliyorum. Bu benim yeteneğim. Programlara giderken, “Hangi ses tonumla konuşayım, yarışmadaki gibi mi normal mi” diye soruyorum. Bu da tavırdır. Ses tonu, izlenim yaratmak için kullanılan en önemli silahtır. Dolayısıyla erkek arkadaşımla mi'den, babamla sol'den, sizinle do'dan konuşabilirim.

Babanız hukuk fakültesinde yardımcı doçenti mi?

N.C.: Hukuk ikinci üniversitesi. Tapu Kadastro Akdeniz Bölge Müdürü'ydü, daha sonra üniversiteyi tercih etti. Şimdi Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi’nde doçent. Okumaya aşık biri. Ailemi yıpratmalarını istemiyorum.

Anneniz?

B.C.: Eğitmen. Babam gibi.


Mutsuzlar mı meşhur olduğunuz için?

N.C.: Babam çok tedirgindi. Annem destekledi ve babam da arkamızda durdu. Hatta bu olaylardan sonra babam ikinci defa bile sormadı. Bu da bizim şansımız. Beş yaşından beri erkek-kız bütün arkadaşlarımızı tanıştırırız. Gittiğimiz her yeri haber veririz. Sevgiyle büyümüş çocuklarız. Bu yüzden bir tarafımız çocuksu. Sevimli görünmek için yaptığımız hareketler bazılarına yapmacık ve şımarık gelebilir. Yapacak bir şey yok. Anneannem çocuk gelişim uzmanı. Bildiği bir şeyler var demek ki… Bu kadar eleştirmeye gerek yok çünkü kimse bizi yakından tanımıyor.

Bahar senin odaklanma sorunun mu var? Canın sıkılmış gibi…

B.C.: Evet, şu an çok sıkıldım. Ablam konuşuyor. Çok olgun bir konuşma içerisindesiniz bölmek istemedim.

Ablanı kıskanıyor musun?

B.C.: İdolüm ama idol alacak daha önemli insanlar var. Babam, annem, anneannem… En çok anneannemi seviyorum. Anneannem benim gibi çok zeki. Hayatı boyunca eğitim almış eğitim vermiş biri. Biz kitap okuyan bir ailenin çocuklarıyız, hayal gücümüz bu yüzden geniş. Bütün bestseller’ları (en çok satanları) sinemada ailece izledik. Programda bir şeyler söylüyorum, insanlar daha ne olduğunu bilmiyor.


Mesela?


B.C.: Bu cahillik içerisinde boğuldum. Beni anlayan yok. Bu beni çok yordu. Bu yüzden 19 yaşından 29’a ‘jump yaptım’ (atladım) diyebilirim. Beni rencide eden kocaman kocaman insanlar var. Bazen boş zamanlarımda onların yerine üzülüyorum, acı çekiyorum.


Neden?

B.C.: Instagram’daki takipçi sayım kadar bile değil televizyonda onları izleyenlerin sayısı. Onlara tavsiyem şu: Kocaman adamlarsınız kadınlarsınız. Okuduğunuz kitap sayısı benim okuduğumun sanıyorum 10'da biri falan yani. Reytinleriniz çok düşük. Ama siz “Bahar şöyle Bahar böyle” diyerek reytinginizi artırmaya çalışıyorsunuz. Sizi kınıyorum. Önce bir okula gidin. Gittiyseniz tekrar gidin, oradan bir şeyler alın, efendi insanlar olun, ondan sonra yorum yapın lütfen.

Biraz ağır olmadı mı?

B.C.: Yorumcuları öyle konuşuyor, sonra programın yapımcısı beni arıyor. “Ben senin fanınım Baharcığım, seni çok beğeniyorum” diyor. Neredeyse selfie çekmek isteyecek beni yakalayıp. Bu doğru değil.

N.C.: İki dakika önce çok kötü benzetmeler yapmışlar “Candan kardeşler bilmem ne kardeşlere benziyor” gibi…


REYTİNG ADINA BUNA DEVAM ETTİM

Bahar, çoğu kişi sizin kurgu olduğunuzu, televizyonda ilgi çekmek için bu şekilde davrandığınızı düşünüyor..

B.C.: Kurgu dersek yalan olur. Açık konuşmak gerekirse reyting adına buna devam ettim. İnsanların “Bahar salak” dedikleri şey aslında “Bahar çok zeki, Bahar sizi trollüyor.” Onları trollediğimi anlayamıyorlar.


