HDP ruleti!

Seçimlere parti olarak girme kararı alan ve bundan dönmeyeceği izlenimi veren HDP’nin barajı geçip geçmemesi siyasette domino etkisi yaratacak.

Türkiye’nin kader seçiminde aldığı kararla kilit parti haline gelen HDP, barajı aşarsa iktidarı zor duruma sokacak, başkanlık hedeflerini engelleyebilecek ya da kolaylaştıracak güçlü bir konuma yükselecek.
Barajın altında kalırsa, pazarlık gücünü kaybedecek, AKP’ye başkanlığı hediye edip, çözüm sürecini sıkıntıya sokacak bir pozisyona düşecek.
Kürt siyasetinin yüzde 10’u geçip geçmemesine bağlı olarak Erdoğan’ın rejim değişikliği taleplerinin yaşama geçmesine sunacağı katkı ister istemez bazı soruları akla getiriyor.

Son iki genel seçimin ortalamasında yüzde 7’yi geçemeyen, anketlerde yüzde 9’larda dolaşan HDP’nin bu riski alması, bir anlamda “Rus ruleti” oynaması ister istemez kuşkuları artırıyor.

Kulislerde “Erdoğan ve Öcalan uzlaştı mı?” içerikli spekülasyonlara neden oluyor.
*

Rakamlara birlikte bakalım. Demirtaş Cumhurbaşkanlığı seçiminde yüzde 9,76 oranına erişti. Kürt siyasi hareketi ise Meclis’e girdiği 2007’den bu yana hiçbir seçimde yüzde7’ye ulaşamadı.

2007 seçimlerine bağımsız katıldılar, yüzde 5’te kaldılar. 1 milyon 750 bin civarında seçmenden oy alabildiler. 2011 seçimlerine de bağımsızlarla yarışıp, yüzde 6 civarına yükseldiler. 2 milyon 700 bin seçmeni ikna ettiler.
2009 yerel seçimlerine DTP çatısında girerek yüzde 5,7’de kaldılar. 2 milyon 271 bin seçmen DTP’yi tercih etti.
Son yerel seçimlerde aldığı oy da yüzde 6’yı bulmadı Kürt siyasi hareketinin. BDP yüzde 3,4 HDP ise 2,1’de kaldı. Toplamda yüzde 5,5’e yükseldi ve iki partiye 2 milyon 739 bin 678 seçmen oy verdi.

*

Bugünkü hesaba bakalım. Seçimlere katılım yüzde 80-85’lerde olursa 47 milyon seçmen sandığa gidecek. Yüzde 10’u 4 milyon 700 bin seçmen demek.

Demirtaş Cumhurbaşkanlığı seçiminde 3 milyon 950 bin oy aldı. Aynı desteğin geldiğini varsayarsak, barajı aşmak için 750 bin oy daha gerekiyor.

HDP sözcüleri öyle düşünmüyor ama Kürt siyasi hareketinin son 10 yılın ortalama yüzdesi 6’larda iken ve ortalama 2 -2,5 milyon oy alabiliyorken bu cesaret gösterisine dayanak ne olabilir?
Kaldı ki, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde CHP-MHP ortak adayı Ekmeleddin İhsanoğlu nedeniyle kaçan sosyal demokrat seçmenin Demirtaş’a yöneldiğini anımsamakta yarar var.

İktidar çözüm sürecinin arkasında durduğuna göre bölgede AKP’ye oy veren Kürt seçmenin Haziran 2015’te HDP’ye yönelmesi için sağlam bir gerekçe de bulunmuyor.

Anketlerin ortalaması da HDP’yi en yüksek yüzde 8 ya da 9’larda gösteriyor. Demirtaş son anketlerde yüzde 9,5 olduklarından söz etti. Adayların açıklanması ile barajı aşabilecek pozisyon oluşur mu kuşku büyük!
Barajı yıkmaları için HDP’nin oyunu neredeyse ikiye katlaması gerekiyor.
Yani risk Demirtaş’ın söylediği gibi “küçük” değil sonuçları da dikkate alınırsa oldukça büyük...
*
Aritmetik hesaplar ortada iken HDP barajın altında kalır, parlamentoya temsilci sokamazsa, üç partili Meclis’te AKP’ye altın tepside başkanlığı hediye edebilir.

Demirtaş, önceki gün Meclis’teki sohbette her ne kadar “Başkanlık sistemi ve yeni anayasa üzerinden yeni bir otorite rejimin yaratılmaması için de elimizden geleni yaparız” dese de Meclis dışından bunu başarmaları mümkün olmayabilir.

Bugün itibariyle yüzde 40’larda gezinen AKP’nin Meclis’e sokabileceği milletvekili sayısı 275-300 arasında hesaplanıyor. HDP baraj altında kalırsa yine Demirtaş’ın hesabı ile 55-72 arasında sandalyeyi AKP’ye vermiş olacak. AKP’nin sandalye sayısı ortalama 350’lere fırlayacak.
AKP, 367’ye ulaşamasa bile referanduma giderek Anayasa’yı değiştirmek için gerekli 330’un üzerine rahatlıkla çıkabilecek Bu Erdoğan’ın derhal yeni anayasa yapıp, rejimi değiştirmesi ve tek adamlığını tescilleyecek Başkanlık sistemine geçilmesi anlamına geliyor.
Bir yandan AKP’yi 330 bandının üzerine çıkartıp diğer yandan Demirtaş’ın söylediği Meclis dışından Başkanlık sistemini engellemek nasıl mümkün olacak?

HDP bağımsızlarla girer ve mevcuttaki gibi 35 civarında milletvekili çıkartırsa AKP en çok 20 civarında fazladan sandalye elde edebilecek.
Bu koşulda 320 civarında kalacak. İktidar Anayasa değişikliği için HDP’ye mahkum olacak ve iste o zaman başkanlık sistemini engelleme olanağını elde edebilecek.

Elbette Öcalan’ın bastırması ile Kürt sorunun çözümü karşılığı bir pazarlığa oturmazsa...
*

AKP, CHP ve MHP’nin ardından dördüncü parti olarak HDP’nin barajı geçmesi, ortalama 50 milletvekili ile parlamentoya girmesi halinde de anahtar rolü sürecek.

Meclis içi dengeler altüst olacak ve HDP’nin istemediği bir başkanlık sisteminin getirilmesi o kadar da kolay olmayacak.
AKP bu durumda en çok 250- 300 sandalye alabilecek ve Anayasa değişikliğini yaşama geçirmesi, Başkanlığı getirmesi hatta hükümet kurması zora girebilecek. Her koşulda HDP’ye mahkum olacak. HDP vize verirse 330 bandı aşılacak ve referandum koşullu da olsa Erdoğan çok istediği başkanlığa kavuşacak.

Elbette parlamento yapısına göre AKP yarı başkanlık ya da partili cumhurbaşkanlığına razı olmak zorunda da kalabilir.
Seçimler pazarlıklara fazlası ile açık bir Meclis tablosu ortaya çıkartabilir. Dolayısı ile AKP ile HDP’nin fiili koalisyon masasından Kürt sorununa ilişkin neler çıkacağı da müzakereye/pazarlığa açık hale gelecek.
Kürtlerin yeni Anayasa’da yer bulmalarından tutun da yerel yönetim özerkliğine; Öcalan’a ev hapsinden genel affa kadar pek çok konuda kartlar yeniden karılacak.

HDP aldığı kararla sadece kendi geleceğini değil Türkiye’nin geleceğini de derinden sarsabilecek bir yola girmiş bulunuyor...

Önceki ve Sonraki Yazılar