Mantık Evliliği...

Kimseye aşk evliliği yapma şartı getirmedik. Koalisyon formülleri tartışılırken, ‘alayına isyan, topluca gider’ tarzıyla yapılan siyasetten pek hoşlanmadık.

Eğer Çarşı grubu parti kurup barajı aşsa, kuvvetle muhtemel MHP’den daha yüksek ihtimalli bir koalisyon süreci yaşayabilirdik. Velevki ‘alayına isyan’ diliyle yürüyen bu süreçte, sandıktan çıkan mesajı doğru anlamış bir CHP’nin farkını gördük. Bu ülkeyi AKP’siz bir geleceğe götürmek için harcanan emeği gördünüz. Uzlaşma çağrılarına tanık oldunuz. Halen sürmekte olan bu uzlaşmacı dil ve tarzı korumaya devam edeceğimizden emin olabilirsiniz.

MHP sürece ‘ilkesel’ yaklaşıyor. Biz ‘ülkesel’ yaklaşıyoruz. Ülke menfaati için, AKP dışında kalan partilerin bir hükümet kurması gerektiğini söylüyoruz. Ve ‘kırmızı çizgilerimizi’ bu anlamda ortaya koyuyoruz.
Fakat, seçim gecesinden beri uzlaşmaz bir dille süreci yönetmeye çalışan partiler, yarın halka veremeyecekleri ağır hesapların oluşmasına sebep olabilecek tehlikeli söylemler geliştiriyor.

Erdoğan’ı Başkan yapacak bir ‘erken seçim,’ ve AKP’yi hükümet ortağı yapacak bir koalisyon arayışı…

Bu seçeneklerin olgunlaşmasını sağlayan iradenin başta kendi tabanına, akabinde siyaset tarihinin sayfalarına bu durumu nasıl izah edeceğini açıkçası kestiremiyorum.

Birgün, AKP’yi halk yıktı; ‘X parti tekrar hükümet yaptı’ derse birileri, bu mührü taşımak nasıl bir rahatsızlık yaratacak?

Ya da, bu tutumda ısrar; ‘gelecek bir seçimde %10 barajıyla nasıl bir mücadeleye sürükleyecek ‘uzlaşmaz partiyi..’

Millet sağ partilere oy verirken hangi noktalarda ayrımlar yapar? Neden vatandaş AKP’ye değil de MHP’ye oy verdi sizce?

Milli iradenin %96’sının parlamentoya girdiği bir ortamda, bu iradeyi tanımayarak yeniden sandık naraları atılsın diye mi?

Yoksa, AKP’yi tarih sayfalarına nakletmek üzere verilen bu oylar üzerinden, AKP ile hükümet kurulsun diye mi?
Elbette her siyasi gelenek kendi özeleştirisini verecektir. Bu bizi pek ilgilendirmez.

Bizi ilgilendiren, Türkmen kasabı IŞİD terör örgütüne silah taşıyan iradenin kaybettiği itibarı iade sevdasına düşenlerin Türkmenlere hami olduğunu iddia etme tutarsızlığıdır.

Ya da 17/25 Aralık afişleriyle Türkiye’yi donatıp, bunun üzerinden oy alıp, akabinde ‘CHP’nin uzlaşma çağrısına sırt dönen’ ve 17/25 Aralık kadrolarının yüreğine su serpen iradenin bu siyasal ve ideolojik tutarsızlığıdır.
Bu tutarsızlıklar uzar gider. Ülke için hayırlı olanın ne olduğu aşikar. CHP Genelbaşkanı formülü açıkladı; ‘CHP-MHP-HDP…’

Durum bu kadar açık iken, bu çağrıya kulak tıkamak, milletin taktir ve iradesine sırt dönmek değil midir?

Yoksa birileri, milletin sandıkta başardığını, AKP’yi hükümetten indiren halkın bu tavrını rahatsızlıkla karşılayarak, halka ‘ders vermeye mi çalışmaktadır?’

Hal böyleyken, Çarşı dahi herşeye karşı olduğu halde, emin olun ‘parti kursa’ çoktan halkın bu iradesini görür, gerekeni yapardı.

Ve ‘sürekli ortalıkta dolaşan’ Bakanlık pazarlıkları üzerinden AKP ile MHP’nin bir araya geleceği iddialarına fırsat dahi vermeyecek bir tutarlılıkla, sırtını sandığa giden halka yaslayıp, 12 yıllık zorbalığa son verecek kararlılığı gösterirdi.

O nedenle, MHP tabanı bir tercih yapmalı. Milliyetçiliğin esası olan millet iradesinin ortaya koyduğu uzlaşma gerçekliğine uygun mu davranacak, yoksa Erdoğan’ın hayal kurmaya devam ettiği bir sürecin mimarı mı olacak?

Biz her koşulda, halkımızla birlikte, halkımızın iradesine saygılı bir anlayışla yol süreceğiz. Ve ‘uzlaşmazlıkla anılanlara uzlaşma çağrıları yapmaya devam edeceğiz..’

Önceki ve Sonraki Yazılar