Trollediniz mi gerçekten?

B.C.: Evet, herkesi trolledim.
N.C.: Çok da belliydi. “Bahar çok zeki, bizi çok güldürüyor” gibi yorumlar da alıyoruz zaten ama bunu anlayanların bakış açısı farklı, kitle aynı değil…
 


Dışarıdan bakınca, siz sadece geceleri çıkarmışsınız, kulüp kulüp gezermişsiniz gibi görünüyor…

N.C.: Bu kadar takılmalarına gerek yok. Gündüz uyumayı, gece dışarı çıkmayı seven insanlar da olabiliriz. Gecenin şerri mi oluyor? Geceleri de caddeler aydınlık. Yaz geliyor artık, geceleri çok güzel etkinlikler oluyor.


B.C.: Zaten 24.00'te evde olma kuralımız var. Yaşı küçük bireyleriz. Tabii ki tehlikeli bir ortam İstanbul. Dolayısıyla başımıza kötü şeyler gelebilir gerekçesiyle bize korumacı yaklaşanlara okey. Ama sürekli dışarı çıkmıyoruz yani…

'JUSTIN BIEBER GİBİYİM SADECE PAHALI ŞEYLERİ ALIYORUM'

Boş zamanlarınızda ne yapıyorsunuz? Bahar sen anladığım kadarıyla kitap okuyorsun…

B.C.: O kadar çok kitap okudum ki artık hiç okumuyorum diyebilirim.


Ne kadar çok okumuş olabilirsin bu yaşta?

B.C.: Tabii ki çok politik kitaplar okudum diyemem ama şu an kitap okumak bana eğlenceli gelmiyor. Daha eğlenceli şeylerle tanıştım.

Mesela?

B.C.: AVM'ye gidiyorum. İnsanlar bana bakıyor, ben de yürüyorum. Alışveriş yapıyorum. Justin Bieber gibiyim sadece pahalı şeyleri alıyorum. Instagram'da paylaşıyorum. Bu gibi etkinlikler… Olgunluk yaşımı 20 olarak belirledim. Bir yılım var. Ergenlik eşiğimi o zaman atlatacağım. 20’den sonra tekrar olgun bir şekilde kitap okumaya devam edebilirim ama şu an eğlenmek istiyorum.

BABAMIZ ÇOK DİNDAR

Ben de hukuk okudum, avukatım. Sizi ilk gördüğümde bu kardeşler yüzünden hukuk fakültesi diplomamı Taksim'de yakacağım dedim. 

B.C.: Çok kötüsünüz. Evet… Lanseler lanseler…


N.C.: En büyük çılgınlığım ‘Survivor'da aç kalmaktı. Gece kulübünde lansman partileri düzenlediğimizde bile alkol almıyoruz. Çünkü alkol yasağımız var. Babamız çok dindar ve alkol kullanmıyor. ‘Churchill’ dediğimiz soda-limon-tuz içiyoruz. Ama insanlar bunu bilmiyor, “Mekandan sarhoş ayrıldılar” diyor. Sigara bile kullanmıyoruz. Böyle kızlarız ve bize ‘kötü örnek’ deniyor.

B.C.: Her türlü kan testine, akciğer testine girebilirim, raporlarımı verebilirim. Kanımda, değerlerimde hiçbir şey yok.
 


Bahar, sen insanları çok mu küçümsüyorsun?

B.C.: Hayır.

N.C.: Yalan.

Bence öyle. Yarışmada da öyle davranıyordun. “Siz ne anlarsınız” gibi bir tavrın var…

B.C.: Ben daha önemliyim. Yarışmacılar arasında yaşanan diyaloglarsa mevzu bahis, kesinlikle daha önemli olduğum için onlara önemsiz davranıyorum.

Neye göre daha önemlisin? 

N.C.: Fenomenlikte çok başarılı buluyorum Bahar'ı. Kendinden söz ettirmektir fenomenlik.
 


Beş-altı yıl sonra unutulacaksınız, hiç üzülmeyecek misiniz?

B.C.: Hiç fark etmez. Çok başarılı bir avukat olarak hayatıma devam edeceğim.
B.C.: İki yıl boyunca, bütün ergenliğimi televizyon karşısında geçiren biri olarak şunu söylemek istiyorum: Dün bayıldığım yemeği bugün beğenmeyebiliyorum. Dolayısıyla bu benim için geçici bir süreç olabilir. İnsanların beni unutuyor olmasını da isteyebilirim.